Kocaeli Gebze’de otomobil plastik aksamı üreten Farplas fabrikasında direnişe devam eden işçileri Antikapitalist Çalışanlar ziyaret etti. Sendikacılar ve işçiler mücadelelerini, patron ve devlet baskısını, taleplerini anlattı.
Hatırlanacağı gibi, Farplas işçileri Ocak ayının son haftasında işveren’in zammına itiraz ederek üretimi durdurmuştu. İşveren talepleri karşılamak üzere bir haftalık süre istemiş, kimsenin işten çıkarılmayacağı sözünü vermiş ve işçiler de üretime geri dönmüşlerdi. Bu sırada enerji kesintilerinden dolayı fabrika kısmi çalışmaya işçiler de idari izne çıkarıldı. İdari izinli oldukları sırada özellikle direnişte önde duran, işverenle görüşmeleri sürdüren yaklaşık 150 işçi işten çıkarıldı, bunu üzerine işçiler de fabrikayı işgal etti. Polis sabaha karşı fabrikaya girdi, direnen işçileri göz altına aldı. Atılan işçiler o günden beri fabrika önünde direnmeye devam ediyor.
Fabrikada örgütlü sendikalardan Limter İş Genel Başkanı Hakkı Demiral’ın yaptığı açıklamaya göre; fabrikada çalışan 1500 işçiden 900’ü sendika üyesi. Patron sendikalaşmayı engellemek için uzun zamandır uğraşıyor. Aynı makine başındaki işçilerin bile farklı işkollarına gösterilmeleri uyguladıkları bir yöntem. Farplas çatışı altında farklı taşeron firmalar var. DİSK’e bağlı Limter İş, Lastik İş ve Birleşik Metal İş sendikaları tüm bu taşeron firmalarda, iş kollarında çoğunluğu kazanıp Çalışma Bakanlığı’ndan çoğunluk tespiti aldıktan sonra patron bu taşeron firmalarla sözleşmesini fesh etti başka bir taşeron firma ile sözleşme yaptı, işçilerin işkollarında da değişiklik yaptı. İşverenin yasal sendika hakkını gasp ettiğine yönelik yasal süreç başlatılmış durumda. Hakkı Demiral, direnişle birlikte yasal sürecin de devam ettiğini, işverenin oyunlarına rağmen Farplas’a sendika gireceğini söylüyor.
Gücümüzün farkına vardık
Direnişteki işçilerden Furkan Sağlam da kazanana kadar mücadeleye devam edeceklerini söyleyerek, yaşananları ve süreci anlattı. “Yedi yıldır çalışıyorum. Bize yapılan zamlar ailemizi geçindirmiyor, ay sonunu getiremiyoruz. Çoğumuz ev kirası veriyor, faturaları ödeyemiyoruz. Patron ocak ayında asgari ücret üzerine 50-100 liralık bir artış yaptı. Bizler de üç fabrika bir araya gelerek üretimi durdurduk. Direnişimiz, birlik ve beraberliğimiz patronun paniklemesine yol açtı. Aramızda temsilciler seçtik, maaşlarımızda iyileştirme yapılmasına istedik. Patron taleplerimizi karşılamak üzere bir hafta zaman istedi. Yaşananlardan dolayı kimsenin işten atılmayacağı sözünü verdi. Aynı süreçte sendikaya üye olduk. 600 arkadaşımız, iş durdurma esnasında sendikaya üye oldu. Yıllardır isteklerde bulunuyorduk. Patron isteklerimizi karşılamıyor, kapıyı gösteriyordu. Sendikalı olup, örgütlenirsek kazanabileceğimizin farkına vardık. Bu sırada enerji kesintisinden dolayı firma kısmı olarak çalıştığı dönemde, işveren bunu kullanarak özellikle direnişte önde duran, taleplerimizi dile getiren arkadaşlarımızı idari izne çıkardı. Biz kendimizi idari izinli sanarken evlerimize iş akdimizin iptal edildiğine dair bildirimler geldi, 150 kişi işten çıkarıldık. Ve tekrar bir araya gelip fabrikanın önünde toplandık, verilen sözleri hatırlattık. Patron “sendikal üyeliğinize son verin, fabrikayı kapatır buraya sendika sokmayız” dedi. Sürekli çalışanlara mobing uyguladılar. Gece yarısı vardiyaya gelip, işverenle görüşüp, atılan işçilerin geri alınmasını istedik. Daha önce hiç tanımadığımız kişiler vardiyada makinaların başında işçilere baskı uyguluyordu. Görüşmeye gittiğimizde muhatap bulamadık. Atılan 150 kişiye karşılık 300 polis geldi. Üretim alanına müdahale edileceğini düşündük. Fabrika içinde engelli, hamile olan kadın arkadaşlarımız vardı. Kendimizi korumak için idari binanın çatı katına çıktık, sloganlarla direnişimizi sürdürdük. Gece 3 gibi işveren ve CEO geldi. Bizimle kısa bir görüşme yaptı ve işten atılanların geri alınacağını, eylemi sonlandırmamızı söyledi. Ama bu söylem bizim için çok tanıdıktı, daha önce verdiği sözleri tutmamıştı. Sendika temsilcilerimizle görüşmesi gerektiğini söyledik, bu görüşme olursa eylemi sonlandıracağımızı belirttik. İşveren sendika lafını duyar duymaz “o zaman siz görürsünüz” diyerek polisin müdahale edeceğini söyleyip çekip gitti. Sabah altıda da biber gazlı, plastik mermili çok sert polis müdahalesi oldu. Bu müdahaleyi durdurmak için kendimizi çatıdan aşağı sarkıttığımız da ise polisler, bizim hayatımızı hiçe sayarak, hiç kale almayarak işverenin tarafında yer alıp “isterseniz atın” dediler. Sabah 6’dan öğlen bire kadar gözaltında tutulduk. Gözaltından salındığımızdan beri de fabrika önünde eylemlerimize devam ediyoruz.
Direnişin talepleri
Taleplerimiz şunlar: Sendikal hakkımızın tanınması, işten atılan işçilerin tekrar işe geri alınmaları. Bu taleplerimiz karşılanana kadar direnişimizi, mücadelemizi sürdüreceğiz. Şuna da inanıyoruz içeride çalışan arkadaşlarımız ne kadar baskı altında olursa olsunlar bizi destekliyorlar, yine bir olacağız, birlik olacağız. İşçi sınıfı olarak biz binler, milyonlarız bir avuç patrona teslim olmayacağız. Kazanacağımıza inanıyoruz, kazanana kadar da mücadele edeceğiz.
Aile değiliz
Birleşik Metal İş Sendikası üyesiyim. İşveren sırf sendika girmesin diye benimle birlikte aynı makine başında çalışan iş arkadaşımı bile farklı iş kolunda gösteriyor. İçeride şu anda üretim devam ediyor. Çalışan arkadaşların üzerlerinde büyük bir baskı var. Servislerde, işe giriş çıkışlarda bile görüntüleri alınıyor, bize selam verenler idari izne çıkarılıyorlar. Kitlesel gösteriler, basın açıklamaları ile direnişimize devam edeceğiz. İçerde çalışan arkadaşlarımızı ikna etmeye çalışıyoruz. İçerdeki arkadaşlarımız direnişi destekleyip, üretimi durdurduklarında daha hızlı kazanacağımıza inanıyoruz. Çoğunluğu sağlayıp, taleplerimiz karşılanana kadar üretimi durdurmayı hedefliyoruz. Patron bu arada sendika girmesin diye maaşlarda ve sosyal haklarda iyileştirmelerde bulundu. Ama biz bu iyileştirmenin kalıcı olmadığının biliyoruz. Örneğin 350 lira erzak parası alıyorduk. Direnişten sonra patron 500 lira net erzak parası vereceğini açıkladı ama 360 lira erzak parası vermiş. İşten çıkarılanların arasında kadın işçilerin sayısı daha fazla. 10-15 yıldır çalışan arkadaşlarımız işten atıldı. İşveren bizi Kod 49’dan yani “Hırsızlık ve yüz kızartıcı”dan attı, kıdem tazminatlarımızı gasp ettiği gibi işsizlik ücreti de alamıyoruz. Bizler daha düne kadar Farplas bünyesi altında çalışırken en gözde elemanlardık, 15 yıllık en tecrübeli elemanlardık. Bir anda kapı dışarı edildik. Günde 12 saat, çoluğumuzu çoğumuzu ihmal ederek çalıştık. İşveren bize “biz bir aileyiz” diyordu. Aile değilmişiz, buna da öğrenmiş olduk.