Sudan'ın başkenti Hartum'da yaşanan bir katliam, ordunun rakip kanatları içinde süren iktidar savaşının sıradan insanlar üzerindeki korkunç etkilerini gösteriyor. Socialist Worker (Sosyalist İşçi) gazetesinde yayınlanan Chris Bambery'in haber-yorumu:
Yerel kaynaklara göre Hartum'un güneyindeki yoksul bir bölgede bulunan bir pazarın bombalanması sonucu en az 27 kişi öldü, 106 kişi de yaralandı.
Askerler, düzenli ordunun kontrol ettiği bölgelerden biri olan El Şecere'den Mayo Mahallesi'ne altı tank mermisi ve roket attı. Mayo'da çoğunlukla emekçi insanlar yaşıyor. Yedi hafta önce ordu ile paramiliter Hızlı Destek Güçleri (RSF) arasında çatışmalar başladığından beri Hartum'dan ayrılmaya güçleri yetmiyor.
Resmi rakamlara göre sivil ölü sayısı en az 900, ancak gerçek sayı çok daha yüksek.
Örneğin Hartum'daki Mygoma Yetimhanesi'nde yetersiz beslenme ve sık sık yaşanan elektrik kesintileri nedeniyle bir günde ölen (en az) 11 bebek bu rakama dahil değil.
Dr. Abeer Abdullah, çatışmaların bir avuç personel dışında herkesin yüzlerce çocuğa bakmasını engellediğini söyledi. "Her üç saatte bir beslenmeleri gerekiyordu. Ve orada kimse yoktu," dedi Dr. Abdullah ve şöyle devam ett: "Damardan tedavi vermeye çalıştık ama çoğu zaman çocukları kurtaramadık." Şu ana kadar en az 50 çocuğun öldüğünü tahmin ediyor.
Ülke çapında bir milyondan fazla insan evlerinden ayrılmak zorunda kaldı ve 400 bin kişi ülkeyi terk etti. Birleşmiş Milletler'e göre 25 milyon insan -ülke nüfusunun yarısından fazlası- gıda, ilaç ve su sıkıntısı çekiyor.
iktidar için savaşı başlatan generaller -Abdül Fettah el-Burhan ve Hemeti- olarak bilinen Muhammed Hamdan Dagalo- katliamdan doğrudan sorumludur. Demokrasi hamlelerini 2021'de bir darbeyle bastıran bu savaş lordları, kendi dar çıkarlarını geliştirmek için kan dökmeye hazır.
Silahlı kuvvetlerin başındaki Burhan ve RSF devlet milislerinin lideri Hemet, şimdiye kadar birlikte çalıştı. Farklı bölgesel hükümetler ve büyük emperyalist güçler tarafından desteklenen bu ikili şimdi devlet başkanlığı ganimetleri için yarışıyor.
Son dönemdeki cinayetler, halkın diktatör Ömer El Beşir'in 30 yıllık yönetimine karşı ayaklandığı Aralık 2018'den bu yana Sudan'ı değiştirmek için mücadele eden aktivistler için büyük bir meydan okumadır.
İsyan Beşir'i kovdu. Ancak muhalif güçlere ideolojik olarak hakim olan liberaller defalarca orduyla yapılan anlaşmalara bel bağladı. Ve generaller sivil yönetime izin vereceklerine dair verdikleri sözleri hiçbir zaman tutmadı.
Burhan ve Hemeti ikisi de birbirinden beter iki figür. Alternatif, devrim sırasında oluşan direniş yapılarından ve tabandaki örgütlenme ağlarından gelmelidir. Ancak bu köklü bir değişim anlamına geliyor. Bu yapıların, sadece sosyal dayanışma ve yarım örgütleri olmaktan çıkıp, devlet iktidarına meydan okumaya geçmesi gerekiyor.
Direniş komiteleri nasıl ilerleyeceklerini tartışıyor. Bunun bir örneği, tarihi bir işçi direnişi bölgesi olan Atbara kentinde yaşanıyor. Demiryolu işçileri, burada İngiliz sömürgeciliğine karşı mücadele etmişti ve 2018'de fiyat artışlarına karşı ilk direniş alanlarından biri burasıydı.
Atbara direniş komiteleri "gayrı resmi ama yoğun tartışmalar" yürütüyor. Middle East Eye internet sitesine konuşan bir katılımcı, "Devrimin ve onun özgürlük, barış ve adalet sloganlarının gasp edilmesinden elitler sorumludur" dedi.
Direniş komitelerinin hem Burhan'a hem de Hemeti'ye karşı olduğunu da sözlerine ekledi. Ancak ordunun kendisine, özellikle de genç rütbeli askerlerine ve küçük rütbeli subaylarına karşı bir sempati beslediklerini söyledi.
Ancak silahlı kuvvetlerin mevcut yapılarından herhangi birine güvenilemez. İhtiyaç duyulan şey sıradan askerlerin isyanıdır. Bu da ancak direniş komiteleri generallere karşı sınıf mücadelesi yöntemleriyle savaşırsa sistematik olarak gerçekleşecektir. Yaşamın gerekliliklerini sağlamayı ve devletin "silahlı adamlarına" karşı savunmayı, ordu karşıtı ajitasyonla ve yerel demokratik ağları güçlendirmekle birleştirmelidirler.
Hartum'daki bir direniş komitesinin üyesi olan Hamid Murtada şunları söyledi: "Mahalle direniş komitelerinin birbirleriyle işbirliği yapmak için kullandıkları koordinasyon mekanizmaları var. Bu mekanizmalar bilgi alışverişinde bulunmalarını ve sivilleri desteklemek için sosyal koruma ağımızı canlı tutmalarını sağlıyor. Savaşı derhal sona erdirecek girişimlerin desteklenmesinde önemli bir rolleri var. Sonrasında ne olacağı ise başka bir günün hikayesi."
Ancak gelecek şansa bırakılamaz. Ordu, direniş komitelerinin temel sosyal ihtiyaçları karşılamasına izin verebilir ve daha sonra aktivistleri katledebilir. Komiteler, aşağıdan gerçekten demokratik bir iktidar için mücadele etmeye acilen hazırlanmalı ve tüm generallere ve zenginlere bir alternatif sunmalıdır.
Devrimin zaman çizelgesi
Aralık 2018: Ekmek ve diğer temel ürünlerin fiyatlarının üç katına çıkması protestolara yol açtı. Protestolar kısa sürede, askeri darbeden bu yana 30 yıldır ülkeyi yöneten Ömer El Beşir rejimine karşı siyasi isyana dönüştü. Baskılara rağmen protestolar üç ay boyunca büyüdü.
Nisan 2019: Protestocular Hartum'daki bir yürüyüşün sonunda ayrılmak yerine askeri karargahın çevresindeki alanı işgal ederek süresiz oturma eylemine başladı. Kendilerini saldırılardan korumak için barikatlar kurdular, yiyecek, su ve güvenlik sağladılar, kültürel projeler başlattılar ve sürekli tartışmalar düzenlediler. Bu örnek diğer bazı şehirlere de yayıldı. Ve işçiler sadece bireysel olarak değil, işyerlerinden örgütlü gruplar halinde protesto etmeye başladı.
11 Nisan 2019: Protestoların büyüklüğünden korkan askeri liderler, Beşir'in görevden alındığını duyurdu. Ancak ordu, görevde kalmaya devam etti. Protestolar ve oturma eylemleri devam etti. 28 ve 29 Mayıs'ta işçiler güçlü bir genel grev düzenledi.
3 Haziran 2019: Kötü şöhretli Hızlı Destek Kuvvetleri'nin paramiliter güçleri öncülüğündeki askeri konsey Hartum'daki oturma eylemine saldırdı ve en az 180 kişiyi öldürdü. Ancak protestolar ve grevler devam etti.
Ağustos 2019: Protestoları orduyu süpürmek için geliştirmek yerine, çürümüş bir anlaşma ordu ve demokrasi yanlısı hareket arasında "güç paylaşımı" fikti egemen oldu.
Ekim 2019: Değişimin yavaş ilerlemesine ve ekonomik zorluklara öfkelenen çok sayıda insan sokaklara döküldü.
Temmuz 2020: Bir milyon kadar insan "devrimin yolunu düzeltmek için" yürüdü.
Ekim 2021: Geçiş dönemi anlaşması ordunun kenara çekilmesi gerektiğini söylüyor, ancak ordu iktidarda kalmak için bir darbe başlattı. Anında sokak protestoları ile karşılandı.
6 Kasım 2021: Sudan genelinde bir milyon kişi orduya karşı gösteri düzenledi. Yolları kapattılar ve askeri kontrolü kabul etmeyeceklerini duyurdular.
21 Kasım 2021: Devrik sivil başbakan Abdullah Hamdok, geçiş dönemi için teknokratlardan oluşan bir hükümete liderlik etmek üzere general Abdülfettah el-Burhan ile anlaştı. Darbe karşıtı muhalefetin çoğu bu hamleyi, ordu fiilen görevde kalırken değişim görüntüsü vermek için tasarlanmış bir düzmece olarak kınadı.
2 Ocak 2022: Devam eden kitlesel sokak protestoları Hamdok'u istifaya zorladı. Birleşmiş Milletler ve Batılı güçler sokaklardaki halk ile generaller arasında bir uzlaşma arayışını sürdürdü.
15 Nisan 2023: Sivil yönetime geçişe yardımcı olma sözlerine rağmen, Burhan ve Hemeti kimin yöneteceği konusunda bir savaş başlattı.