Orman yangınları ve iş cinayetleri

11.08.2021 - 12:59

Orman yangınları sadece devletin yangınla mücadeledeki uçak, teçhizat ve koordinasyon sorununu değil, ormanları korumak için çalışan işçi sınıfının da nasıl gözden çıkarıldığını gösterdi. 

Bunu Orman Genel Müdürlüğü’nün 2020 yılına dair performans programında görebiliyoruz. 2015-2019 yılları arası verilerine göre, 5 yılda personel sayısında 6 bin 863 azalma var. 2015 yılından 2019’a kadar orman işçilerinin sayısında düzenli bir düşüş yaşanıyor. 2015’te 40.917 olan çalışan sayısı 2016’da 39.028’a, 2017’de 37.098’a, 2018’de 36.106’a ve 2019 yılında 34.054’a, keskin bir şekilde düşüyor. 

Türkiye’de 22,7 milyon hektarlık orman arazisi bulunduğunu, orman varlığının yüzde 55’inin riskli ve yangınlar açısından çok hassas bölgelerde yer aldığını düşünürsek, Orman Genel Müdürlüğü’nün düzenli olarak bu işçi sayısını artırması beklenirdi. Üstelik, OGM’nin kendi verileri, son beş yılda çıkan 16 bin 3 yangında 62 bin 315 hektarlık alanın yandığını da gösteriyor. 

Yine aynı kurumun verilerine göre, Türkiye'de 1937'den 2020 sonuna kadar kaydı tutulan toplam orman yangını sayısı 114 bin 941 olarak tespit edilmişken, ve son on yılda yıllık yangın ortalaması 2 bin 631 olarak kayıtlara geçmişken, ormanların korunması, geliştirilmesi, yangınların engellenmesi için mücadele edecek işçi sayısının düzenli olarak düşürülmesi iktidarın sınıfsal tercihlerini yansıtması açısından çok önemli. 

İktidar düzenli olarak OGM’de çalışan işçi sayısını düşürürken, orman yangınlarının sayısında ise düzenli bir artış yaşanıyordu. Örneğin, 2015’te işçi sayısının yaklaşık 2 bin kişi kadar azaltıldığı, 2016’da yangınlarda kaybedilen hektar alanın 3219’dan 9156’ya çıktığı görülüyor. 2020’de ise yangınlarda 20 bin 971 hektar alan kaybedildi. 

İş cinayetleri

Sadece orman işçileri değil, itfaiye çalışanları da çok zor koşullar altında, sürekli ölüm tehlikesini göğüsleyerek çalıştırılıyor. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin internet sitesinde yer alan habere göre, 24 saat çalışıp 48 saat dinlenen itfaiye emekçilerinin pandemi sürecinde çalışma süresi bazı illerde (hiç eve gitmeksizin) 1 haftaya kadar uzatıldı. Herhangi bir ihbar-alarm durumunda itfaiye emekçileri bütün teçhizat ve araçları ile gündüz en geç 30 saniye, gece ise 45 saniyede bulundukları yerden ayrılmak zorundalar. Gece uykusundan tepelerindeki ışıklı alarm ile aniden uyanan itfaiye emekçileri hızla hazırlanmak zorunda olduğundan, bacak ve kol kırılmaları hatta kalp krizi vakaları meydana geliyor. 

İtfaiye emekçilerinin emekli olduktan sonra da hayatları çok uzun olamıyor maalesef. Ölüm nedenleri genellikle kalp krizi, solunum yetmezliği ya da akciğer kanseri oluyor.

Son yaşanan ve artık felaket boyutlarına varan orman yangınlarında 9 kişi hayatını kaybetti, yüzbinlerce canlı öldü, ormanlar yandığında tüm ekosistem büyük yıkıma uğradı. 

Yangınlarla mücadelede ölenlerin ikisi işçi. 

İklim krizinin tetiklediği yangınlar, kapitalist sistemin, enerji ve maden şirketlerinin sözcüsü gibi çalışan hükümetlerin ekonomik ve siyasal tercihleriyle şiddetini artırıyor.

Ve her zamanki gibi en büyük bedeli ödeyenler de yine en yoksullar, en korunaksızlar ve en önde mücadele edenler, yani işçiler oluyor.

Sadece yangınlar değil, genel olarak vahşi bir sömürü mekanizması halinde işletilen patronların egemenliği Haziran ayında en az 171 işçinin iş cinayetlerinde hayatını kaybetmesine sebep oldu. Ocak ayında 203, Şubat’ta 142, Mart’ta 144, Nisan ayında 257, Mayıs’ta 236 ve Haziran’da 173 kişi iş cinayetlerinde hayatını kaybetti.

İktidarın tek umursadığı şey ise rant ve patronların ne kadar kâr elde ettiği. 



Bültene kayıt ol