OHAL’in sermayeye ne kadar yararlı olduğunu anlatmak isteyen Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “OHAL’de grev olmuyor” açıklaması bir tesadüf değil. Gerçekten de grevler, kapitalist sınıf açısından en korkutucu eylemlerin başında geliyor. 2015 yılında henüz metal sektöründeki grevin sadece tehdidi ortadayken pek çok metal patronunun işveren birliği MESS’ten ayrılmaya başlamaları bu korkuyu en net gördüğümüz anlardan biriydi.
Grev, işçi sınıfının tek mücadele yöntemi değilse de üretimden gelen gücünü kullandığı en önemli mücadele yöntemidir. İşçilerin, patrona karşı pazarlık gücü kolektif olarak davranabiliyor olmalarından ve kapitalizmin kalbi olan üretim mekanizmasını durdurabilecek tek sınıf olmalarından ileri gelmektedir.
Grev, pek çok ülkede 1900’lü yılların başlarında yasallaşmaya başlasa da bu hakkın elde edilmesi işçilerin uzun ve kararlı mücadeleleri ile gerçekleşmiştir. 8 saatlik işgünü dâhil pek çok kazanım işçilerin grevleri ve devletlerin bu grevlere sert saldırıları sonucunda ağır bedeller ödenerek kazanılmıştır.
Grevler, genellikle ekonomik taleplerle başlar. Zam talebi veya çalışma saatlerinin azaltılması talebi, dolayısıyla patronun işçiden elde ettiği artı değeri azaltma talebi kapitalistle işçi arasında süren sınıf mücadelesinin kaçınılmaz ve de tipik örnekleri olarak karşımıza çıkar. Ancak grevler bazen sadece ekonomik taleplerle sınırlı kalmaz. Rosa Luxemburg’un kitle grevi üzerine yazdığı broşüründe işaret ettiği gibi ekonomik talepler, hızla siyasallaşabilir ve basit bir pazarlık aygıtı olmaktan çıkarak işçi sınıfının iktidarına giden yolun temel adımı olabilir.
G. Caire, Marksizm Sözlüğü’nde grevin iki temel işlevine değiniyor:
-Ekonomik düzlemde işçilerin kendi aralarındaki rekabeti ortadan kaldırmak izin ilk girişimlerden biri olarak ortaya çıkması
-Politik düzlemde ise sınıf bilincinin ortaya çımaya başlaması.
Grev, işçi sınıfı için bir okuldur. Ortaya çıkması kaçınılmazdır ancak sınıfın tam bir kurtuluşunu sağlayabilmesi için sendikal hedefleri ve genellikle işçileri frenlemeyi amaçlayan sendika bürokrasisini aşarak genelleşmesi ve politikleşmesi gerekir. Sosyalistler, her grevi işçi sınıfının sosyalizme doğru bir adım daha yaklaşabilmesi için bir olanak olarak görürler ve her grevin yanında olurlar.