Asgari ücret yoksulluk sınırının üstüne

01.06.2023 - 10:39

Geçen Aralık ayında belirlenen 2023 yılı asgari ücreti, iki ayda eriyerek açlık sınırının altına düşmüştü. Temel ücret olarak dayatılıp, tüm ücretleri düşük seviyeye çeken asgari ücreti yükseltmek işçi hareketinin ilk gündemi olmalı.

Seçimler önce Erdoğan ve AKP, Temmuz'da bir "düzeltme" yani ara zam yapabileceklerini vaat etmişti.

Normalde asgari ücret yılda bir kez Aralık ayında belirleniyordu. Geçen yıl ise büyük yoksullaşma dalgasının sonucu olarak ilk kez yıl ortasında ara zam uygulaması başladı. 

Bunun sebebi, Erdoğan ve AKP'nin hayır severliği değil yüksek enflasyon karşısında 10 milyona yakın işçi ve ailelerinin ayakta kalamaz duruma yani tüketimde bulunamaz hale gelmeleriydi. Pazarlık konusu olan rakamlar öylesine düşüktü ki 6 ay sonra yeni rakamlar belirlenmesi zorunlu hale geldi.

Bu yeni "gelenek", asgari ücretin zorunlu gıda harcamalarını bir kez daha karşılayamaması üzerine geldi. Gerek Aralık genel görüşmeleri, gerek Temmuz ara zam uygulaması baştan aşağı antidemokratiktir. 10 patron ve iktidar temsilcisi karşısında 5 üyeyle temsil eden işçi tarafının gücü yoktu. Erdoğan'ın söyleyeceği rakam belirleyici oldu.

Açlık ve yoksulluk manzaraları

Şu anda asgari ücret 8 bin 506 TL. Türk-İş'in hesaplamasına göre dört kişilik bir işçi ailesinin zorunlu gıda harcamalarının tutarı Mayıs ayında 10 bin 360 liraya ulaşmıştı. Kira, faturalar, yol, giyim, eğitim gibi temel masrafların tutarı ise 33 bin 750 lira oldu.

Bazı aklı evveller bir evde en az iki asgari ücretli olduğunu, böylece gelir kaybı olmadığını iddia edebiliyor. Fakat bir işçi ailesinde iki kişi asgari ücretle çalışsa bile gıda ile temel masrafları karşılayamıyor. Üç kişi çalıştığı takdirde de bu seviyeye ulaşılamıyor. 

Bekâr bir çalışanın aylık yaşama maliyeti 13.440 tl‘ye ulaştı. Neye yeter ki? Bu yüzden işçiler, bankalara borçlu.

Peki iktidar medyası tarafından fısıldanan, Temmuz'daki "düzeltmeyle" geleceği söylenen rakam ne? Geçen yıl Temmuz'da yapılan ara zammın oranı yüzde 30 olmuştu. Bu sene yüzde 35 zam yapıldığı takdirde asgari ücretin net ücret 11 bin 475 lira olması bekleniyor. Yine açlık sınırında, yüksek enflasyon yüzünden yine eriyecek bir miktarda.

Talep üst sınırdan belirlenmeli

Asgari ücretlilerin ezici çoğunluğu özel sektörde, sendikasız, kuralsız ve güvencesiz koşullarda çalıştırılıyor. Onları temsilen pazarlık masasına oturanlar ise üye tabanın basınç gelmediği için oranlarla ilgileniyor ve pazarlıkları en alt sınırdan başlatabiliyor.

Yüzde 30-35 oran yüksek gibi gözükse de bir aldatmacadır. Temel ücret olarak kabul edilen asgari ücret o kadar düşük ki böylesi oranlar geliyor.

Bu sadece asgari ücretle çalışanların - hatta onun altında çalışanların - sorunu değildir. Asgari ücretin, temel ücret olarak dayatılması ortalama ücretleri de aşağı çekiyor. Böylece Türkiye kapitalizmi, ucuz emek sömürüsüne dayalı bir sermaye cenneti olarak yoluna devam edebiliyor.

Ücret pazarlıklarında başlangıç noktası, en dip seviye değil geçim maliyetlerini gideren miktar olmalıdır. Bu yoksulluk sınırı, denilen gıda harcamaları ve temel masraflardır.

Hayat pahalı, ücretlerimiz yetmiyor. Çözüm, işçi aktivistlerin bir araya gelip mücadele başlatması, sendikaları bu mücadeleye katılmaya zorlamasıdır.

(Sosyalist İşçi)



Bültene kayıt ol