ABD liderliğindeki Batı emperyalizmi ile Rus emperyalizminin çekişmesinin yeni sahası olan Ukrayna’da savaş vahşetle sürüyor.
Çatışmalar Doğu Ukrayna’da yoğunlaşırken iki taraftan yapılan açıklamalara göre binlerce asker öldü.
Ukrayna ordusunun yanısıra sivil halk da silahlı direnişle Rus işgaline karşı koyuyor.
Başta kolay bir zafer kazanacağı düşünülen Putin’in emrindeki Rusya ordusu, ülkenin kuzeyine dönük işgal girişiminden geri adım atarken, anlaşmazlık konusu olan Donbass’ta çatışmalar yoğunlaşmış durumda.
Cephede kanlı çatışmalar sürerken, Rusya füzelerle Ukrayna şehirlerini vuruyor. Ukrayna ordusu da sınırdaki Rus şehirlerine dönük askeri ataklar yapmaya başladı.
Cepheden gelen görüntüler, 2014’te başlayan savaşın ne derece boyutlandığını, Avrupa’da II. Dünya Savaşı’na benzer çatışmaların yaşandığını gösteriyor.
İnsani kayıplar
24 Şubat’ta başlayan Rusya ordusunun hava saldırıları sonucu çok sayıda Ukraynalı sivil hayatını kaybetti.
Birleşmiş Milletler’in teyit ettiği sivil ölü sayısı en az 1626 kişi. Gerçekte ise kayıplar bunun kat be kat üzerinde.
Doğu Ukrayna’da kuşatma altındaki Mariupol şehrinin belediye başkanı bir ayda 5 bin sivilin öldüğünü duyurdu ve bunlardan 210’unun çocuklar olduğunu belirtti. Rusya’nın füze saldırıları birçok Ukrayna kentini yerle bir ederken, enkaz altında kalan kişilerin sayısı tam olarak bilinmiyor.
Putin özellikle ülkenin altyapısını yok etmek istiyor. Birçok yerleşim yeri elektrikten yoksun kaldı.
938 eğitim kurumu hasar gördü, bunlardan 87’sinin tamamen yıkıldığı kaydedildi.
Hastaneler ve sivillerin sığındığı kamu binaları da bombardımanla yerle bir edildi.
Zorunlu göç
Ukrayna’nın nüfusu 44 milyonun biraz üzerinde. Fakat savaştan önce Doğu Avrupa’nın en yoksul ülkesindeki ekonomik ve siyasi krizden dolayı 2 ila 4 milyon Ukraynalı çalışmak için başka ülkelere göç etmişti.
Yeniden alevlenen çatışmalar sonrasında 4 milyon 382 bin 316 kişi komşu ülkelere sığınarak mülteci oldu. Bunların çoğu kadınlar ve çocuklar. Ukrayna içinde 7.1 milyon sivil yaşadığı yerleri terk etmek zorunda kaldı. Toplamda 11 milyondan fazla kişi savaş nedeniyle yerlerinden edilmiş halde.
Putin’in savaş suçları
Ukraynalı yöneticiler, Kiev yakınlarında Rusya’dan geri aldıkları Buça kentinde yol kenarında elleri arkadan bağlanmış ve infaz edilmiş çok sayıda cansız beden bulduklarını duyurdu.
Dehşeti yaşayanlar, toplu infaz, cinsel saldırı ve şiddetin uygulandığını açıkladı. İnfaz edilenler yakın mesafeden vurulmuş, yani kurşuna dizilmişler.
İnsan Hakları İzleme Örgütü Rusya güçlerinin, Ukrayna’nın Çernihiv, Harkov ve Kiev kentlerinde “birçok kez savaş yasalarını ihlâl ettiğini” belgelediğini açıkladı.
Bu durum şaşırtıcı değil. Putin ve Rusya, yine ABD ve NATO ile rekabet alanı olan Suriye’de de birçok savaş suçu işlemişti.
Müzakerelerde başarısızlık
Buça katliamı, ‘sivil halkı vurmuyoruz’ diyen Putin’in yalanlarının çöküşü için bir dönüm noktası oldu. Aynı zamanda taraflar arasındaki müzakerelerin bitişine de neden oldu.
Biri Belarus’ta ikisi Türkiye’de yapılan barış müzakerelerinin her biri başarısız oldu.
Putin, Ukrayna’daki Rus azınlığın yaşadığı ve 2014’ten beri fiili olarak bağımsızlıklarını ilan ettiği Donetsk ve Luhansk’ın Ukrayna’dan ayrılmasını, ilhak ettiği Kırım’ın statüsünün tanınmasını istiyor.
Bununla da kalmıyor. Moskova aksini iddia etse de Ukrayna’daki yönetimi devirmek ve tıpkı Belarus gibi Rusya yanlısı bir uydu hükümeti işbaşına getirmek amacında.
Ukrayna hükümeti ise Donbass’ın statüsü konusunda görüşmeye açık olduğunu fakat bunun görüşülmesi için Rus askeri birliklerinin çekilmesini talep ediyor.
Her iki tarafın pazarlık masasında öne sürdüğü talepler tamamen zıt ve karşılanamaz durumdayken, Buça katliamı ipleri koparttı.
NATO’nun savaş kışkırtıcılığı
Rusya’nın eski sömürgesi olan Doğu Avrupa ülkelerinde yeni üsler açıp askeri yığınak yapan ABD emperyalizmi liderliğindeki NATO, Ukrayna savaşını bir fırsat olarak görüp kullanmaya devam ediyor.
Slovakya, Macaristan, Romanya ve Bulgaristan’a gönderilen yeni muharebe birliklerinin operasyonel hazırlık bakımından ilk seviyeye ulaştığı duyuruldu.
ABD, Bulgaristan’a sekiz adet F-16 sattı. Biden yönetimi devasa bir bütçeyle - ki bunlar Amerikalı emekçilerin vergilerinden kesildi - Doğu Avrupa’ya silah satışı ve asker yığınağı yapıyor.
Dünyanın en büyük silah üreticisi ve askeri tekeli ABD, Doğu Avrupa’daki sağcı hükümetlere silah satarken, Putin’in tehditleri Avrupa’yı korkutuyor. Bir kaç yıl önce ABD ile Avrupa Birliği arasında bölünmüş olarak NATO kurtarıcı olarak yeniden Batı emperyalizminin koruyucu savaş örgütü olarak öne çıkıyor.
Ekonomik yaptırımlar Rus halkını yoksullaştırıyor
İşgal ettiği Irak ve Afganistan’da askeri yenilgiye uğrayan, Suriye’den büyük oranda çekilmek zorunda kalan ABD emperyalizminin en önemli silahı ekonomik yaptırımlar. Bu yaptırımlar, Putin ve Rus elitlerine karşı gözükse de asıl olarak Rus halkınının boğazını sıkarak Ukrayna’daki yönetimi devirmeyi hedef alıyor. Bu atak, Rus emperyalizminin hegemonyası altındaki tüm ülkelere verilmiş bir gözdağı.
ABD, Ukrayna savaşının ateşlenmesinden önce de kendine göre ekonomik olarak zayıf olan Rusya’ya yaptırımlar uyguluyordu. Alevlenen çatışmalar sonrasında ekonomik yaptırımlar daha da ağırlaştırıldı.
Bunun sonucu olarak Rusya’da temel gıda ürünleri yüzde 20 ila yüzde 40 oranında zamlandı. Türkiye’de olduğu gibi Rusya’da da halk marketlere koşarak gıda stoğu yapmaya başladı. Çok uluslu şirketlerin Rusya’daki faliyetlerini durdurması sonucu yüz binlerce işçi işini kaybetti.
Putin rejimine göre Ukrayna’da bir savaş yaşanmıyor. Bu bir tür “terörle mücadele.” Ülkede kamusal alanlarda çatışmaların savaş olarak ifade edilmesi yasak ve bunu diyenler ağır cezai yaptırımlarla karşı karşıya kalıyor.
ABD ve Batı emperyalizminin yaptırımları, Putin rejimini sarsmıyor. Tersine Rusya halkını yoksullaştırıyor. Rusya devletinin propaganda aygıtına maruz kalan işçilere ve fakirlere, içine yuvarlandıkları kötü koşulların “dış güçler” tarafından yapıldığı anlatılıyor. İşçilerin ve emekçilerin vergilerinden oluşan kamu bütçesini NATO’ya karşı silahlanmaya ve devasa masraflara harcayan Putin, içeride kurduğu sansür ve baskı rejimine dayanarak Ukrayna halkını öldürüyor.
Türkiye’nin tavrı
NATO üyesi ve aynı zamanda Putin’in dostu olan AKP+ MHP yönetimindeki Türkiye, Ukrayna savaşında tarafsız ve arabulucu bir rol oynar gibi gözüküyor. Egemen sınıfın sözcüleri - süslü bir laf olarak - bu politikaya “dengelemecilik” diyor.
Türkiye’yi yönetenlerin Suriye, Libya ve Doğu Akdeniz’de yürüttüğü sınır ötesi operasyonlar ABD-Rusya arasındaki çekişmede oluşan boşuklardan yararlanmayı hedefliyor. Fakat Ukrayna savaşı işleri karıştırdı.
Rusya’ya karşı ekonomik yaptırımlara onay vermeyen iktidar bloku, Buça katliamının ardından – sorumlu olarak Putin’i tam olarak hedeflemese de- Rusya’nın Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Güvenlik Konseyi üyeliğinin askıya alınmasına onay verdi.
Avrasyacılık denen milliyetçi/ulusalcı/içe kapanmacı politikalara yelken açıp, aynı zamanda Batı emperyalizminin çıkarları doğrultusunda çeşitli ülkelerde faaliyet yürüten mevcut dış politikasının geleceği daha da belirsizleşti.
Savaş karşıtı hareketin önemi
ABD ve Rusya arasındaki emperyalist çekişme sonucu savaş uzatılıyor.
NATO son zirvesinde bu savaşı körükleyerek, Doğu Avrupa’da ve dünyanın geri kalanındaki yayılmacılığının devam edeceğini ilan etti. Rus imparatorluğunu - Stalin’i överek - yeniden diriltmek isteyen Putin ve Rus egemen sınıfı için hegemonya savaşı bir varlık yokluk mücadelesi.
Üstelik her iki kamp da, nükleer silahların varlığı nedeniyle doğrudan savaşa giremiyor. Bu olduğu takdirde insan uygarlığı büyük ve onarılamaz bir yıkımla karşılacaktır.
Ukrayna’daki savaşı, başta Rusya olmak üzere dünyaya yön veren en gelişmiş (G20) devletlerinde ya da bu savaşa dahil olan diğer ülkelerde yaşayan işçiler, emekçiler, savaş karşıtları durdurabilir.
Devrimci sosyalistler, emperyalist savaşlara karşı (dünyada kalıcı barışı hakim kılmak için) her bir ülkede kendi egemen sınıflarına karşı mücadele etmek gerektiğini savunuyor. Savaşsız bir dünya mümkündür. Ve bu dünya işçilerin mücadelesi ve devrimleriyle kurulabilir, acilen kurulmalıdır.
---
Sosyalistler ne istiyor?
• Derhal ateşkes sağlanmalı ve Rusya birlikleri Ukrayna’dan çekilmelidir!
• NATO güçleri, Orta ve Doğu Avrupa’dan geri çekilmelidir!
• Ukrayna’ya silah sevkiyatı yapılmasına son verilsin!
• Rusya’ya uygulanan yaptırımlar sonlandırılsın!
• Ne Rusya ne de NATO! Bu gerginlik daha fazla tırmandırılmamalıdır.
• Silahlanma yarışına son verin ve o trilyonları savaşlara, silahlara değil; iklim krizini çözmeye, yoksulluğa ve eşitsizliğe son vermeye harcayın!
• Ukrayna’nın 113 milyar dolar tutarındaki dış borcunu iptal edin ve Ukrayna halkı için hemen bir insani yardım operasyonu başlatın!
• Türkiye NATO üyeliğinden çıksın, Rusya ile askeri ilişkilere son verilsin!
Volkan Akyıldrım
(Sosyalist İşçi)