Köksal’ın dışarıya vurduğu ayrımcı, ırkçı zihniyet, Türkiye toplumunun bir arada, eşit yurttaşlar olarak yaşama imkânı daha fazla yok ediliyor, barış umudu dinamitleniyor. Her şeyden önce, iktidarın anayasaya ve yasalara uymamasından şikâyet eden CHP’nin kendi anayasasına uyması, tutarlı olmasının asgari bir gereği olsa gerek.
İnsan hakları ihlallerinin başında gelen konulardan biri de her türden ayrımcı davranışlar, uygulamalar, yasalardır. Günümüz modern çağın en büyük ayıplarından, suçlarından biridir.
Aynı zamanda en fazla üstü kapatılan, görmezlikten gelinen, alenileşen bir suç, ayıp. Bu durum toplumsal sorunların çözümünü ve barışı zorlaştırır. Toplumsal yaraların iyileştirilmesini geciktirir; çoğu kez de derinleştirir.
Ulusal ve uluslararası bir yığın yasaya, sözleşmeye ve hukuka rağmen ırkçılık, ayrımcılık, hala işkence gibi toplumsal yakıcılığını ve yıkıcılığını sürdürüyor.
Toplumsal kutuplaşmanın arttığı, insan davranışlarını büyük ölçüde belirlediği günümüzün siyasal koşullarda, her türden ayrımcılık katmerli yeni biçimler alıyor. Bu da toplumsal kutuplaşmayı daha da derinleştiriyor.
İşte bu nedenlerle CHP TBMM Grup Başkanvekili ve Afyon Belediyesi başkan adayı Burcu Köksal’ın “Seçildiğimde Afyonkarahisar Belediyesi’nin kapıları, DEM Parti hariç bütün siyasi partilere açık olacak” açıklaması üzerinde durmakta yarar var.
Yerel seçimlerde kritik öneme sahip DEM Partili Kürt seçmenin davranışını etkileme hedefli yaklaşımlar ve değerlendirmelerin ön planda olduğu bir süreç yaşanıyor. Bu da aslında karşı karşıya olduğumuz ayrımcılık probleminin boyutuna ve kapsamına ilişkin bir işaret olsa gerek.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi başkan adayı Ekrem İmamoğlu’nun Köksal’a yönelik “ya kendine başka bir iş bulacak ya da başka bir parti bulacak” sözlerini bu kapsamda gösterilen tepki olarak değerlendirmek gerek.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in, Uşak mitinginde Köksal adına düzeltme yapması sonrasında Köksal sözlerinin arkasında duran açıklaması, Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan’ın Köksal’ı destekleyen “ben DEM’lilerle aynı kaldırımda bile yürümek istemem” açıklaması, sorunun CHP için yapısal olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.
Diğer taraftan CHP’nin önceki dönem Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, eski yönetimin ağır toplarından Oğuz Kaan Salıcı ve yine partinin kamuoyunca bilinen birçok ismi Köksal’ın görüşlerini paylaşmadı.
Eşitlik belgesi yetmez
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, tartışma ve tepkilerin önünü kesmek için hazırladıkları ‘Yerel Yönetimlerde Eşitlik Politika Belgesi’ni devreye soktu. Burcu Köksal’ın belgeyi imzalayıp imzalamadığını bilemiyoruz.
Bu belgenin içeriği, parti programının gerisinde ve ortaya çıkan esas sorunu kapsamıyor. Bu yönüyle sorunu kökten çözüme kavuşturmak değil, ertelemek tercih edilmiş oldu. Bunun nedeninin bir boyutunun yaklaşan seçimler olduğunu açık.
Ancak sorun bu kadar hafif ve basit değil. CHP yöneticilerinin birçoğunda içkin olan bir zihniyetin, herkesin bildiği bir ‘sırrın’ kritik bir anda ifşasına ve ortaya saçılmasına şahitlik ettik. Egemen Türk siyasetinin “DEM ile demlenme” söyleminin vardığı yer burası.
Belgenin hazırlanmasına yol açan Kürt yurttaşlara yönelik ayrımcı söylem ve ırkçı yaklaşımın olmasına rağmen etnik farklılık, adaylar imzalatılan belgede yer almıyor. Bu etnik ayrımcılığa verilen bir tavizdir ve esas sorunu örtme girişimidir.
Belge kadın, erkek eşitliliği ekseninde hazırlanmış, bu nedenle de çok önemlidir. Ancak etnik ayrımcılık açık bir biçimde ifade edilmiyor, sadece belgenin bir maddesinde “her türlü ayrımcılık” ifadesi yer alıyor. Kürtlere karşı yapılan yaygın ayrımcılık görülmüyor. Bu anlamda etnik ayrımcılığın yaratacağı tehlikenin farkına varılmış değil, ya da siyasi veya örgütsel nedenlerle tercih edilmemiş görülüyor.
CHP, iktidarı, haklı olarak anayasaya, yasalara uymamakla eleştiriyor, tepki gösteriyor, seçim yoluyla gönderme iddiasında. Bu nedenle toplumun çok farklı kesimlerinden yeterli olmasa da destek görüyor.
Ama bu sorunda, partisinin anayasası olan parti programına uygun bir yaklaşım sergilemekten, belge hazırlamaktan küçük hesaplarla, çeşitli bahanelerle geri duruyor, sorunu açık ifade etmekten kaçınıyor.
Programında yer alan “Yurttaşlara etnik ve dinsel özelliklerine göre değil, bir bütün olarak hizmet götürme anlayışıdır” yaklaşımı ile programın “Temel Hedefleri” ve Etnik Kimlik Bir Şereftir” başlığı altında ifade edilenleri anlamsızlaştıran bir yöntem ve belgeyle sorun geçiştiriliyor.
Ama Köksal’ın dışarıya vurduğu ayrımcı, ırkçı zihniyet, birçok CHP’lilerin de katkısıyla toplumu sarmaya ve çürütmeye devam ediyor. Türkiye toplumunun bir arada, çok kültürlü, çok etnik yapılı, çok dilli ve çok inançlı eşit yurttaşlar olarak yaşama imkânı daha fazla yok ediliyor, barış umudu dinamitleniyor.
Her şeyden önce, iktidarın anayasaya ve yasalara uymamasından şikâyet eden CHP’nin kendi anayasasına (parti programlarına) uyması, tutarlı olmasının asgari bir gereği olsa gerek. Unutulmasın ki, her şey seçim değildir.
Hakan Tahmaz