ABD'li aktivistler Demokratlara oy verip vermemeyi tartışıyor

02.11.2024 - 11:47

Amerika Birleşik Devletleri başkanlık seçimlerine dair röportaj dizisinin ilk bölümünde kürtaj hakkı aktivisti Renee Bracer Sherman, Lübnan asıllı Amerikalı Nadine ve New York'ta yaşayan sosyalist Eric görüşlerini anlatıyor. 

İngiltere'de yayınlanan Socialist Worker (Sosyalist İşçi) gazetesine verdikleri demeçleri çevirdik.

Amerika Birleşik Devletleri'nde milyonlarca insan dehşet verici bir seçimle karşı karşıya.

Anketler 5 Kasım'da yapılacak oylama öncesi Cumhuriyetçi Donald Trump ve Demokrat Kamala Harris'i başa baş gösteriyor.

Ancak gündemi Trump belirliyor ve Harris de kararsız eyaletlerdeki Cumhuriyetçi seçmenleri kazanma umuduyla sağa doğru koşuyor.

Kürtaj hakları aktivisti ve Liberating Abortion kitabının yazarı Renee Bracer Sherman, solun Trump'ı durdurmak için Demokratlara oy vermesi gerektiğini savunuyor. Trump hakkında “O,  yüzbinlerce kişinin ölümüne neden olan beyaz üstünlükçülerden biri” diyor ve şöyle devam ediyor:

“Trump yönetimindeki çirkin ve aleni beyaz milliyetçiliğin ulaştığı kitlesel düzey korkunçtu. Trump'ın ırkçı 'Müslüman' yasaklarını, göçmen ailelerin sınırda ayrılmasını ve siyah karşıtı ırkçı söylemini gördük.”

“Onu başkan olarak kabul edemeyiz. Harris ile derin politika anlaşmazlıklarım var ama bu ikisi arasında bir yarışma değil. Tump son derece tehlikeli bir faşist.”

Harris, kendisini Trump'ın kürtaj haklarına yönelik saldırılarına karşı bir siper olarak konumlandırarak yeterli sayıda Demokrat seçmeni harekete geçirmeyi umuyor. Trump, kürtaj hakkını anayasal bir hak haline getiren Roe v Wade davasını bozan Cumhuriyetçi yargıçları Yüksek Mahkeme'ye atamıştı.

Renee, “Her geçen gün, doktorların tepkilerden korktukları için kürtaj yapmayı reddettiği biriyle ilgili yeni bir hikaye görüyorsunuz” dedi ve ekledi: “Cumhuriyetçiler üreme özgürlüğünü kriminalize ediyor."

Ancak Demokratlar, Başkan Joe Biden'ın ülke içinde şirketler lehine politikalar uygulaması ve İsrail'in soykırımını desteklemesi nedeniyle yarattıkları derin hayal kırıklığına karşı çetin bir mücadeleyle karşı karşıya. Biden ve yardımcısı Harris, Gazze'de Filistinlilerin katledilmesini, İsrail'in savaşı Lübnan'a yaymasını destekledi.

Milyonlarca insan için Biden sonsuza kadar “Soykırım Joe” olarak bilinecek. Bunlardan biri de San Francisco'da yaşayan ve Demokratların soykırımdaki suç ortaklığından tiksinen Lübnan asıllı Amerikalı Nadine.

Socialist Worker'a verdiği demeçte “Filistin konusunda kimin seçildiğinin önemli olmadığına inanıyorum. Hem Demokratlar hem de Cumhuriyetçiler İsrail'e milyonlarca dolar gönderme konusunda aynı pozisyona sahipler. Kürtaj hakları konusunda elbette bazı farklılıklar var, ancak bu benim oyumu kazanmaya yetmiyor” dedi.

Ve tutumunu şöyle anlattı. “Yerel düzeyde Demokratlara oy vereceğim ama başkanlık için değil. Trump ne kadar korkutucu olsa da Demokratların İsrail konusunda takındıkları tutum onlara oy vermemi imkansız kılıyor. Gazze'deki soykırım görüntüleri dayanılmazken İsrail'i silahlandırmak kabul edilemez.”

Nadine iki partili sistem konusunda hayal kırıklığına uğramış. “Demokratların statükoyu temsil ettiğini” savunuyor. “Her iki parti de ABD emperyalizminin aynı efendisine hizmet ederken değişimin mümkün olduğunu düşünmüyorum” dedi.

New York'ta yaşayan bir sosyalist olan Eric, Trump ve Harris arasındaki “dehşet verici seçimi” eleştirdi. Socialist Worker'a verdiği demeçte “İnsanların değişim istediği ve onlarca yıllık neoliberalizmden rahatsız olduğu çok açık. Ancak olumlu bir değişim için seçenek yok” değerlendirmesini yaptı.

Eric, Harris'i sağa kaydığı için eleştirerek şunları söyledi: 

“Harris daha fazla sınır koruması ve  güvenliğini savunuyor. Tartışmaları sırasında Trump ırkçı saçmalıkları tekrarladığında, Harris çıkıp bunların neden yalan olduğunu söyleyebilirdi.

Bunun yerine ırkçı fikirlerin arkasına sığınıyor ve göçmenleri durdurma konusunda Trump'tan daha etkili olacağını savunuyor.”

Eric, Demokratlar toplumsal hareketleri kendi gündemlerinin arkasına çekmeye çalışırken bu tutumun “herhangi bir mücadelenin altını oymaya” yardımcı olduğunu savundu.

Trump'ın “işçilere değil zenginlere fayda sağlayan” programına karşı çıkan Eric, “Harris'in iş dünyasının dostu olacağını kanıtlamaya kendini adadığını” da sözlerine ekledi. Ve “Demokratlardan daha iyisine ihtiyacımız var” dedi.

İki partili sistem hakkında şunları söyledi:

“Ne zaman bir Demokrat gelse, bir sonraki sefer daha kötü bir Cumhuriyetçi geliyor. Cumhuriyetçiler sağa kayıyor ve Demokratlar onları kovalamaya devam ediyor. Ehvenişer mantığından kurtulana kadar bu böyle devam edecek.

Biden'ı bu mantıkla getirdik ama şimdi Trump geri döndü ve daha da kötüleşti - demokrasiye daha az bağlı ve aşırı sağla daha fazla bağlantısı var. Bunun nedeni alternatif olarak sunulan Demokratların yarattığı hayal kırıklığıdır.”

Gerçek umut, seçimlerin dışındaki mücadelelerde ve son yıllarda ABD toplumunu sarsan kitlesel hareketlerde yatıyor.

Eric umut kaynağı olarak “yakın zamanda liman işçilerinin grevinin talepleri kazanmasını ve Boeing grevcilerinin patronların tekliflerini geri çevirmesini” gösterdi.  “Filistin hareketi gibi toplumsal hareketlere de bakmamız gerekiyor” dedi ve şunları ekledi:

“O gün nasıl oy kullandığınızdan daha önemli olan şey, Gazze için gösteriler düzenleyip düzenlemediğimiz ya da grev desteğine gidip gitmediğimizdir”.

Nadine de aynı fikirde: 

“ABD'nin ve dünyanın siyaseti seçim politikalarıyla değişmeyecek.

Sokaklardaki hareket güçlenmeli ve dünyayı değiştirmeye çalışmalı. Seçimi kim kazanırsa kazansın mücadele etmeye ve protesto etmeye devam etmeliyiz.”

Nadine, Biden-Harris yönetimini destekleyen sol Demokrat Alexandria Ocasio-Cortez'in (AOC) başarısızlıklarına da işaret etti. “AOC Demokrat bir aday olarak seçime girdi ve şimdi sadece Demokrat parti çizgisinde ilerliyor” dedi.

AOC, sosyalist bir alternatif inşa etmeye çalışmak yerine Demokratların gerisine düşen ABD solunun daha geniş çaplı başarısızlığını göstermektedir.

On milyonlarca kişi Trump korkusuyla Demokratlara oy verecek, ancak birçoğu onların pek bir şey sunmadıklarının farkında.

Renee, Demokratlar için  “Kürtaj haklarını savunmak için hiçbir şey yapmıyorlar. “Planları ne? Ulusal kürtaj yasağını imzalamayacaklarını ve üreme özgürlüğünü geri getireceklerini mi? Bu ne anlama geliyor?" tespitini yaptı. Ayrıca şu soruları soruyor:

“Bu, Medicare'in [Federal sağlık sigortası] kürtajı karşılayacağı anlamına mı geliyor? Ya da insanların gebeliğin üçüncü ayında kürtaj yaptırabilecekleri anlamına mı geliyor? Her ilçede federal kürtaj istasyonları kuracaklar mı? Kürtaj haplarını reçetesiz satabilecekler mi?”

Renee, Demokratların kürtajı sadece “seçimi kazanmak için bir konuşma konusu olarak” kullandığını savundu.

“Demokratlar, Barack Obama ve Joe Biden döneminde kürtajı korumak için yeterince çaba sarf etmediler ve bu bir rezalet. Kürtaja erişimi korumak için politikacılara güvenemeyiz” dedi.

Hareketler önümüzdeki Salı günü Beyaz Saray'a kim girerse girsin mücadele etmek zorunda kalacak.



Bültene kayıt ol