Irkçıların yükselişi: İsveç’te tehlike çanları

15.09.2022 - 13:13

İsveç’te sosyal demokratlar, aşırı sağın önde gelen partisinin de içinde yer aldığı sağ koalisyona karşı seçimleri kaybetti.

The Guardian gazetesinde seçimleri ele alan bir makale, ülkede bıçak sırtı seçimlerin ardından bir basın açıklaması yapan Başbakan Magdelan Anderson’ın sosyal demokratların yüzde 30’dan fazla oy alarak hâlâ İsveç’in en büyük partisi olmayı sürdürdüğünü ve sağ blokun parlamentoda çoğunluğu sağlayabileceğinin düşük bir ihtimal olduğunu söylediği aktarıldı.

Başbakan konuşmasında istifa edeceğini de açıkladı.

349 sandalyeli parlamentoda merkez sağ koalisyon çoğunluğu sağlasa da ırkçı parti, Ilımlılar ve Hristiyan Demokratlarla liberaller arasında nasıl bir işbirliği yapılacağı belirsizliğini, koruyor.

The Guardian, merkez sağ partilerin aşırı sağın bakanlık almasını engelleme kararında olduklarını aktardı. 

Nüfusu 10,5 milyonu bulan İsveç'te 7 milyon 700 bin seçmen kayıtlıydı. Sol blokta, Sosyal Demokrat Parti, Yeşiller ve Çevre Partisi ve Sol Parti yer alırken Sağ blokta ılımlı Muhafazakar Parti, Hristiyan Demokrat Parti, Liberal Parti ve İsveç Demokratlar Partisi (SD) yer alıyor.

Seçimlerde nihai sonuca göre sağ blok oyların %49,6'sını, sol blok ise %48,9’unu almış görünüyor. 

Tüm sağcı partiler arasında aşırı sağcı olan güç, İsveç Demokratlar Partisi (SD). SD 2018'deki son seçimde oylarını tırmandırmış ve yüzde 18'lik oy oranıyla parlamentoda 64 sandalye kazanmıştı. Partinin en bilinen yanı göçmen karşıtlığı.

Bu partinin Neonazi örgütlerle ilişkisi de çok açık. SD'nin üç milletvekilinin İskandinavya Direniş Hareketine (NMS) bağlı Neonazi grubu ile ilişkisinin ortaya çıkmasından sonra bu milletvekilleri partiden ihraç edilmişti.

TRTHABER’in aktardığı gibi ihraç edilen milletvekilleri harekete geçerek beş sene önce ırkçı AFS'yi kurmuşlardı. İsveç'te yaşayan bütün göçmenleri ülkelerine göndereceğinin sözünü veren AFS, birçok cami ve mescidi de kapatacağını vadetmişti.

Sağ blok parti sözcüleri ırkçı SD’ye bakanlık vermeyeceklerini söyleseler de “SD'nin güçlü performansı, onu anketin %20'sinden fazlasını alarak ikinci en büyük parti haline getirmesi, onu parlamentodaki desteği için tavizler elde etmek için güçlü bir konuma getiriyor.” Bu partinin lideri Jimmie Åkesson sosyal medyada sosyal demokratların 8 yıldır ülkeyi yanlış yöne götüren politikalarına yeter dediklerini yazdı ve şöyle devam etti: “Şimdi güvenliği, refahı ve uyumu yeniden inşa etmeye başlamanın, İsveç’i yeniden ilk sıraya koymanın zamanı.”

Bu üslubun Türkiye’de kimleri çağrıştırdığı ve tüm Neonazilerin benzer kelimeleri kullandığı böylece bir kez daha görünür oluyor.

The Guardian seçimlerin ardından Antisemitizme Karşı İsveç Komitesi başkanı sonucun ırkçıları cesaretlendireceğini söyledi. SD’nin Yahudilerin İsveçli olup olup olamayacağının belirsiz olduğunu düşünmesi komitenin hiç de haksız olmadığına işaret ediyor.

SD, 1980’lerin ırkçı Neonazi örgütlerinin bir devamcısı olmadığını kanıtlama çabasında oldu göstermelik olarak. İçindeki ırkçılık ve aşırılık yanlılarını tasfiye edip görünüp muhafazakâr değerleri savunan, ulusal değerleri korumak isteyen uslu bir parti gibi görünmeye çalıştı. 1990’ların başında Türkiye’de MHP’nin değiştiği tartışmalarında da aynı hatalar tekrarlanmıştı. Nitekim, 2010’ların başından itibaren başlayan göç dalgası, SD’nin göçmen düşmanı ve ırkçı yüzünü hemen ortaya çıkarttı. SD, göçe ve göçmenlere karşı çıkan ve göçmenleri çete suçlarının asli sorumlusu olarak gören politikasıyla sivrilmeye başladı. 

The Guardian’ın görüşlerini aktardığı Göteborg Üniversitesi'nde siyaset profesörü olan Jonas Hinnfors, seçimlerin tarihi bir an olduğunu ve bir devrin sona erdiğini söyledi: “Yaşanacak değişikliğin ne kadar büyük olduğunu bilmiyoruz fakat son 50-60 yılda solun ve sağın birlikte katkıda bulunduğu geniş sosyal özgürlükçü değerler, bireysel özgürlükler azınlık haklarına karşı bir gelişme yaşandı.”

İsveç’te tüm hakların, göçmenlerin, azınlıkların, Yahudilerin tehdit altında olduğu bir gerçek. SD’nin izleyeceği politikalar, solun SD karşısındaki tutumu ve merkez sağın faşistlere karşı aynı tarihsel hataları tekrarlayıp tekrarlamayacakları gelişmeleri tayin edecek.



Bültene kayıt ol