Memet Uludağ

Memet Uludağ son yazıları

Memet Uludağ tüm yazıları

18.01.2015 - 11:46

Nijerya: Petrol yoksa müdahale de yok

Geçen hafta dünya gündemi Nijerya’da Boko Haram tarafından, kimi kaynaklara göre sayısı 2000’i bulan kişinin katledilmesi haberiyle sarsılmadı! Bazı liderlerinden kısa demeçler duysak da, bu katliama karşı, gür seslerini duymaya çok alıştığımız dünya liderlerinde genel bir sessizlik vardı. Başka trajediler yaşanıyordu, başka sorunlar vardı, belki de  o yüzden Nijerya’ya sıra gelmemişti.

Nijerya deyince Batı’da akla bugüne kadar hep iki şey geldi. Biri petrol/doğal gaz kaynakları, diğeri ise çoğunluğu ‘kaçak’ mülteci olarak gelmiş, Nijeryalı göçmenler.

Nijeryalı göçmenlerin ve sığınmacıların durumu Avrupa’da pek çok ülkede hiç iyi değildir. Nerede, ne zaman kurumsal veya başka türlü bir yabancı düşmanlığı hareketlenmesi olsa, bunun Afrikalı göçmenlerin payına düşen faturası tüm Afrika adına hep Nijeryalılara kesilir. Gelişen islamofobi Nijeryalıları biraz olsun gündemden düşürse de, yine de ırkçıların hedefi olmaya devam ediyorlar.

Nijerya’nın tarihi askeri rejimler, gırtlağına kadar yolsuzluklara batmış baskıcı yönetimler, insan hakları ihlalleri, uluslararası dev petrol şirketlerinin yarattığı büyük çevre felaketleri ve kronik fakirlik içinde yaşayan milyonlarca insanın çilesiyle dolu.

Hükûmet, özelleştirme, dış yatırım ve kamu hizmetlerinde küçülmeyi öngören ''Vizyon 20:2020'' projesi ile Nijerya’yı 2020 yılında dünyanın ‘en küresel 20 ekonomisi’ arasına sokmak üzere kolları sıvasa da, ülkedeki gelişmeler bu ‘çok uluslu’ modern kapitalizm hayalinin sorunsuz işlemeyeceğini göstermekte. Bir yanda petrol ve gaz yatakları sıralamasında dünyada onuncu sırada bulunan Nijerya, diğer yanda ise yaklaşık 180 milyon nüfusuyla büyük bir fakirliğin Nijeryası. Bugün 100 milyon kişi günde 1 Dolar’ın altında bir gelire sahip. Resmi rakamlara göre 1980’de nüfusu 75 milyon olan ülkede 17 milyon kişi fakir iken (toplam nüfusun % 23’ü), 2010 yılında bu rakam yaklaşık 180 milyonluk ülkede 112 milyona çıkmıştır (toplam nüfusun % 62’si). Nijerya'da ortalama yaşam süresi 52 yıl civarındadır.

Bütün bunların olduğu bir ülkede ne Boko Haram gibi bu ortamdan fırsatlanan şiddete dayalı cihatçı çetelerin varlığı ne de Nijerya’dan kaçan mültecilerin sayısı bizi şaşırtmıyor. Afrika’nın bu en büyük ekonomisine sahip ülkesinde tüm doğal kaynaklara sülük gibi yapışmış çokuluslu petrol devlerinin varlığı da bizlere ‘normal’ geliyor. Kurulan düzenin şekli bu. Durum böyle olunca, başka yerlerden bildiğimiz gibi, ABD’nin Nijerya ile, ulusal çıkarları gereği kurduğu resmi-askeri-stratejik ilişkiler de bugüne kadar oynanan oyunun bir parçası olarak tekrar tekrar karşımıza çıktı.

Nerede petrol varsa ABD gibi petrol susuzu dev ekonomilerin askeri, sivili, medyası, ‘demokrasisi’, ‘yardım teşkilatları’ vs. oralarla ilişkileri sürdürmek için canla başla çalışıyor. Bunun adına ‘ulusal çıkarlar gereği dost ve müttefik rejimlere yardım’ diyorlar. Bu şekliyle olmadı, o zaman da bu dev ekonomilerin orduları devreye girip, yine ‘ulusal çıkarlar’ gereği oralara ‘demokrasi’ götürüyorlar. Tek sorun bu süreçte yüzbinlerce insan katlediliyor, ülkeler yakılıp yıkılıyor.

Ama bugünlerde ABD yönetimi dost ve kardeş Nijerya ile pek ilgilenmiyor. 2014 yılında Boko Haram tarafından kaçırılan genç kızlar için Twitter’da #BringOurGirlsBack kampanyası yapılmış, First Lady bile bu kampanyaya destek vermişti. Bugünlerde ise müttefiklerinin yardım taleplerine ne askeri ne de sivil anlamda yanıt vermiyorlar. ABD, rejim düşmanı Boko Haram tarafından 2000 kişinin katledilmesine pek ses çıkarmadı.

Nijerya Boko Haram’la mücadelede ABD’den istediği fiili askeri desteği alamadı. Stratejik/lojistik destek talepleri ise küçük çaplı askeri eğitim programları ile sınırlı kaldı. Silah satışlarında problemler var, ABD ‘yan çiziyor’ ve Nijerya’ya isteği kadar silah satmıyor.

Irak, Afganistan, Yemen gibi ülkelere on yılı aşkın bir süredir ‘demokrasi’ ve ‘özgürlük’ götüren ABD Boko Haram gibi bir cihatçı gücün tehdidine karşı neden böylesine sessiz ve tepkisiz kalmaktadır?

Obama, askeri olarak pek çok cepheye yayıldığı için, yeni maceralara girmek istemiyor olabilir mi?

Belki de Çin ve Hindistan’ın Nijerya petrollerine olan ilgisi durumu karmaşıklaştırdığı içindir?

ABD ilk defa Nijerya hükümetinin insan hakları ihlallerinden bahseder oldu ve bu nedenle silah satışında kısıtlamalara gitti. İnsan ‘’sıra acaba kafa kesen Suudi Arabistan’a mı geliyor?’’ diye bir anlık ümitleniyor.

ABD’de ve Avrupa’da kamuoyunda sorular var. ‘’Obama niçin Boko Haram’a karşı bir girişimde bulunmuyor, niçin sessiz kalıyor?’’ diye merak ediyor insanlar? 

Oysa ki Boko Haram tehlikesi ve ABD’yi canla başla arzulayan Nijerya hükümeti, ABD’nin her türlü müdahalesi için bulunmaz bir fırsat gibi görünüyor.

Ve burada karşımıza emperyalizmin iki yüzlülüğü, yalanları ve sahtekarlığı çıkıyor.

Elbette sıra ne Suudi Arabistan’a gelecek, ne de ABD’nin Nijerya’da olan insan hakları ihlalleri umrunda. Umrunda olsaydı 10 yıl önce olurdu.

İşin içinde galiba başka bir durum var. İstedikleri kadar demokrasi-özgürlük götürüyoruz palavraları atsınlar, ABD ve müttefikleri, bir çıkarları yoksa kimsenin memleketinde yaşanan dertleri falan umursamıyorlar. Hatta cihatçı grupların yaptığı katliamlar da çok umurlarında olmuyor.

ABD, Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) üyesi Nijerya’dan, 2014’ün sonlarına doğru tüm petrol alımlarını durdurdu. Böylece Nijerya ABD’nin petrol almadığı ilk OPEC ülkesi oldu.

Ve öyle anlaşılıyor ki, Boko Haram artık Beyaz Saray’ın temsil ettiği çıkarları tehdit etmiyor.

...

Bir yanda baskıcılığı ve yolsuzluklarıyla halkına düşman bir hükûmet, diğer yanda Boko Haram, hepsinin de ötesinde kronik fakirlik varken Nijeryalıların geleceği pek parlak görünmüyor.

Dünyada ise emperyalizmin yıkıcı müdahalelerinin iki yüzlülüğünü bir kere daha ve tekrar tekrar görüyoruz. Irak, Afganistan ve Yemen’e kan ve daha büyük sorunlardan başka bir şey götürmeyen emperyalistler, Nijerya halkının dostu olmadıklarını kanıtlıyorlar.

Bu nedenle her türlü emperyalist müdahaleye, sebebi ne olursa olsun karşı çıkmalıyız. Emperyalistlerin müdahalesi de, müdahale etmemesi de kendi çıkarları uğruna. Hiç bir emperyalist müdahale halkların iyiliği için yapılmadı.

Petrol varken işine geldiği gibi müdahale eden ABD artık Nijerya’ya ‘’Petrol yok, müdahale de yok diyor’.

Memet Uludağ

@Memzers


Bültene kayıt ol