Gazze’ye ağlarken Kobanê’ye gülenler

29.05.2024 - 12:18

Kobanê davasında “mahkeme” kararını verdi. 13 arkadaşımız toplam 408 yıl hapis cezasına çarptırıldılar.

Davanın iktidar bloku tarafından kullanılan omurgası çöktü. Ne diyordu Erdoğan? HDP MYK’sı şiddet eyleminden ve Yasin Börü ve arkadaşlarının öldürülmesinden sorumludur.

Ne karar verdi mahkeme?

Delilsiz mahkumiyetler

HDP MYK’sı şiddet eyleminden sorumlu değildir. Börü cinayetinden ise hiç sorumlu değildir.

Bugüne kadar yalan söylediklerinin göstergesi, doğrudan denetimleri altında olan mahkemenin bile Demirtaş ve diğer arkadaşlarımızı Börü cinayetiyle ilişkilendirme cüreti gösterememesidir. Bir gazetecinin yazdığı gibi mahkeme, 6-8 Ekim olaylarında 2700 civarındaki müşteki ve mağdura karşı işlendiği iddia edilen 38’i öldürme olmak üzere 5300 suçlama ile ilgili Demirtaş dahil bütün sanıklar hakkında beraat kararı verdi.

Ne yapmıştı HDP MYK’sı, Kobanê’de kitlesel bir kıyım olmasın diye eylem çağrısı yapmıştı. Çağrının tonunu beğenmeyebilirsiniz ama o çağrıda tek bir satır, tek bir kelime bile şiddete davet etmiyor.

Hak talep etme yolu olarak gösteriler

Türkiye’nin en büyük üçüncü partisi tabanını sokağa çağırıyor.

İktidara basınç yapmak istiyor. İktidara ve Erdoğan’a basınç yapmanın yolu ise anladıkları tek araçtır. Kitlelerin sokağa çıkması. Milyonlarca insanın kararlı demokratik eylemleri.

HDP MYK’sının tek bir isteği vardı, Kobanê’de katliama engel olunması için Peşmerge güçlerinin Türkiye sınırından Kobanê’ye geçmeleri amacıyla bir koridor açılması. Bir başka isteği daha vardı elbette, Kürtlerle beraber IŞİD’e karşı mücadele edilmesi.

Kitle eylemlerini kriminalize ediyorlar

Kobanê kararı, tıpkı Gezi kararı gibi demokratik eylem yapma hakkına karşı alınan bir karardır.

Kitle eylemlerini kriminalize eden bu eğilim yerli-milli iktidar blokunun harcıdır. Bu kararlar devletin Kürt halkından sürekli intikam alma arzusunun en son örneğidir. Bu intikamın iki temeli var: Devlet barış sürecinden nefret ediyordu ve o sürecin tüm hatıralarının yok edilmesini istiyordu. Kobanê davası cezaları doğrudan çözüm sürecinin bütününe bir saldırıdır. Ayrıca bugün barış için öne çıkmak isteyenlere de göz dağıdır. Bu cezalar aynı zamanda devletin çizdiği rotanın apaçık bir ifadesidir. 

Kobanê’de soykırım engellendi

Fakat mahkemenin bu kararını destekleyen siyasiler tam bir ikiyüzlülük içindeydi. Bu siyasetçilere sorsanız her biri Gazze’de yaşanan soykırıma sonuna kadar karşıdır.

Demirtaş’ın onlarca yıl hapis cezası almasını coşkuyla karşılayanlar, Gazze’de direnişe övgüler diziyorlar.

Oysa HDP’nin Kobanê için sokaklara çıkma çağrısı yaptığında amacının ne olduğu çok açık değil mi? IŞİD, eğer engellenmezse bir soykırım gerçekleştirecekti. Tek bir Kürt bırakmayacaktı. 

Gazze için de bugün tüm dünya ayakta, bir çoğumuz aylardır eylemlerin içindeyiz. İktidar Gazze için ayağa kalkan Batı üniversite öğrencilerini coşkuyla selamlarken Kobanê’de büyük bir katliamı engellemek için sokaklara çıkıp sivil insanların kurtarılması için iktidarı harekete geçmeye çağırmak nasıl suç olabilir? ABD polis teşkilatı üniversite eylemlerine katılanların çoğunun öğrenci olmadığını iddia ediyor. Almanya’da devlet “İntifada” sloganı atanı Yahudi soykırımı talep etmekle suçluyor. 

Demirtaş ve arkadaşları, iktidarı Kobanê’ye yardım etmek için hızla harekete geçirmenin bir yolu olarak kitleleri sokağa çağırdı. 

İktidar blokunun birleştirici harcı

Yerli-milli iktidar bloku, çözüm sürecinin çökmesine paralele olarak, daha doğrusu çözüm süreci çökertilerek inşa edildi. Türkiye’nin beka kaygısı yaşadığı yalanı için inandırıcı bir gerekçe lazımdı. Türkiye’nin beka sorunu var anlatısı için bir düşmana ihtiyaç vardı. Çözüm sürecinin tozunu atacak, tüm anılarını ortadan kaldıracak, barışın “b”sini lügatten çıkaracak yeni dönem çözüm süreci bozuldukça inşa edildi, bu dönem inşa edildikçe çözüm süreci önce rafa kaldırılıp sonra imha edildi.

Kobanê davası, şimdiki adı Cumhur İttifakı olan iktidar blokuna istediği malzemeyi verdi. 15 Temmuz darbe girişimine karşı geliştirilen OHAL, Kobanê davasının da hukuksuzca başlaması için politik atmosferde gereken sağcı paranoyayı tetikledi.

Bugün de mevcut iktidar bloku, ağır bir seçim yenilgisi aldığı için bu harcı kullanmaya çalışıyor. Birleşmek, tabanını milliyetçi hezeyanlara boğmak için HDP’yi düşmanlaştırmanın yolu olan bu davanın arkasında. Mevcut iktidar ittifakı, üzerinde yükseldiği zeminin Kürt siyasetine yaşam alanı tanımamak olduğunu bir kez daha teyit etmiştir.

Son olarak, Erdoğan’ın ve devlet koalisyonunun aldığı yenilgiye bir cevap bu mahkeme kararları: Gazze politikalarının da etkili olduğu seçim yenilgisinin bir rövanşı olarak görülmeli bu kararlar. Seçim yenilgisinin bir adı da Gazze yenilgisidir.

Bu yüzden seçimlerin ardından yapılması gereken şey, iktidar blokunun yenilgi almamış gibi devam etmesine izin vermemek olmalıydı. MHP’nin içinde olduğu bir ittifakın normalleşmesi mümkün değildir. İktidarın ana gövdesi ayakta kalmak için MHP’nin varlığına muhtaçken bu anormallik süreklilik taşımak zorunda. Sorun, 31 Mart’ta anormalliği yeniden politika yapma tarzı olarak öne sürenlerin, toplumun güvenoyunu kaybettiğini yığınsal bir şekilde haykırmaktır. IŞİD’in Kobanê’de gerçekleştirmek istediği katliama ve şimdi İsrail’in Gazze’de işlediği soykırım suçuna karşı olanların bunu başarma şansları vardır.

Şenol Karakaş

(Sosyalist İşçi)



Bültene kayıt ol