İspanya seçimleri: Aşırı sağın beklediği olmadı

24.07.2023 - 16:52

İspanya'da mücadele eden devrimci sosyalist örgüt Marx21'den Rodrigo Lombo yazdı:

İspanya'da Pazar günü gerçekleştirilen erken seçim, Muhafazakar Halk Partisi (PP) ve aşırı sağcı Vox'un salt çoğunluğu elde edeceği yönündeki tahminleri boşa çıkardı. Çoğunluk olma şansını yedi sandalye ile kaçırdılar, ancak hayal kırıklıklarının bedelini sol koalisyon ödedi.

PP yaklaşık 8,2 milyon oyla birinci parti oldu ve 2019'a kıyasla 47 sandalye daha kazanarak meclisteki koltuk sayısını 136’ya çıkardı. 

Koalisyon hükümetinin başını çeken Sosyalist İşçi Partisi PSOE de yaklaşık 7,8 milyon oyla muhafazakarların oyuna yetişti, meclisteki koltuk sayısını ikiye katlayarak 122'ye çıkardı.

Aşırı sağcıların partisi Vox ise 600.000'den fazla oy kaybetti, önceden 52 olan koltuk sayısı 33’e düştü. 

Bir zamanların radikal sol partisi olan Podemos, Komünist Parti liderliğindeki Birleşik Sol’un da dahil olduğu [ve Katalonya ve Bask bölgelerinin bağımsızlık taleplerini savunan] sol koalisyonun hemen üstünde yer aldı. Koalisyonun küçük ortağı Sumar, 2019 seçimlerine Unidas Podemos olarak girdiği döneme kıyasla yedi sandalye kaybetti, seçimi 31 sandalye ile bitirdi.

Sonuçlar, 2019 sonunda kurulan sol koalisyonun da bir irtifa kaybı yaşadığını gösteriyor – üstelik bir önceki hükümet asgari ücretin artırılması, konut yasaları ve trans hakları gibi pek çok önemli reformu onaylamıştı. Bu güç kaybının nedeni ise, Unidas Podemos ile sol kanattaki Katalan ve Bask partilerinden (Katalonya Cumhuriyetçi Solu ve EH Bildu) gelen baskısıydı.

Sol, büyük şirketleri ve bankaları da memnun etmeye çalışmıştı. Aynı hükümet geçen yıl Melilla ile Fas arasındaki sınırda, büyük çoğunluğunu Afrika’dan gelenlerin oluşturduğu onlarca göçmenin katledilmesini de meşrulaştırmıştı.

Sağın salt çoğunluğu sağlayamamış olmasına rağmen, sol koalisyon hükümetinin devam edip edemeyeceği de henüz kesin değil. Kaderini, Katalan bağımsızlık mücadelesinin siyasi güçleri belirleyecek – bu güçler solda olduğu kadar sağda da mevcuttur.

Seçim sonuçlarına dair en iyi haber ise şüphesiz Vox'un güç kaybetmiş olmasıydı. İspanya nüfusunun büyük çoğunluğu Franco diktatörlüğünü savunan, translara ve göçmenlere saldıran, kadına yönelik şiddetin varlığını inkar eden bu partiye sırtını döndü.

Vox oylarının büyük bir kısmı, Donald Trump yönetimindeki Cumhuriyetçiler örneğinde olduğu gibi sağa doğru radikalleşme eğilimi gösteren Muhafazakar Halk Partisi’ne (PP) kaydı. Dolayısıyla aşırı sağdan gelen tehdit henüz ortadan kalkmış değil – sadece seçimlerde değil toplumsal alanda da etkili olmaya devam ediyorlar.

Bu nedenle, hepimizin en acil görevi faşizme ve ırkçılığa karşı birleşik mücadeleyi inşa etmektir.

Katalonya'da çok geniş bir yelpazeye yayılan çeşitli toplumsal hareketlerin yanı sıra solun kendisini de kapsayan büyük bir oluşum olan Faşizme ve Irkçılığa Karşı Birleşelim hareketi varlığını sürdürmeye devam ediyor. Faşistlerin partisi olan Katalunya Platformu’nu (PxC) yenmeyi başardıklarında ne kadar güçlü olduklarını herkese gösterdiler. PxC 2010-11 aralığında bölgedeki en tesirli faşist yapıydı ancak artık tarihe karıştı.

Özetle, solun geri kalanının şimdi hiç vakit kaybetmeden birleşik cephe ihtiyacına yanıt verecek şekilde faşizme ve ırkçılığa karşı birleşmesi ve buradan gelen gücünü İspanya’nın tamamında büyütmesi gerekiyor.

Fakat bunun da ötesinde, faaliyetlerini seçimlere endekslemeyip gelecek için gerçek bir umut sunan aşağıdan mücadeleleri büyütmeye adanacak daha güçlü ve daha tutarlı bir anti-kapitalist solu inşa etmemiz gerekiyor. 

Rodrigo Lombo, Devrimci Sosyalist İşçi Partisi'nin (DSiP) İspanya’daki kardeş örgütü Marx21'in üyesidir.

Çeviri: Tuna Emren



Bültene kayıt ol