Uluslararası Sosyalist Akım: “Ukrayna’da katliam derhal sona ermelidir”

20.02.2023 - 07:24

Dünyanın birçok ülkesinde örgütlenen, Türkiye'de DSİP'in bir parçası olduğu Uluslararası Sosyalist Akım (IST), Ukrayna'daki savaşın birinci yıldönümünde bir açıklama yaptı. Açıklama şöyleydi: 

1.Ukrayna’daki savaş bir yaşında. Savaşı başlatan işgale 17 Mart 2022’de şöyle bir değerlendirmeyle yanıt vermiştik: “Rusya’nın 24 Şubat’ta gerçekleşen Ukrayna’yı işgali bir emperyalist şiddet eylemidir ve Ukrayna halkının kendi kaderini tayin hakkının ihlalidir. Ukraynalılar için bu bir nefsi müdafaa savaşıdır. Aynı zamanda ABD’nin öncülük ettiği ve NATO üzerinden örgütlenen Batılı emperyalist güçler çerçevesinden bakıldığında bu Rusya’ya karşı verilen bir vekalet savaşıdır. Biz bu emperyalist güçlerin ikisine de karşıyız. Ukrayna halkıyla dayanışmamızı ve işgale direnme haklarına verdiğimiz desteği ilan ediyoruz. Aynı zamanda NATO’ya ve NATO’nun doğuya doğru genişlemesine de karşı çıkıyoruz.

https://marksist.org/eski/icerik/Dunya/17458/Uluslararasi-Sosyalist-Akim-Derhal-ateskes-saglanmali-ve-Rusya-birlikleri-Ukraynadan-cekilmeli

2. Geçtiğimiz yıl boyunca yaşanan gelişmeler bu analizin doğruluğunu kanıtladı. Putin, Ukrayna’yı işgale karar vererek, kendi halkına muazzam olduğu kadar lüzumsuz acılar yaşattı bununla beraber Rusya’yı da bir askeri ve ekonomik felaketin içine sürükledi. Ukrayna silahlı kuvvetleri, çok büyük ölçüde ABD ve müttefiklerinin silah yardımlarının sayesinde Rusya’nın ilerleyişini durdurmayı, hatta kimi noktalarda geriletmeyi başardı. Savaş, iki taraf için de muazzam insani maliyet doğuran bir yıpratma savaşına dönüştü. Ukrayna savaşındaki ana belirleyici faktör Batı’nın (NATO ve Avrupa Birliği) ABD önderliğindeki genişlemesine karşılık, Rusya’nın kendi emperyal güç alanına Ukrayna’yı tekrar katma çabası oldu. 

3. Batılı hükümetlerin Rusya’ya karşı bir vekalet savaşı verildiği gerçeğini inkârı tüm inandırıcılığını çoktan yitirmiş durumda. İşgalin hemen ertesinde uygulanmaya başlanan ekonomik yaptırımlar ile Batı, daha en baştan Rusya’ya karşı bir ekonomik savaş başlatmıştı. NATO’nun Ukrayna’ya yığdığı gelişmiş silah sistemleri -muhtemelen en önemlisi HIMARS çoklu füze sistemleri olmak üzere- Kiev’in saldırı gücünü muazzam ölçüde arttırdı. Şimdi ise zırhlı personel taşıyıcılar ve tanklar gönderilmeye başlandı. Ocak ayının sonlarına doğru ABD, bu silahların Ukraynalı birlikler tarafından etkili bir şekilde kullanılmasını sağlamak amacıyla Almanya’da bileşik muharebe eğitimleri vermeye başladı. Bu askeri yardım çoktan Ukrayna’nın kendisini savunması için gereken ölçüleri aştı ve gittikçe artan ölçüde Ukrayna silahlı kuvvetlerinin taarruz kapasitesini arttıracak şekilde tasarlanmaya başlandı. NATO kuvvetleri şu anda tümüyle Ukrayna’daki seferberliğin bir parçası olmuş durumda. Örneğin, İngiliz özel kuvvetlerinin Kırım’daki baskınlarda yer aldıklarına dair raporlar mevcut.   

4. Sonuç olarak Ukrayna’nın ulusal egemenlik haklarının müdafaası, Batılı emperyalist güçlerin jeostratejik hedeflerine tabi hale geldi ve Ukrayna’yı bir manda devleti haline getirdi. Zelenski hükümeti, Kırım da dahil Ukrayna’nın tümünü geri almasını sağlayacağını umduğu, hava saldırı araçlarının ve muharebe tanklarının tedariki için bastırıyor. Bu talepler, George W. Bush’un bundan neredeyse tamı tamına 20 yıl önce, Mart 2003’te başlayan Irak savaşına arka çıkan, “gönüllüler koalisyonu” diye bilinen Orta ve Doğu Avrupa devletleri nezdinde coşkulu bir yankı buluyor.

5. Fakat en güçlü iki Batılı devlet, Washington ve Berlin topyekûn bir Ukrayna zaferini hedeflemiyor. Onların çıkarına olan bu yıpratma savaşının sürmesini sağlamak. Bu, Rusya ve Batı arasında açıktan bir savaşın ortaya çıkması riskini azaltıyor ve Rusya’yı kazanamayacağı bir savaşın içine hapsediyor. Rusya’nın zorbalıklarının ve bombardımanlarının korkunç sonuçlarını yaşayan ve evlerinden uzağa sürüklenen iki taraftan askerler ve Ukraynalı siviller, iki emperyalist blokun, çok daha güçlü olan Batı ittifakı ve gittikçe Çin’den daha fazla destek alan Rusya’nın kapışmasında kılıç artığı gibi görülüyor.

6. ABD emperyalizmi için jeostratejik çatışmanın ana ekseni Çin’den geçiyor. Biden yönetimi, ABD’nin 1945’den bu yana hegemonyasını sürdürmesini sağlayan “kurallara dayalı uluslararası düzen” doktrinine meydan okuyabilecek düzeyde bir ekonomik ve askeri kapasitesi olan tek gücün Çin olduğunu defalarca dile getirdi. Washington’un perspektifinden, Ukrayna bu küresel mücadelede, cephenin sadece ön çeperini oluşturuyor. Savaş Rusya’yı zayıflatmaya ve Avrupa’yı ABD’ye iyice bağlamaya yarıyor. Avrupa’yı Çin’e karşı cepheleştirme çabası, geçtiğimiz yılın Haziran ayında Madrid’de gerçekleşen NATO zirvesinde ve daha yakın zamandaki Tayvan konulu NATO toplantısında ifadesini buluyor. Bunun sonucu, kağıt üzerinde tarafsız olan İrlanda dahil devletlerin teker teker askeri harcamalarını körüklemesi sonucunda Avrupa’nın artan şekilde askerileşmesi.

7. Sürdürülebilir vekalet savaşının mantığı ABD, Almanya ve İngiltere’nin Ukrayna’ya savaş tankları gönderme kararlarının arkasındaki gizli kapaklı görüşmelere dayanıyor. Ancak Ukrayna’ya devamlı silah yığmak Batılı emperyalist güçlerin umduğu kadar kontrollü gerçekleşebilecek bir iş değil. Moskova’nın savaşı başlatan taarruzunun da gösterdiği üzere, savaş sürprizlerle doludur. Rusya’nın beklenmedik bir hezimet yaşaması, Kiev’e bastırıp Kırım’ı yeniden işgal etme cesareti verebilir. Karadeniz’deki donanma üssünü kaybetmek gibi yüz kızartıcı bir yenilgi ise Moskova’nın nükleer saldırıları tırmandıracak bir yanıt vermesi ile sonuçlanabilir. Bu vekalet savaşı, bunun sonucunda bir dünya savaşına dönüşebilir.

8. Dolayısıyla Ukrayna savaşı tüm insanlığa bir tehdittir.  Küresel Güney’deki devletlerin çoğunun ya tarafsız kalması yahut Rusya’ya yakın durması da bu durumu iyileştirmiyor. Eğer nükleer felaketten kaçınılabilirse dahi, savaşın yarattığı ekonomik çöküşün, özellikle de enerji ve gıda enflasyonu üzerindeki etkilerinin tüm dünyaya fakirlik ve açlık yaydığı gerçeği baki kalacak. Başka savaşlar, örneğin Etiyopya’nın Tigray bölgesindeki, 600.000 can alan feci çatışma, Ukrayna’nın gördüğü ilginin ancak küçücük bir kısmına mazhar olabiliyor. Bu da Batı emperyalizminin Ukrayna’da yitirilen canlar ve yaşanılan insani krize dair endişelerinin ikiyüzlülüğünü gözler önüne seriyor.  Aynı çifte standart, Ukrayna’dan kaçan mültecilere kucak açılırken Afrika ve Orta Doğu’daki savaşlardan kaçanlara Avrupa kalesinin kapılarının kapatılmasında da görülebilir.

9. Katliam derhal sona ermelidir:

-Rus birlikleri derhal Ukrayna’yı terk etmelidir!

-NATO’nun Ukrayna hükümetinin yanındaki dahli acil ve koşulsuz olarak sona erdirilmelidir! Çatışmayı tırmandıran ölümcül mantık durdurulmalıdır.

-NATO genişlemek yerine çözülmelidir.

-NATO birliklerinin doğu bölgelerinden derhal çekilmesini talep ediyoruz. NATO’nun Doğu’ya doğru genişlemesine hayır; İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya katılmasına hayır. NATO üyelerinin bütçelerinin en az yüzde ikisini orduya harcamasını öngören mutabakat çöpe atılsın.

-Batılı güçler, Zelenski’nin neoliberal “reformlarını” teşvik etmek yerine Ukrayna’nın borçlarını silmeli ve yeniden inşa için ihtiyaç duyulan kaynakları sağlamalı.

- Rusya’da, Ukrayna’da ve artan biçimde Avrupa’da muhalefetin gördüğü baskılar sona erdirilsin.

-Tüm sığınmacılara özgürlük. Rus ve Ukraynalı asker kaçaklarına ve savaş karşıtı direnişçilere sınırlar açılsın.

10. Ukrayna savaşının yıldönümü yalnızca birkaç gün farkla başka bir yıldönümüne, 15 Şubat 2003’te ABD ve İngiltere’nin Irak işgaline karşı gerçekleşen devasa küresel gösterilerin yıldönümüne denk düşüyor. Savaş karşıtı hareket bugün çok daha zayıf bir durumda. Bu, kısmen protestoların savaşı durduramamış olmasından kaynaklanıyor, nitekim Irak ve Afganistan’ın işgalini dağıtan sahadaki silahlı direniş olmuştu. Ancak esas belirleyici olan, bir tarafta Batı öbür tarafta Çin ve Rusya arasındaki emperyalistler arası rekabetin yarattığı siyasi istikrarsızlık. Pek çok barış aktivisti iki taraftan birinin yanına sürükleniyor.  Bu bir hata. İki emperyalist kanat da kendi ekonomik ve askeri hakimiyetlerini genişletmek için birbiriyle rekabet ediyor. Dünyanın ezilen ve sömürülen halklarının, iki tarafın da zaferinden kazanacağı bir şey yok. Soğuk Savaş’ın zirvesinde hem Batı’yı hem Doğu’yu eşit ölçüde karşısına alan nükleer silahsızlanma hareketi yeniden canlandırılmalıdır.

 

 

11.Geçim krizinin sınıfsal sonuçları henüz savaşa yönelik kamuoyunu etkilemeye başlamış değil. Ancak bu değişecek. Egemen sınıfların, Ukrayna savaşının daha da kötüleştirdiği yüksek enflasyon krizine verdiği tepki, işsizliği arttırmak ve ücretleri aşağıya çekmek amacıyla yeniden peşin para politikalarını dayatmak oldu. Bir yandan kendi sistemlerinin başarısızlıklarının maliyetini işçilere ve fakirlere ödetirken öbür yandan ordulara para akıtıyorlar. Fransa ve İngiltere’de görmekte olduğumuz, işçi mücadelelerinin yoğunlaşması savaşa karşı kitlesel muhalefeti inşa edebileceğimiz bir alan yaratıyor.

 

12.İnsanlığın varlığını tehdit eden bu emperyalistler arası mücadele bir kere daha kapitalizmin miladını doldurduğunu gösteriyor. Gittikçe çetinleşen ve acilen kapitalizmi ortadan kaldıracak bir sosyalist devrimi gerektiren iklim felaketini görünmez hale getiriyor. Bir kere daha, tüm gücümüzü işçilerin bu hedefe ulaşması için kullanacağımızı beyan ediyoruz.

Uluslararası Sosyalist Akım Koordinasyonu                                                 

20 Şubat 2023   

(Çev. Deniz Güngören)        

 



Bültene kayıt ol