Uluslararası sosyalist geleneğin önde gelen isimlerinin kısa yaşam öyküleri, Portreler serisinde...
Tarihsel materyalist yöntemin Karl Marx ile beraber iki kurucusundan biri olan Friedrich Engels 1820’de Almanya’nın Barmen kentinde doğdu. Engels’in ailesi ılımlı liberal görüşlere sahip ve Prusya devletine köktenci bir şekilde bağlı, varlıklı bir aileydi. Engels ailesinin Barmen’de bir tekstil fabrikası ve İngiltere’nin Manchester kentinde ortak oldukları bir fabrikaları daha vardı.
Engels de Marx gibi genç yaşlarda Alman felsefesine, özellikle de Hegel’in düşüncesine ilgi duymaya başladı. 1840’lı yıllarda politika ve edebiyat üzerine gazetelerde yazılar yazıyordu. 1841’de gönüllü olarak topçu birliğine katıldı. “Askerlik sanatı” hayatı boyunca Engels’in ilgi alanlarından biri oldu, bu yüzden çevresi onu General olarak anıyordu. 1842 yılında aile işleriyle ilgilenmek için Manchester’a gitmesi Engels’te köklü bir dönüşümün kapısını açtı. O güne kadar var olan kurumların radikal eleştirisini yapan Engels, İngiliz işçi sınıfının merkezlerinden biri olan Manchester’da örgütlü işçilerle ve onların örgütü olan Çartistlerle ilişkiye geçti. Bu şehirde gördüğü yoksulluk ve kapitalist sistemin acımasız gelişimi Engels’i ilk eserini yazmaya itti: İngiltere’de Emekçi Sınıfların Durumu.
1842’de Engels, Marx’la tanıştı ve 40 yıl sürecek bir teorik-politik ortaklık, yaşamın her alanında sürecek bir arkadaşlık başlamış oldu. 1840’lı yıllar boyunca bu ikili tarihsel materyalizmin felsefi temellerini ortaya koyan kitaplar yazdı, ardından Komünistler Birliği’nin örgütlenmesinde bulunarak bu birliğin programı olan Komünist Manifesto’yu kaleme aldı. Engels, Marx’ı da kendisini de çok etkileyen 1848 devrimlerinin analizini yapmakla kalmadı, ayaklanmaya katıldı ve memleketi olan Prusya’ya karşı savaştığı için hakkında arama emri çıkarıldı, artık Manchester’da yaşamak zorundaydı.
1848 devrimlerinin yenilgisinin ardından İngiltere’de Marx’la yeniden beraber çalışmalara başlayan Engels için hem kendini hem de Marx’ı geçindirmek bir görev hâline geldi. Marx’ın imzasıyla yayımlanan gazete makalelerinin birçoğunu Engels kaleme alıyordu. Engels’in işçi hareketiyle bağı her zaman kuvvetliydi. Marx’ın yoğun teorik çalışmalara gömüldüğü anlarda hareket ile bağı sağlayan kişi çoğu zaman Engels oluyordu. 1864’te Marx’la beraber Enternayonal’in liderlerinden biri oldu. 1871’de Paris Komünü’nün yenilgisinin ardından Enternasyonal dağıldı ancak Engels, Avrupa’daki işçi hareketleriyle bağını sürdürdü.
Bu arada pek çok önemli eser yazdı Doğanın Diyalektiği, Anti-Dühring ve Ailenin, Özel Mülkiyetin ve Devletin Kökeni bu eserlerin başlıcaları arasında sayılabilir. Marx’ın ölümünden sonra hem Kapital’in ikinci ve üçüncü ciltlerini tamamladı hem de Avrupa’daki sosyal demokrat partilerin liderlerine yol gösterdi.
1890 yılında 70 yaşında Londra’da Hyde Park’ta yapılan 1 Mayıs gösterilerinde yüz binlerce işçiye konuşma yapıyordu. 5 yıl sonra 1895’te öldüğünde isteği üzerine cesedi yakıldı. Eleanor Marx, Karl Kautsky ve Eduard Bernstein gibi dönemin işçi liderleri Engels’in küllerini denize savurdular.
Can Irmak Özinanır
(Sosyalist İşçi)