Büyük iş dünyası ve sağ, Castillo'nun hükümetini en başından beri yıkmaya çalıştı, Castillo'nun verdiği tavizler onları daha da cesaretlendirdi.
Peru'nun yeni Devlet Başkanı Dina Boluarte, Pedro Castillo'nun yerini aldı.
Büyük iş dünyası ve sağ partilerden oluşan koalisyon, hükümeti yıkmak için yaklaşık iki yıl süren bir kampanyanın ardından Peru Devlet Başkanı Pedro Castillo'yu görevden aldı. "Anayasal düzeni ihlal etmekle" suçlanan Castillo Çarşamba akşamı görevinden alındı ve tutuklandı.
Castillo birkaç saat önce "hukukun üstünlüğünü ve demokrasiyi yeniden tesis etmeyi amaçlayan bir acil durum hükümeti kuracağını" açıklamıştı. Sağcı Kongre'nin feshedilmesi, yeni seçimlerin yapılması ve yeni bir anayasa hazırlanması çağrısında bulundu.
Bu, patronlara verdiği tavizler ve işçi sınıfına yönelik saldırıları nedeniyle yanlızlaşması sonrası, yeni bir görevden alma oylamasından kaçınma girişimiydi.
Castillo, Haziran 2021'de sağcı Keiko Fujimori'ye karşı yapılan başkanlık seçimini az bir farkla kazandı. Kendini Marksist ve sosyal demokrat olarak tanımlayanları da içeren geniş bir parti olan Özgür Peru'nun adayı olan Castillo, "Zengin bir ülkede daha fazla yoksul insan olmayacak" vaadinde bulunmuştu.
Castillo'nun ülkenin dev madencilik şirketlerinin daha fazla kontrol altına alınması gibi ılımlı reformları, patronlar ve zenginler için fazla geldi. İşçilerin, yoksulların ve yerli grupların daha ileri gitmek isteyeceklerinden korkuyorlardı.
Ancak egemen sınıfların saldırısı karşısında Castillo'nun stratejisi patronları yatıştırmak oldu. Göreve gelmesinin üzerinden üç ay geçmeden yaptığı bir değişiklikle solcuları tasfiye etti. Kendini Marksist olarak tanımlayan Guido Bellido'nun Camisea gaz şirketini daha yüksek vergiler ödemesi veya kamulaştırmayla karşı karşıya kalması konusunda uyarmasının ardından, Guido Bellido'yu başbakanlık görevinden aldı.
Castillo, Peru'nun güçlü bakır patronlarını yatıştırmak için Madencilik Bakanlığını işadamı Eduardo Gonzales'e verdi, Çalışma Bakanı Iber Maravi'yi görevden aldı.
"Popüler bir piyasa ekonomisi" vaat eden Pedro Francke Maliye Bakanı olarak atandı, yabancı yatırımcılar için ülkenin çekim merkezi olması yarışı başlatıldı. Francke daha önce ABD'nin liberal kapitalist dünya düzenini ve serbest piyasa politikalarını destekleyen kilit bir kurum olan Dünya Bankası'nda çalışmıştı.
Castillo bu hamleyi "yönetilebilirlik adına", yani Peru devletini sermayeye meydan okumadan yönetebileceğini kanıtlamak için yaptığını söyledi. Ancak patronlar hala Castillo'dan kurtulmak istiyordu, bu yüzden daha fazla taviz verildi.
Ağustos ayında Castillo serbest piyasacı ve eski Merkez Bankacısı Kurt Burneo'yu Maliye Bakanı olarak atadı. Eylül ayında maden patronlarının konferansında yaptığı konuşmanın ardından patronlar başkanı kutladı. Southern Copper Corporation'ın mali işler müdürü Raul Jacob, vergi artışlarının olmamasının "çok iyi bir haber" olduğunu söyledi. "Hükümetin bazı politikalarında daha fazla sağduyu görüyoruz" dedi.
Castillo seçim kampanyası sırasında sıradan insanlara verdiği sözleri yerine getiremedi. Sağcı Kongre ve patronlarla mücadele etmek için sokaklarda ve işyerlerinde işçi sınıfının gücünü harekete geçirmeye çalışmadı. Bunun yerine, yıl boyunca artan akaryakıt fiyatlarına ve zamlanan diğer temel ihtiyaçlara karşı düzenlenen protestoları bastırdı.
Nisan ayında -polis dört göstericiyi vurarak öldürdükten sonra- Castillo olağanüstü hal ilan etti ve göstericileri bastırmak için federal polis gücünü artırdı. Ancak 24 saat içinde geri adım atmak zorunda kaldı.
Castillo'ya oy veren binlerce kişi onu protesto etti. Ayacucho bölgesinde insanlar, Castillo'nun bölgedeki çevreye zarar veren madenleri kapatma anlaşmasına uymasını talep etmek için yolları kapattı.
Daha geçen ay kamyoncular ve çiftçiler artan yakıt fiyatları ve gübre sıkıntısına karşı Peru genelinde yollara barikatlar kurdular.
Castillo'nun başkan olarak ilk icraatlarından biri Bellido'yu Chumbivilcas eyaletine göndermek oldu. Bu, Çinli madencilik konsorsiyumu MMG Las Bambas'a karşı yapılan büyük bir grevi sona erdirme çabasıydı. Bu aynı zamanda Castillo'nun solunda yer alanların stratejisinin sınırlarını da ortaya koydu.
Tüm bunlar Castillo'yu sağdan gelen saldırılara karşı koruyabilecek kitlesel bir tabandan yoksun bıraktı. Böylece, eski başkan savunmasız ve izole edilmişken, sağ Castillo'yu devirme imkânını gördü.
Başkan Yardımcısı Dina Boluarte Çarşamba akşamı yemin ederek başkanlık görevine başladı. Boluarte’nin, kısa bir süre önce Özgür Peru'nun ideolojisini hiçbir zaman benimsemediğini belirterek partiden ayrıldığı düşünüldüğünde, sağ için daha kabul edilebilir bir yönetici olduğu ortada.
Castillo'nun düşüşünden çıkarılacak ders, büyük şirketlerin gücüne karşı kazanmanın imkânsız olduğu değildir. Bu, "reformizmin" sınırlarını ortaya koymaktadır. Peru’dan yenilen, “seçimlere odaklanarak ve kapitalist çıkarları korumak için var olan devlet kurumları aracılığıyla çalışarak gerçek değişimler yaratabileceğimiz” fikridir.
Peru'da umut, işçi sınıfının sokaklarda ve en önemlisi işyerlerinde harekete geçmesinde yatıyor. Sıradan insanların patronların kârlarına darbe vuracak, devletlerine meydan okuyacak ve sistemi parçalayacak toplumsal güce sahip olduğu yer burasıdır.