İstanbul Birleşmiş Milletler İnsani Yardım Zirvesi’nin üzerinden bir hafta geçti.
Katar, Suudi Arabistan, Bahreyn gibi hümanizmin h’sinden haberi olmayan devletleri bir kenara koyalım, zirvenin asıl teması olan mülteci krizi konusunda hümanist laflar söyleyip ırkçı politikalara devam eden Avrupa Birliği devletlerinin boy gösterdiği bir zirve oldu.
Zirvede belirlenen ana hedeflerden ikisi şuydu:
Savaşları engellemek ve durdurmak.
Bu hafta bir rapor yayınlandı. Birleşik Krallık tarafından, Saudi Arabia, Bahreyn, Katar, İsrail, Burundi gibi ülkerin de içinde olduğu, insan hakları ve savaş suçları işleyen ülkere yapılan silah satışı yeni bir rekor kırarak yılda 4,5 miyar dolara ulaşmış.
Libya’ya yeni bir müdahale için NATO’nun eli yeniden kaşınmaya başladı.
Koskoca ABD’nin dünyaya sunacağı yeni lider ya Afganistan-Irak savaşlarının yılmaz savunucu bir şahin, ya da, yarısı rol icabı da olsa, zengin bir deli.
Bir de, herhalde zirveye katılan değerli devlet adamları İstanbul’un bin km doğusunda olandan bitenden haberdar değiller.
Kimseyi geride bırakmamak.
Bu hafta başka bir rapor daha yayınlandı. Avrupa’ya kaçan mültecilerin üçte birinden fazlası çocuk. Bunlardan pek çoğu tek başına. Geçen sene 10 bin kimsesiz mülteci çocuk Avrupa’da kayboldu. Çoğunun seks ve çocuk köle-işçi tacirlerin eline düştüğü düşünülüyor.
Nijeryalı bir mülteci ‘’keşke Suriyeli olsaydım. Onları alacaklar bizi geri gönderecekler’’ diyor. Suriyeli mülteciler Yunanistan’dan geri gönderiliyor.
Bu hafta Fransız polisi sadece grevdeki işçilere saldırmadı. Calais kampına yapılan bir baskınla yüzlerce barınak ve çadır yakıldı.
Ardından Yunanistan Idomeni mülteci kampını zorla boşaltmaya başladı. Mültecileri götürdükleri yani kamp insan hakları savunucuları tarafından ‘’hayvanların bile kalamayacağı’’ bir yer olarak tanımlanıyor.
Erdoğan’la Çipras zirvede şakalaşmışlar. Erdoğan Kravatsız gelen Çipras’a hediye ettiği kravatı sormuş. Çok sevimliler.
Kendi ülkesinde, üçte biri çocuk, 5 bin sığınmacının insani olmayan kamplarda, ortalama 5 yıl tutuldukları İrlanda’nın cumhurbaşkanı konuşmasında kimseyi geride bırakmamış.
6 yıl önce bugünlerde ulusalararası sularda bir katliam yaşanmıştı. Mesele ticaret ve kâr olunca Mavi Marmara’nın ne önemi var. Filistinli kardeşler görmezden gelsin, İsrail de geride bırakılmadı.
Son bir rapordan daha bahsetmeli. Bu hafta AB yine kendi kendini tebrik ediyor. Akdeniz’de 13 bin mülteci kurtarılmış. Araya kısaca bir not eklemişler. Bir hafta içerisinde Akdeniz’de 700’den fazla mülteci boğulmuş.
Söylemedikleri ise, Ege’yi Türkiye’nin yardımıyla geçişlere kapatmak mültecileri durdurmadı. En başa döndük, mülteciler yeniden Akdeniz’e yöneldi.
Birleşmiş Milletler İnsani Yardım Zirvesi sonrasında olanlar hiç insani değil.
Sorunun kâh yaratıcısı, kâh, sorumlusu; asıl çözümlerin önünde engel devletlerin her zaman olduğu gibi BM maskesiyle kendi kendilerini tebrik ettikleri ve Türkiye’yi oynadığı sadık rol için ödüllendirdikleri bir zirveydi bu.
Ardından hiç bir olumlu adım atılmayacak. Mültecilerin, savaş kurbanlarının ve ezilenlerin hayatları değişmeyecek.
Ve asıl tehlike, bu gibi zirvelerin pekçok yerde yaşanan vahşetin, savaşların, katliamların, ırkçılığın ve insanlık dışı uygulamaların üstünü örten, gözlerimizi boyayan ve mülteciler dahil, tüm ezilenleri büyük bir yalnızlığa iten şeyler olması.
O nedenle, Türkiye’de ya da Avrupa’da, ırkçı ve mülteci düşmanı olmadığını ilan ederek mülteci ve mülteci kampı karşıtı gösterilerin en büyük çelişkilerinden biri de şu: Bu zirvelerin yalanlarının kabul edilebilirliğini arttırmak.
Çünkü, egemenler bu zirvelerle içimizi rahatlatıp yollarına devam ediyorlar.
Memet Uludağ
@Memzers