Henry Kissinger (1923-2023): Emperyalizmin sevdiği savaş suçlusu öldü

30.11.2023 - 13:24

Vietnam ve Güney Doğu Asya'daki savaştan Latin Amerika ve ötesine kadar, Henry Kissinger dizlerine kadar kana batmıştı.

İğrenç savaş suçlusu Henry Kissinger nihayet öldü. 100 yaşında olan Kissinger'ın uzun yaşamı kurbanlarınınkiyle tezat oluşturuyor. Kurbanlarının çoğu yetişkinliğe ulaşamadan öldü. ABD'nin eski dışişleri bakanı ve başkan Richard Nixon'ın ulusal güvenlik danışmanının darbelerde, cinayetlerde, bombalamalarda, adam kaçırmalarda ve soykırımlarda parmağı vardı.

O ve Nixon 1969'da Beyaz Saray'a girdiklerinde ABD siyasi çöküşün eşiğindeydi. "Dünyanın en büyük süper gücü" Vietnam'daki savaşını kaybediyordu ve kendi ülkesindeki mücadeleden gittikçe korkuyordu. Çünkü zorunlu askerliğe ve sonu gelmeyen bombalama kampanyalarına karşı isyan, radikal değişim için artan taleplerle birleşmişti.

Kissinger'ın görevi, Amerika sokaklarına yeniden düzen getireceğine inandığı ABD emperyalizmini restore etmekti. Ancak dünyaya saldığı cehenneme rağmen, Amerika girdiği savaşların çoğunu kaybetti. Ve bu sadece çöküşte olan bir imparatorluk hissini hızlandırdı.

Vietnam, Laos, Kamboçya

1960'ların başından beri ABD, "komünizmin yayılmasını durdurma" ve kendi kontrolünü sağlamlaştırma misyonunun bir parçası olarak Vietnam'ı işgal etmiş, bombalamış ve yağmalamıştı. Fakat ABD'nin desteklediği kukla hükümetin, kendisine karşı savaşan direnişin aksine, çok az halk desteğine sahip olduğu kısa sürede anlaşıldı.

Vietnam'ın bir yara haline gelmesine rağmen Kissinger ve Nixon askerlerini çekmenin ABD'yi "zayıf" göstereceğinden korktu. Bunun yerine, direnişi izole etmek amacıyla savaşı Vietnam'a komşu ülkelere -Laos ve Kamboçya'ya- tırmandırdılar.

"Menü Operasyonu" olarak adlandırılan Kamboçya harekâtı sırasında ABD, altı bölgenin her birine 25.000'den fazla bomba attı ve tahminen 500 bin sivili öldürdü. Gerçek rakam muhtemelen daha yüksektir. ABD Ulusal Güvenlik Konseyi, 1969 ve 1970 yılları arasındaki 3.875 bombalama saldırısının her birini onayladı.

Kissinger bombalama kampanyasını ABD Kongresi'nden gizli tuttu. Çünkü Kongre'nin hareketi engelleyeceğinden korkuyordu. Planların New York Times gazetesine sızdırılmasının ardından FBI ajanlarına, sorumluların bulunması için Ulusal Güvenlik Konseyi'nin telefonlarının dinlenmesi emrini verdi.

Kamboçya'daki savaş zaten son derece yoksul olan ülkeyi yerle bir etti. ABD'li generaller ülkeyi "taş devrine kadar" bombaladıklarını söyleyerek övündüler. ABD destekli rejim 1975 yılında nihayet devrilmeden önce en az 600 bin Kamboçyalı öldü. Bu küllerden Kızıl Kmerler iktidara yükseldi. Bunu takip eden soykırımda yeni rejim, "sınıf düşmanı" olarak tanımladığı 2.2 milyon kadar insanı öldürdü.

Kissinger 1972'de Kuzey Vietnam'ın halı bombardımanına tutulmasının da arkasındaydı. Toplamda 17 yıl süren savaş, iki milyon Vietnamlı sivilin hayatına mal oldu, 58,000'den fazla ABD askeri öldü ve 843.63 milyar dolara mal oldu. 1973'teki görüşmeler Vietnam'da ateşkese yol açtı. Kissinger kana bulanmış olmasına rağmen Nobel Barış Ödülünü kazandı.

Güney Amerika

Latin Amerika, insanların onun bıraktığı kanlı izleri hatırladığı bir başka kıta. 1973'teki Şili askeri darbesi, ABD'nin diğer ülkelerin seçimlerine yaptığı 81 "müdahaleden" biriydi. Şilili sosyalist başkan adayı Salvador Allende 1970 seçimlerini yüzde 36,2 oyla kazanmıştı. ABD, Allende'nin sol kanat ve Küba yanlısı politikaları nedeniyle paniğe kapıldı.

Kissinger, "Bir ülkenin kendi halkının sorumsuzluğu yüzünden komünistleşmesine neden seyirci kalmak zorunda olduğumuzu anlamıyorum" dedi. Haziran 1973'teki başarısız darbenin ardından ordunun başkomutanı General Augusto Pinochet, Eylül ayında bir kez daha denedi. Başkanlık sarayını tanklar, helikopterler, piyadelerle kuşattı ve ateş açtı. Allende çatışmada öldü ama vurulduğu mu yoksa kendini mi vurduğu tartışmalı.

ABD destekli yeni cunta bir terör saltanatı başlattı. Ordu, topladıkları 12 bin solcuyu hapsetmek için ülkenin ana futbol stadyumunu ele geçirdi. Rejim toplamda 30 bin kadar insanı öldürdü, çok daha fazlası işkence gördü ya da sürgüne gönderildi. Allende'nin devrildiği haberini duyduktan sonra Kissinger ABD'nin yeterince tanınmadığından yakındı. Nixon ise şu yanıtı verdi: "Bildiğiniz gibi bu olayda elimiz görünmüyor."

Şili'de darbe, 1968'den 1989'a kadar Güney Amerika'da suikastlar, darbeler ve istihbarat operasyonlarını içeren ABD destekli bir siyasi baskı rejimi olan Condor Operasyonu'nun bir parçasıydı. Arjantin'de 1974-1983 yılları arasında ABD, solcu bir hükümeti devirmek ve halk muhalefetini bastırmak için "Kirli Savaş" veren askeri cuntayı destekledi. ABD, radikalleri temizlemesine yardımcı olmak için cuntaya 50 milyon dolar askeri yardımda bulundu.

Haziran 1976'da Kissinger, cuntaya geniş çaplı baskılara başlaması için "yeşil ışık" yaktı. Arjantin Dışişleri Bakanı Cesar Augusto Guzzetti'ye ABD'nin kendilerini desteklediğini, ancak ABD Kongresi yeniden toplanmadan önce "normal prosedürlere geri dönmelerini" söyledi. Devlet terörü döneminde tahminen 30 bin kişi öldürüldü ya da hiçbir açıklama yapılmadan ortadan kayboldu, kaybedildi.

Suikastlar, toplu katliamlar yoluyla gerçekleştirildi ya da insanlar ilaç verilerek uyuşturuldu, toplandı, çıplak ve yarı baygın halde Atlantik Okyanusu'na atıldı. Devlet yaklaşık 12 bin mahpusu yargılamadan hapsetti ve 400'den fazla gizli toplama kampı kurdu. Bugün ölen insanlar "Kaybolanlar" olarak bilinmektedir.

Asya

Kissinger ve Nixon, Asya'da da iz bırakacaktı. ABD, Pakistan'da askeri diktatörlüğü ve 1971'de o zamanlar Doğu Pakistan olarak bilinen ancak bugün Bangladeş olan bölgedeki kanlı harekatını destekledi.

Çatışmalar sırasında Pakistan doğu ve batı kanatları arasında bölünmüş bir ülkeydi. Batı Pakistan'da, İslamabad'daki askeri rejim her iki bölge üzerinde de siyasi kontrole sahipti. Ancak Doğu'da isyancı bir direniş vardı. Bengalli milliyetçiler kendi ülkelerini yönetmek ve Batı Pakistan'dan ayrılmak istiyorlardı.

İslamabad'daki askeri cunta onları ezmeye çalıştı ve bu da Doğu'da iç savaşa yol açtı. ABD, Batı Pakistan'daki rejimi destekledi çünkü bağımsız bir Bangladeş'in Hindistan ile ittifak kuracağından korkuyordu. Hindistan da en azından kısmen Sovyetler Birliği ile ittifak halindeydi. Pakistan ordusu Doğu'yu bombaladı, öldürdü ve tecavüz etti.

Sadece Bengalli bağımsızlık savaşçılarını değil, aynı zamanda onlara sempati duyan herkesi yok etmeye niyetliydiler. Pakistanlı askerlerin elinde ABD yapımı silahlar vardı. Kissinger, Doğu Pakistan'daki ABD konsolosu Archer Blood'dan gelen ve kendisini "seçici bir soykırımdan" haberdar eden ilk telgrafı görmezden geldi. İkinci bir telgraf daha bunu bir "soykırım" olarak tanımlayınca, Kissinger onu görevden aldırdı.

Savaşı sona erdirmek için yapılan müzakereler sırasında Kissinger, Hindistan Başbakanı Indira Gandhi'ye "kaltak" demiş ve "Hintliler piçtir" diye hakaret etmişti. Bu sözler 2005 yılında kamuoyuna açıklandığında, "Bu Nixon'ın diliydi" diyerek artık hayatta olmayan eski başkanı suçladı.

Watergate skandalı

Nixon ve Kissinger'ın terör saltanatı 1972'deki Watergate skandalıyla son buldu. Beş hırsız Washington'daki Watergate ofis-apartman otelindeki Demokrat Parti Ulusal Komitesi'ne girerken yakalandı. Nixon'ın seçim kampanyasının üyeleri, telefonları dinlemek için ofisteydi ama böcekler başarısız oldu.

Daha sonra yeni mikrofonlarla ikinci bir girişimde bulundular. Ancak telefonları dinlerken ve belgeleri çalarken yakalandılar. Nixon skandalla hiçbir ilgisi olmadığına dair söz verdi ve Kasım 1972'de yeniden başkan seçildi. Hırsızlara sus payı ödedi ve CIA'e olayla ilgili soruşturmaları kısma talimatı verdi.

Hırsızlar mahkemeye çıktı ve suçlarını kabul etti. Ancak James McCord adındaki bir hırsız, hakime yazdığı mektupta soygunun arkasında Beyaz Saray'ın olduğunu söyledi. Bir Senato Komitesi soruşturma başlattı ve Nixon'ın Oval Ofis'indeki tüm konuşmaların kaydedildiğini ortaya çıkardı. Başkan kasetleri teslim etmemekte direndi. Fakat sonunda bir kısmını teslim etti, ama birçoğu kayıp ya da hasarlıydı. 1974 yazında hepsini teslim etmek zorunda kaldı.

O zamana kadar Başkan'ın Watergate operasyonu hakkında tam bilgi sahibi olduğu ve telefonların onun emriyle yasadışı olarak dinlendiği açıktı. Nixon skandalla dikkatini dağıtırken, Kissinger dış politikada serbestçe at koşturdu.

Kissinger, Cumhuriyetçiler 1976 başkanlık seçimlerini kaybedene kadar dışişleri bakanı olarak kaldı. O zamandan ölene kadar ABD hükümetlerine Irak, İran ve Ukrayna'daki fetih girişimlerinde danışmanlık yaptı. Kissinger büyük bir diplomat ya da görevli olarak hatırlanmamalıdır. O katil ABD emperyalizminin vücut bulmuş halidir.

Isabel Ringrose

(Socialist Worker)

Henry Kissinger telefon dinlemeyi ve masum insanların üzerine bomba atmayı seviyordu (Resim: ABD Ulusal Arşivleri)



Bültene kayıt ol