Enflasyon böyle düşmez

21.09.2021 - 14:02

Cumhurbaşkanı Erdoğan yıllardır enflasyonu düşürme, yüzde 5’e indirme hedefini açıklar, Merkez Bankası bu hedef doğrultusunda para politikaları belirler, ama enflasyon bir türlü çift haneden aşağı düşmez.

Cumhurbaşkanı Erdoğan yıllardır enflasyonu düşürme, yüzde 5’e indirme hedefini açıklar, Merkez Bankası bu hedef doğrultusunda para politikaları belirler, ama enflasyon bir türlü çift haneden aşağı düşmez.

Erdoğan, en son 2018 Haziran’ındaki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde “verin bu kardeşinize yetkiyi, faiz, enflasyon nasıl düşürülür göstereyim” demişti. O dönem faiz yüzde 15 idi, şimdi yüzde 20. Enflasyon yüzde 14 idi.

Şimdi resmi enflasyon yüzde 12, yılsonu hedeflenen enflasyon yüzde 17, gerçek enflasyon ise yüzde 40. Dolar 4,6 lira idi, şimdi 8,7 lira Yıllardır memurlara, işçilere, emeklilere hedeflenen enflasyon oranında zam yapılır, enflasyon farkı daha sonra verilir.

2 yıldır, TÜİK’in gerçek enflasyonu yarı yarıya azaltarak açıklaması, maaş zamlarının enflasyonla olan bağını da koparmış oldu. Ücretlerin milli gelir içindeki payının son iki yılda hızla azalmasının en önemli sebebi, ücretlere gerçek enflasyon oranında zam yapılmaması. Böylece ekonomik krizin yükü sürekli emekçilerin sırtına bindirilmeye devam ediyor.

Erdoğan enflasyonu düşüremez

Cumhurbaşkanının enflasyonu düşürme ihtimalinin olmaması, sadece ekonomi konusundaki irrasyonel, akıldışı teorileri değil. Cumhurbaşkanının, danışmanlarının etkisi ile savunmaya başladığı “Faizi düşür, enflasyon düşsün” şeklinde özetlenen teorisi elbette enflasyonun sürekli artmasında önemli bir etken. Ama ondan çok daha önemli başka bir etken var.

Otoriter, tek adam yönetimine dayalı, denge-denetleme mekanizmaları oluşturulmamış, keyfi yönetimin esas alındığı Cumhurbaşkanlığı sistemi. Bu baskıcı sistemin zaten herhangi bir konuda başarılı olma şansı yok. Buna bir de iktidarın tüm kademelerine yayılmış rüşvet, torpil, adam kayırmacılık eklendiğinde, ekonomide geniş halk kesimlerinden yana bir iyileşme beklemek hayal.

Türkiye’de yoksulların en büyük sorunu enflasyon

Enflasyonda önü alınamayan tırmanış Ağustos sonuçlarına yansıdı. Cep yakan fiyat artış tablosunda en büyük grubu 28 ayın zirvesine çıkan gıda oluşturdu. Cumhurbaşkanı’nın “Enflasyonu en kısa sürede kontrol altına alarak tezgâhlardaki fahiş fiyat artışlarının önüne geçeceğiz” sözleri sonrası ise yine sorun ‘hal etiketine’ indirgendi. Ticaret Bakanlığı önceki yıllarda olduğu gibi büyükşehirlerdeki hallerde fahiş fiyat denetimleri başlattı.

Aslında enflasyon, hükümetin geniş halk kesimlerinden adını açıkça koymadan vergi toplamasıdır. Hükümet, kendi giderlerini karşılamak için öncelikle vergi toplar, yetmediği yerde para üretir. Enflasyonun oluşmasına üretilen bu para neden olur.

Para üretimi sadece yeni para basmak değildir. Buna ek olarak bankalardaki mevduatların bir kısmının Merkez Bankasına yatırılmasını sağlamak, yurt dışından borç para almak, kredi vermek vb. şekillerde de hükümet parasal imkanlarını genişletebilir.

Bütün bu işlemlerin sonunda paranın değeri azalır, çünkü ortada gerçek anlamda bir değer yaratma olmamıştır, sadece parasal hacim genişlemiştir. Paranın değer kaybetmesi demek, aldığımız ücretin değerinin azalması demektir. Sonuçta enflasyon doğrudan ücretlilerin, işçilerin, yoksulların cebindeki paranın değerini azaltır, yoksulluğu artırır.

Enflasyon, zengini daha zengin, yoksulu daha yoksul yapar

Hükümetin enflasyon oyununu iyi anlamak gerekir. Enflasyon sayesinde, hükümet ücretli çalışanların cebindeki parayı eksiltmekte, alım gücünü azaltmakta, böylece kendisinin ve patronların elindeki parayı artırmaktadır.

Hükümet bu yolla işçilik maliyetlerini ucuzlatmakta, patronlar için çok elverişli bir emek piyasası yaratmaktadır. Bu yöntem hükümetin ve patronların işine yaramakta, düşen işçilik maliyetleri sayesinde dış pazarlardaki satışları artmaktadır.

Enflasyon sayesinde patronlar daha da zenginleşmektedir. Ama yoksulların öfkesi bu düzenin böyle gitmesini engelleyecektir. İnsanlar açlıkla terbiye edilmeye isyan edeceklerdir. Hükümet enflasyonu engellemeyerek, hatta daha da artmasına sebep olarak zengini daha zengin, yoksulu daha yoksul yapmaktadır, buna dur demek gerekir.

Sosyalist İşçi



Bültene kayıt ol