İtalya, Sri Lanka, Almanya, Bangladeş ve İngiltere’ye Güney Afrika ile Sudan da katıldı. Sırada ABD var. Grevler dalga dalga büyüyerek tüm dünyaya yayılıyor.
2022 yazı tarihe yeni bir sınıf mücadelesinin yükselişi olarak geçecek gibi görünüyor.
Heyecanla izlediğimiz İngiltere grevleri posta ve telekom işçilerinin de onlara katılmasıyla öyle büyüdü ki 31 Ağustos Çarşamba günü 160 bin işçi hayat pahalılığı karşısında eriyen ücretlerini kabul etmek zorunda olmadıklarını göstermek için sokakları doldurmuştu.
6 ve 7 Eylül’de onlara eğitimciler de katılacak. Ayrıca 151 üniversite de ülke genelinde gerçekleştirilecek bir yüksek öğrenim öğretim görevlileri grevi için destek çağrısında bulundu.
İngiltere, birçok sendika ve aktivistleri bir araya getiren “Artık Yeter” (Enough is Enough) hareketini de ülkenin her yerine yaymaya, çığ gibi büyütmeye devam ediyor. Geçtiğimiz günlerde Londra’da gerçekleştirilen ilk toplantıya 1000’den fazla kişi katılmıştı. Dün Manchester’da gerçekleştirilen ikinci toplantıya katılanların sayısı 2000’leri buldu. Konuşmaların gerçekleştirildiği salona sığmayan 1000’den fazla kişi konuşmacıları dışarıya davet ediyor, sloganlar atıyordu.
Tüm mücadeleleri birleştirecek yeni bir hareket olan ve daha şimdiden 500 bin destekçiye ulaşıldığı bildirilen “Artık Yeter” kampanyasının 5 net talebi var:
- Enerji faturalarını düşürün, sektörü kamulaştırın
- Ücretlere, geçim sıkıntısını sonlandıracak oranda zam yapın
- Gıda yoksulluğunu sonlandırın
- Herkesi kapsayacak şekilde, yaşanabilir evler istiyoruz
- Zenginleri vergilendirin
“Artık Yeter” kampanya sözcüleri, 1 Ekim’i İngiltere genelinde eylem günü ilan etti ve o gün ülkenin her yerinde protestolar, grevler düzenleneceğini duyurdu.
Ulusal Demiryolu, Denizcilik ve Ulaştırma İşçileri Sendikası RMT’nin sözcüsü Eddie Dempsey, şöyle diyordu; “Artık değişim geliyor, harekete geçmeliyiz. Bu mücadeleyi kolektif birleşik eylem ve şiddet içermeyen sivil itaatsizlikle ileriye götürme zamanı geldi. Güç bizde, bizde!”
Güney Afrika
İngiltere tüm dünyaya muazzam bir sınıf mücadelesi örneğiyle ilham verirken Güney Afrika da isyan bayrağını çekti.
Ülkenin iki rakip sendika federasyonu Cosatu ve Saftu birleşik mücadele çağrısı yaparak güç birliğine gitti.
Geçtiğimiz Çarşamba bu iki sendikanın öncülük ettiği kepenk kapatma ve iş bırakma eylemleri tüm işçi sınıfını harekete geçirmişti. 11 büyük şehirde yürüyüş gerçekleştiren binlerce işçi – hatta sayılarının yüz binleri bulduğu söyleniyor—taleplerini sokakta haykırdı, bu mücadeleden vazgeçmeyeceklerini gösterdi.
Sendikaların ortak eylem çağrısında şöyle deniyordu; “İlkeli birlik lehine, bölünmeye son veriyoruz. Marksizmin rehberliğinde mücadele eden bir sendikal hareket inşa etmeye kararlıyız.”
Eylemde birlik kararı alan sendikalar ile bu olağanüstü işçi hareketine destek veren tüm diğer örgütler ve kampanyalar da o gün sokakta, işçilerin yanındaydı.
Sokakta dile getiren taleplerden biri de, iklim krizinin çözümüne yönelik adımlar atılmasıydı.
Sudan
Bir başka işçi mücadelesi haberi de Sudan’dan geldi.
Ülke tam da bir genel greve gidecekken yaşanan şiddetli sel felaketi sonucunda grev ileri bir tarihe ertelendi ama halk direnişi devam ediyor.
Askeri rejime karşı yükselen isyana doktorlar, mühendisler, öğretim görevlileri de dahil halkın hemen her kesiminden destek verildi. Sudan halkı diktatörlük rejimini yıkmaya kararlı ve bunu sokaktaki mücadeleyi büyüterek yapacağını gösteriyor.
Bu arada Kuzey Darfur'un başkenti El Fasher'de, üst üste dördüncü hafta grevde kalındığı için bölgedeki tüm hastaneler ve sağlık merkezleri kapatıldı.
Protestocular Pazar günü Batı Kordofan'daki Abyei'deki Canar petrol sahasını da bölgenin geliştirilmesini ve çalışma koşullarının iyileştirilmesini talep etmek için kapattılar.
Ülkede sistemi felç etmek istediklerini bildiren grev çağrıcıları her türlü baskıya, polis şiddetine, askerlerin saldırısına rağmen geri adım atmıyor, tüm işçi sınıfını sokağa dökülmeye çağırıyor.
Giderek derinleşen ekonomik kriz Sudan’ı bir diktatörlük rejimindeyken vurdu. Sudan halkının mücadelesi yalnızca geçim sıkıntısını sonlandırmayı değil, aynı zamanda rejimin devrilmesini, hak ve özgürlüklerin iade edilmesini ve siyasi yozlaşmanın bitirilmesini de hedef alıyor.
Nil Nehri Eyaletindeki altın madenciliği şirketlerine karşı bir oturma eylemi de düzenleyen protestocular, geçtiğimiz günlerde İngiliz sendikacılara bir mesaj göndererek, onlardan aldıkları ilhamı mücadeleye aktaracaklarını duyurdular.
Çevresel adalet, işçi ve mülteci hakları için 70'den fazla taban örgütünden oluşan bir koalisyon olan Talebe Dayalı Organlar İttifakı (TAM) şöyle söylüyordu; “İngiliz sendikalarının mücadelelerini takdir ediyor ve taleplerinizi destekliyoruz.”
“Halkların taleplerini yükseltmek için, sınırları olmayan bir hareket inşa etmek istiyoruz. Zengin bir azınlığın yararına çoğunluğun yoksullaştırılması açıkça adaletsizdir. Bu büyük sefaletin sorumlusu büyük şirketlerdir. Sömürgecilik ve sömürünün ortadan kaldırılmasına doğru, birlikte!”
Sıra ABD’de
ABD’de demiryolu işçileri önümüzdeki ay greve gideceklerini duyurdular.
Ücretlerin ve çalışma koşullarının iyileştirilmesi talebiyle greve gitmeye hazırlanan işçiler Beyaz Saray tarafından atanan Başkanlık Acil Durum Kurulu’nun önerdiği iş sözleşmesini yeterli bulmayarak reddedeceklerini bildirdi.
Geçen ay Başkan Biden tarafından, demiryolları ve sendikalar arasında yıllarca süren açmazı sona erdirmek amacıyla oluşturulan kurul, sağlık hizmetleri primlerini sınırlamak, nakit ikramiye önerisinde bulunmak ve demiryolu işçilerinin ücretlerini yüzde 24 artırmak için beş yıllık bir anlaşma öneriyordu.
Fakat işçiler Biden’ın önerdiği bu sözleşmeyi değil, haklarını istiyor ve bunun için de greve gitmeye, ülkenin can damarlarından biri olan demiryollarını bir gün boyunca devreden çıkarmaya kararlılar.
Dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar, tüm işçiler “Artık Yeter!” diyerek kitlesel mücadele çağrısında bulunuyor.