Özdeş Özbay

Özdeş Özbay son yazıları

Özdeş Özbay tüm yazıları

07.09.2024 - 13:41

COP29 iklim zirvesi yaklaşırken: Kapitalizm gezegeni yok oluşa sürüklüyor

2023 yılı El Nino hava olayının da etkisiyle gezegenin en sıcak yılı olarak tarihe geçmişken iklim krizinde hız kesmeyen bir tırmanış söz konusu. 

Pasifik Okyanusu’nda okyanus yüzeyi sıcaklıklarındaki artışın bir sonucu olarak görülen ve gezegeni küresel çapta ekstra ısıtan El Nino hava olayı geçen yılın sonlarında bitmişti. 2023 öncesinde en sıcak yıl da yine bir El Nino yılı olan 2016’da yaşanmıştı. Ancak 2024 yılı, yüzde 90 ihtimalle 2023’ü geride bırakarak en sıcak yıl rekorunu alacak.

Ağustos ayı dünyanın yüzlerce noktasında sıcaklık rekorlarıyla geçti. Üstelik kış mevsimini yaşamakta olan Brezilya, Peru, Bolivya, Güney Afrika ve Avustralya gibi ülkelerde kışın ortasında 40 dereceyi aşan rekor sıcaklıklar yaşandı. 

Ağustos ayında Brezilya Amazonu'nda 38 bin 266 yangın yaşandı ve yangınlar, bir önceki yıla göre iki kattan fazla arttı. 

Türkiye’de de ağustos ayının ortasında sadece dört gün içerisinde aşırı sıcaklardan dolayı 247 orman yangını meydana geldi. 

Okyanus sıcaklıklarında da 2023’ün rekor kırdığı açıklanmıştı. Bu nedenle El Nino sert yaşanmıştı. Ancak 2024 yılında okyanus sıcaklıkları yüksek seyretmeye devam ediyor. 

Örneğin daha temmuz ayında okyanuslardaki yüksek sıcaklar nedeniyle hiper-şiddetli olarak gerçekleşen Gaemi Tayfunu; Filipinler, Çin ve Tayvan’ı vurdu ve 100’den fazla kişinin ölümüne neden oldu. 

Avustralya’da bulunan ve dünyanın en büyük resifleri denilen Büyük Set Resifi’nde de son 10 yılın su sıcaklıkları, son 400 yılın en yüksek seviyesine çıktı. Bilim insanları, su sıcaklıkları nedeniyle yaşanan geniş çaplı ağarmanın devam etmesi halinde geri dönülmez mercan ölümleri yaşanacağı uyarısında bulunarak resiflerdeki tehdidi ‘varoluşsal’ olarak nitelendirdi.

COP29 fosil yakıt ülkesinde

Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC) Taraflar Konferansı, kısaltılmış adıyla COP29 İklim Zirvesi bu yıl 11-22 Kasım tarihleri arasında Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de gerçekleşecek. 

COP İklim Zirvesi ikinci kez bir fosil yakıt ülkesinde gerçekleşecek. Geçtiğimiz yıl Birleşik Arap Emirlikleri’nde gerçekleşen zirve, aslında bu zirvelerden hiçbir şey beklememek gerektiğini bir kez daha kanıtlamıştı.

Hem bir fosil yakıt devletinin liderliğinde hem de demokratik protesto hakkının tanınmadığı bir ülkede gerçekleşen zirvede fosil yakıt şirketlerinin katılımı da rekor seviyede olmuştu. İklim aktivistleri ise büyük oranda katılamamış ve protestolar düzenlenmemişti.

COP28 sonunda bu zirvelerde yaşanan bir ilke şahit olunmuş ve Küresel Güney ülkelerinin ve bilim insanlarının bastırmasıyla zirvenin taslak sonuç metninde “fosil yakıtların kullanımı” küresel ısınmanın sebebi olarak gösterilerek “fosil yakıtlardan çıkış” kavramı yer almıştı. Ancak BAE liderliğinde fosil yakıt devletleri, taslağı törpüleyerek bu kavramı “fosil yakıtlardan uzaklaşma” gibi muğlak bir şekle çevirerek sonuç metnine koymuştu.

Şimdi, bu koşullar içerisinde COP29 İklim Zirvesi Bakü’de gerçekleşecek. BAE’de olduğu gibi Azerbaycan’da da COP29 başkanlığına bir fosil yakıt şirketi yöneticisi seçildi. Azeri fosil yakıt devi SOCAR’ın eski yöneticisi Muhtar Babayev, aynı zamanda Ekoloji ve Doğal Kaynaklar Bakanı, Azerbaycan tarafından COP29 Başkanı olarak seçildi. Babayev, SOCAR’da 26 yıl üst düzey yöneticilik yapmıştı.

Sadece ekokırım değil etnik temizliğin de sorumlusu

Azerbaycan ve SOCAR fosil yakıt üretimine devam edeceğini bu yıl içerisinde defalarca açıkladı. Bu ekokırıma devam etmek anlamına geliyor. Hatta doğalgaz üretiminin önceki zirvelerde maalesef “geçiş yakıtı” olarak tanımlanmasından güç alarak gaz üretimini artırmayı iklim hedeflerini gerçekleştirmek için bir zorunluluk olarak açıkladı Babayev.

Azerbaycan ve devlet şirketi SOCAR sadece iklim değişimi açısından değil, savaşlar ve etnik temizlik konusunda da son derce kirli bir geçmişe sahip. Azerbaycan, 2023 yılında Karabağ’a saldırarak 100 bin Ermeni’nin bölgeyi terk etmesine neden olmuş ve büyük bir etnik temizliğe yol açmıştı. 

Batı dünyasının bu etnik temizliğe sessiz kalmasının ana nedeni Ukrayna savaşı nedeniyle Rus gazını satın alamayan Avrupa ülkelerinin Azeri gazına yönelmiş olmasıydı ve SOCAR elbette en büyük aktör durumundaydı.

Şimdi de SOCAR Gazze’deki soykırımcı savaşın en önemli destekçisi durumunda. Azerbaycan ile İsrail arasındaki yakın ilişki bir sır değil. İsrail uzun yıllardır Azeri gazına karşılık olarak Azerbaycan Ordusu’na silah ve teknolojik destek sunuyor. Gazze’deki soykırımcı işgal sırasında da İsrail’e birçok ülke tarafından boykot uygulanırken Azerbaycan, SOCAR ile İsrail’e ihtiyaç duyduğu fosil yakıt kaynağının yüzde 40’ını sağlamaya devam ediyor. Üstelik bu transfer Türkiye limanları üzerinden gerçekleştiriliyor.

Dolayısıyla gezegenin, iklim değişimini 1,5 derece ile sınırlandırma konusundaki hayati önemdeki bir yılı daha COP29’un Azerbaycan’da yapılıyor olması nedeniyle şimdiden kaybedilmiş durumda. Geçen yıl olduğu gibi bu yıl da aktivistler, zirveyi boykot edecek.

Ancak 20 Eylül için Greta Thunberg’in başlattığı İklim İçin Cumalar (Fridays for Future) küresel iklim grevi ilan etti. COP29 zirvesi ortasında da her yıl olduğu gibi küresel iklim eylemleri gerçekleşecek.

İklim değişiminin kapitalist bir sistem sorunu olduğunun farkında olan milyonlarca aktivist bu küresel eylem günlerinde de “iklimi değil sistemi değiştir” diyecek. Zaten artık iklim değişimini durdurmak için şirketleri ve devletleri harekete geçirmeye zorlayacak kitlesel mücadelelerden başka bir yol da kalmamış durumda.

Özdeş Özbay

(Sosyalist İşçi)

 

Bültene kayıt ol