Çağla Oflas, 1918'deki Alman Devrimİ'ni ve sosyal demokrasinin işçi sınıfına ihanetini anlatarak, dünya devriminin bir hayal olmadığını savunuyor.
Rus devriminden bir yıl sonra Almanya’da, Ekim 1918’de 20 bin denizci savaşa devam kararı veren Alman genelkurmayına isyan etti. Tıpkı Rusya’daki gibi asker konseylerini ilan etti. Kasım 1918’de isyan tüm kentlere yayıldı. 4 Kasım’da tüm Kiel şehrinin denetimi işçi ve asker konseylerinin elindeydi. Ayaklanma 5 ve 6 Kasım’da Lübeck, Brunsbüttel’e daha sonra da Altona, Bremen, Bremenhaven, Cuxhaven, Flensburg, Hamburg, Neümünster, Oldenburg, Kendsburg ve Rostock şehirlerine yayıldı. Buralarda da işçi ve asker konseyleri kuruldu. Kuzey Almanya’da başlayan hareketlilik, 7 Kasım’da güney ve orta Almanya’ya da yayıldı. Braunschweig, Frankfurt, Hannover, Lüneburg, Münih gibi büyük şehirlerde işçi ve asker konseyleri kuruldu. 8 Kasım’da İşçi, Asker ve Köylü Konseyleri Bavyera Cumhuriyeti’ni ilan ettiler. Çanlar Prusya krallığı için çalmaya başlamıştı. Nitekim, Alman sosyalisti Karl Liebknecht bir kitle gösterisinin ardından imparatorluk sarayının balkonundan sosyalist cumhuriyeti ilan ederken, aynı saatlerde Alman Sosyal Demokrat Partisi (SPD) önderi Scheidmeman da burjuva cumhuriyeti ilan etti.
Avrupa devrimlerle sarsıldı
Tüm Avrupa’da kıtlık ve sefalete neden olan Birinci Dünya Savaşı toplumsal çözülmelere yol açtı. Önce Rusya’da işçi sınıfı Çarlık otokrasisini devirerek savaşa son verdi. Rus devriminin etkisi tüm Avrupa’ya yayıldı. Almanya’nın dışında da ayaklanma gündemdeydi. Avusturya’da 1918 Ocağında savaş karşıtı grevler yapan işçiler Viyana’da işçi konseylerini ilan ettiler. 21 Mart 1919’da Macar Sosyalist Konseyler Cumhuriyeti ilan edildi. Aynı yıllarda kitlesel grevler İngiliz devletini temelinden sarstı. Savaşın yarattığı toplumsal çözülme, Avusturya, Macaristan gibi yenik ülkelerin dışında savaştan galip çıkan İtalya’da da etkisini gösterdi. 1919-20 yıllarında İtalya’da iki kızıl yıl yaşadı.
Reformizmin ihaneti
Almanya’da işçilerin kendiliğinden eylemi imparatorluğun devlet aygıtına ve şirketlerin iktidarına son verme fırsatını yakalamıştı. Şubat Rusya’sına benzer bir durum ortaya çıkmıştı. Resmi olarak iktidar SPD’deydi. Ancak toplumsal yaşamda konseyler hâkimdi. Konseylerdeki işçilerin içinde SPD’nin önderliği yaygındı. SPD parlamentarizm yanlısıydı. Konseylerin iktidarına dayalı bir sistem Ekim Devrimi’yle gündeme gelen yeni bir gelişmeydi. Bu nedenle de parlamenter siteme geçilip işçi ve asker konseylerinin ortadan kaldırılması gerektiğini düşünüyordu. Ülke genelinde yapılan Konseyler Kongresi'nde SPD delegeleri, konseyler hareketinin sona ermesi gerektiğini anlatılar.
Rosa Luxemburg ve Karl Liebknecht’in liderliğini yaptığı Spartakist hareket kendiliğinden başlayan devrime hazırlıksız yakalanmıştı. İşçi ve asker konseyleri içinde etkileri sınırlıydı. SPD liderliği konseylerdeki sosyal demokrat çoğunluğu kullanarak, konseyleri ele geçirmeye çalıştı. Ellerindeki gücü devretmek istemeyen konseylere ya da devrimin güçlenmesi için mücadele etmeye devam eden devrimcilere karşı, imparatorluk güçlerini kullanmaktan imtina etmediler. Ocak 1919’da savaştan dönen askerleri karşı devrimci bir ordu olarak örgütleyen burjuvazi isyanı bastırdı. Rosa Luxemburg ve Karl Liebknecht’i katletti. Bavyera’da kurulan Sovyet de kanla bastırıldı.
İhanetin bumerang etkisi
Ancak 1920 Mart’ında SPD’nin sola karşı kullandığı silahı kendisine döndü.
13 Mart 1920 gecesi ağır silahlarla donanmış askeri birlikler Berlin’e girerek hükümetin dağıtıldığını ilan ettiler. Daha önce işçilerin ayaklanmasının bastırılmasında SPD’nin kullandığı tüm komutanlar şimdi ona karşı dönmüştü. Kapp darbesi adı verilen bu girişim karşısında SPD liderliği çaresiz kaldı. Sola karşı verdiği savaşta dayandığı ordu, sağa karşı vereceği savaşta onun yanında yer almayı reddetti: Kurmay Başkanı Hans von Seeckt "Reichswehr, Reichswehr'e ateş etmez!" diyordu. Hükümetinin başında bulunan Ebert ve Noske Berlin’den kaçarak Dresden’e sığındılar.
İşçilerin birliği darbeyi yendi
Cumhuriyetin imdadına yine işçiler yetişti. SPD üyeleri, sendikacılar ve komünistler darbeye karşı birleştiler. SPD’nin sol kanadının oluşturduğu parti ve SPD liderleri genel grev çağrısı yaptılar. Darbeye karşı direniş çağrısı tüm ülkede etkili oldu. Trenler işlemedi, elektrik gaz şebekeleri çalışmadı. Berlinde başlayan grev dalgası Ruhr, Saksonya, Hamburg, Bavyera ve Thuringia’nın sanayi bölgelerine, hatta arazi sahiplerinin malikanelerine kadar yayıldı. Grevin gücü altında ezilen darbe, birkaç gün içinde dağıldı. İşçi sınıfı burjuvazinin imdadına yetişti. Ancak durumu kurtaran SPD gücünü kendisini ezmek isteyen orduya karşı kullanmak yerine orduya karşı grev ve işgal hareketini gerçekleştiren işçi sınıfına döndürdü. Hareketi kanlı bastıran SPD bir kez daha kitlelere ihanet ederek, devlet aygıtının parçalanarak yeni tipte bir demokratik iktidar örgütleme fırsatını reddetti.
Kazanımlar
Her şeye rağmen devrim yine de işçi sınıfının kazanımlar elde etmesini sağladı. Grevlerin baskısı işveren örgütlerinin çalışma koşullarını toplu görüşmeler yoluyla düzenlenmesi için sendikalarla merkezi bir anlaşma yapmasını sağladı. Ayrıca asgari 50 işçi çalışan işyerlerinde işyeri konseylerinin kurulması ve günlük çalışma saatinin tam ücret verilerek sekiz saatle sınırlandırılmasını kabul edildi. Yine kadınların seçme ve seçilme hakkı ve sosyal yasalar da devrimin bir ürünü oldu.
Alman devriminin yenilgisi işçi sınıfına çok daha pahalıya patlayacak gelişmelere öncülük etti. Devrimin yenilgisi Rus devriminin izolasyonuna yol açtı. İç savaş sonucunda işçi sınıfının atomize olduğu koşullarda karşı devrimci güçler iktidarı ele geçirdiler. Stalin, Rusya’da büyük bir baskı aygıtı kurdu. Tek ülkede sosyalizm teorisi başta olmak üzere pek çok sağcı fikir hareketin uluslararası düzeyde yenilgisine yol açtığı gibi, ideolojik olarak da telafisi zor zararlar görmesine yol açtı. Almanya’da ise yarım kalan devrimin işçi sınıfı açısından sonuçları ölümcül oldu. Almanya’yı Birinci Dünya Savaşı’na sokan kapitalistler, 1929 ekonomik buhranı karşısında krizi sermayenin lehine çözmek uğruna Nazilerle ittifak kurdular. Parlamenter sistemi ortadan kaldırdılar. İşçi hareketini atomize ettiler. Devrim günlerinin müttefiki sosyal demokratlar da olmak üzere, komünistleri, Yahudileri, eşcinselleri, sakatları toplama kamplarında katlettiler. “Almanya’yı yeniden büyük yapmak” ve daha fazla birikim yaratmak uğruna yeni bir dünya savaşı başlattılar.
Çağla Oflas
(Sosyalist İşçi)