Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı veya kısa adıyla COP26 başlıyor. Konferans dünya liderlerinin ve iş dünyasının sözde gezegeni iklim felaketinden kurtarmak için bir plan üretmek amacıyla bir araya geleceği bir toplantı olacak. Ama başarısız olmuş 25 iklim zirvesinin ardından, sahte vaatler ile daha fazla eylemsizlik beklemek yanlış olmaz.
Bunun gerçek ve ölümcül sonuçları var ve insanlar bu başarısızlığın bedelini ödüyorlar. Bu yıl tüm dünyada aşırı ve sık sık tekrarlanan seller, orman yangınları ve kuraklığa şahit olduk. Giderek daha fazla sayıda insan değişen iklim veya aşırı hava olayları nedeniyle yerinden yurdundan ayrılmak zorunda kaldı. Şimdi ise dünya liderleri COP26 zirvesini iklim konusundaki başarısızlıklarını örtmek için kullanmayı umuyorlar.
İklim örgütlerinden, sendikalardan ve diğer kampanyalardan oluşan COP26 koalisyonu 6 Kasım Cumartesi günü Glasgow sokaklarına çıkacak. Eylemlere en az 50.000 kişinin katılması bekleniyor. Britanya’nın pek çok yerindeki şehirlerde de eylemler gerçekleşecek ve eylemleri örgütleyenler Londra’daki gösteriye de yaklaşık olarak aynı sayıda kişinin katılacağını umuyorlar. 5 Kasım’da öğrenci grevi ve işyeri eylemleri olacak. Tüm dünyada gerçek bir iklim stratejisi talebiyle sokağa çıkmalıyız.
İngiltere’de her şehirde hareket, militan gösteriler ve yolları bloke etmek, grevler ve işgaller gibi doğrudan eylemlerle yaygın bir biçimde örgütlenmeyi hedefliyor. Gezegenin harap edilmesine olan katkıları yüzünden dünya liderlerine olan öfke ifade edilecek. İklim adaletini gerçekleştirmek için sistemi değiştirmek gerekiyor. COP26’da dünya liderleri insanların sağlığına değil, fosil yakıt şirketlerinin kârlarına ve iklime zararlı işletmecilere öncelik vermeye devam edecekler.
Daha fazla ertelemeye gidilemez, fosil yakıtları toprakta bırakacak bir sisteme acilen geçmemiz gerekiyor. COP26’da dünya liderleri fosil yakıt şirketlerini korumak için entrikalara girişirken, biz kârı değil insanları düşünerek karar veren yeni bir sistem için mücadele etmeliyiz.
1. Patronlar bizi uçurumdan aşağı itiyor
Medyanın ve siyasetçilerin bireysel tercihlerimiz konusunda anlattıkları doğru değil, iklim değişikliğine onlar neden olmuyor. Gerçekte bütün gezegeni iklimsel yıkımın kıyısına götüren patronlar. Karbon salımından sorumlu olan büyük kurumları ele alan Carbon Majors Raporuna göre 1988’den beri gerçekleşen gaz salımlarının yüzde 71’inden 100 şirket sorumlu.
2. Liderler kayıtsız kalıyor
Hükümetler Arası İklim Değişikliği Paneli (IPPC) tarafından yayınlanan yeni bir rapor, harekete geçmeyi reddeden dünya liderlerinin geri döndürülemez bir iklim kaosuna neden olabileceği uyarısında bulundu. Raporda şimdi sera gazı salımlarında ciddi azalmalara gidilmezse, yüzey sıcaklıklarının 1,5 derecelik eşiği geçme ihtimalinin yüksek olduğunu belirtti. Altı yıl önce 2015 yılında Paris’te yapılan COP zirvesinde dünya liderleri hedef olarak 1,5 derece belirlemişlerdi. Ama altı yılda neredeyse hiçbir şey yapılmadı. Son IPCC raporu şu anki sıcaklıkların şu anki hızda artması sürerse bu sınırın altında kalmamızın imkânsız olduğunu gösteriyor. Gaz salımlarını azaltmalı veya gezegeni 2100 yılına kadar 3,1 derece ısıtmanın sonuçlarıyla yüzleşmeliyiz.
3. Patronlar iklim eylemcilerini öldürüyor
Patronlar ve onları destekleyen hükümetler iklim eylemcilerini öldürüyor. 2020 yılında 227 “iklim savunucusu” öldürüldü, üstü üste iki yıldır rekor bir sayı. Global Witness (Küresel Tanık) raporu 2015’te Paris Anlaşması’nın imzalanmasından bu yana, her hafta ortalama olarak dört eylemcinin öldürüldüğünü kaydediyor.
4. Koşullar yaşanmaz oluyor
Avustralyalı düşünce kuruluşu İktisat ve Barış Enstitüsü’nün hesaplamalarına göre 2050 yılına kadar bir milyardan fazla insan iklim değişikliği nedeniyle evini terk etmek zorunda kalabilir. Bu kitlesel göç çoktan başladı. 2020 yılında 55 milyon kişi aşırı hava olayları yüzünden bulunduğu yerden ayrılmak zorunda kaldı. İklim mültecilerinin sayısı çatışma ve savaş nedeniyle mülteci olanların sayısını aşıyor.
5. Permafrost ortadan kayboluyor
Permafrost kuzey yarımküredeki toprak yüzeyin neredeyse dörtte birini kaplıyor. Toprakta tutulan karbonun neredeyse yarısını saklıyor. Permafrost eridikçe, atmosfere karbon salıyor. Permafrost sıcaklıkları, atmosferik sıcaklıklardan daha hızlı bir oranda artıyor. 30 yılda Arktik yüzey sıcaklıkları 2 derece arttı.
6. Savaş yeryüzü için ölümcül bir etki yapıyor
ABD ordusu dünyayı 100 ülkenin toplamından daha fazla kirletiyor. Bu ordu her yıl 750.000 ton toksik atık üretiyor. Savaşın dünyayı kirletmesinin yanı sıra ABD 2003’te Irak’ı, petrolü için işgal etti. Barajların bombalanmasından, içme suyunun kirletilmesine iklimsel yıkım bir savaş mekanizması özelliği taşıyor.
7. Salgınlara daha sık rastlanıyor
Covid-19 küresel ısınmanın ve ekosistemlerin bozulmasının bir sonucu olarak insanlara bulaşabildi. Ormansızlaştırma ve yabani alanların çiftçiliğe açılması hastalığın yayılmasının önünü açtı. Ayrıca küresel sıcaklık artışı sivrisinek gibi hastalık taşıtan hayvanların yeni bölgelerde üremesini sağladı.
8. Okyanuslar zehirlendi
Okyanuslarımız plastiğe boğulmuş durumda. Plastik üretimi hızla artarak 1950’de yıllık 2,3 milyon tondan 2015’te 448 milyon tona kadar çıktı. Bugünkü üretim düzeyinin 2050 yılına kadar iki katına çıkması bekleniyor. Bu plastik, suyu ve tükettiğimiz balığı kirletiyor. İnsanların tüketimi için tutulan balıkların üçte biri mikro plastik içeriyor.
9. İşçilerin iklim işlerine ihtiyacı var
İklim değişikliği ile mücadele etmek için, ekonomiyi ve toplumu geleceğe uygun bir biçime dönüştürmek için mücadele etmeliyiz. Bir milyon yeşil iş yaratma çağrıları desteklenmeli ve yaygınlaştırılmalı. Buna yeşil kamusal ulaşımın arttırılması ve iklime zarar veren işlerde çalışan işçilerin yeşil işlere kaydırılması gibi talepler için mücadele etmek de dahil.
10. Liderler krizi biliyorlardı
Fosil yakıtların yakılmasıyla üretilen karbon salımlarının yarısından fazlası 1992’deki Dünya Zirvesi’nden sonra üretildi. Zirveye katılanların gaz salımlarını azaltmakta uzlaşmalarına rağmen böyle oldu. Karbon salımlarının dörtte biri, Barack Obama’nın ABD başkanlığı, Joe Biden’ın ABD başkan yardımcılığı görevine geldiği Ocak 2009’dan beri üretildi.
11. Dünya yanıyor
Bu yılın yaz aylarında Avrupa’da, Kuzey Afrika’da ve Türkiye’nin bazı bölgelerindeki devasa alanlarda orman yangınları yaşandı. Temmuz ayı, 2003’ten bu yana orman yangınlarının en çok görüldüğü ay oldu. Sıcaklıkların artması, bitkilerin ve toprağın kuruması tutuşma için mükemmel koşullar yaratıyor. Türkiye’de yangınların yarattığı sıcaklık yoğunluğu bir önceki rekorun dört katına ulaştı.
12. Doğa acı çekiyor
İnsanlar; su, tozlaşma ve ilaç için biyolojik açıdan çeşitlilik sahibi doğal kaynaklara ihtiyaç duyarlar. Türlerin yok olmasının, hayvanların ve bitkilerin azalmasının zarar verdiği ekosistemler bu kaynakların güvenliğine etki ediyor. Dünya Yabani Hayat Vakfının bir raporu, küresel yaban hayatı popülasyonunda son 40 yılda yüzde 60’lık bir azalma olduğunu gösteriyor.
13. Yerli halklar görmezden geliniyor
Yerli halkların toprakları, toplam toprakların yaklaşık yüzde 22’sini teşkil ediyor. Bu alanlar küresel biyolojik çeşitliliğin yüzde 80’ini içeriyor. Pek çok yerli toplumu, topraklarını sömürücü fosil yakıt şirketlerinden korumak için mücadele ediyor, bu hepimizi korumak için yürütülen bir mücadele. Ama bu halkların pek çoğu COP26 zirvesinde temsil edilmekten mahrum bırakılacak. Yerel Topluluklar ve Yerli Halkların Platformu için Kolaylaştırıcı Çalışma Grubu’nun eş başkanlarından Andrea Carmen “yerli halkların hayatları iklim değişimi meselesinin en önünde yer alıyor ve çok azımızın Glasgow’daki müzakerelerde yer alabileceğinden endişe ediyorum” diyor.
14. Hava bile zehirli
Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) tahminlerine göre hava kirliliği her yıl 7 milyondan fazla kişinin ölümüne neden oluyor. Dünya nüfusunun neredeyse tamamı DSÖ’nün belirlediği güvenlik sınırını aşan kirliliğe sahip bir havayı soluyor. Bu da akciğer kanseri, astım ve diğer hastalıklarda artışa neden oluyor. Hindistan Yeni Delhi’deki çocukların yarısı geriye döndürülemez bir akciğer hasarına uğramış durumda. 2018 yılında, fosil yakıt kaynaklı kirlilik nedeniyle dünya çapında 8 milyondan fazla kişi öldü. Bu rakam daha önceki çalışmalarda öngörülenden ciddi ölçüde daha fazla. O yıl gerçekleşen her altı ölümden birine, kömür ve petrol gibi fosil yakıtların yakılması nedeniyle oluşan hava kirliliği neden oldu. İçlerinde Harvard Üniversitesi’nin de bulunduğu bir dizi üniversitenin yaptığı bir araştırmanın sonuçları bunu gösteriyor.
15. Daha fazla aşırı iklim olayı
İklim krizi kuraklıktan sellere, kasırgalardan tsunamilere aşırı iklim olaylarına neden oluyor. Havanın ve suyun sıcaklığının artması kasırgaların sıklığını ve yoğunluğunu çoğaltırken, kuraklık döneminde su kaynakları üzerine binen yükü de arttırıyor. ABD’de geçtiğimiz yıl kasırgalar nedeniyle 47 kişi hayatını kaybetti. On yıl önce ise 11 kişi ölmüştü. Kuraklıklar her yıl yaklaşık 55 milyon kişiyi etkiliyor. Şiddeti artan kuraklıklar, neredeyse dünyanın her yerinde besi hayvanı sürülerini ve tarım ürünlerini ciddi bir şekilde tehdit ediyor. Su kıtlığı şimdiden dünya nüfusunun yüzde 40’ını etkiliyor. 2030 yılına kadar 700 milyon kişi kuraklık nedeniyle yerinden olabilir.
16. Piyasa kaosu zarara neden oluyor
Bankalar fosil yakıt endüstrisi şirketlerine milyarlarca pound kredi vermeye devam ediyor. Zenginler, gezegenin harap olmasından daha da zengin oluyorlar. Kâr arayışının fosil yakıt şirketlerini bir sonu olan kaynakları aramaya ve sömürmeye ittiği bu sistemi alaşağı etmeliyiz, kâra değil insana öncelik veren bir sistem için mücadele etmeliyiz.
17. Hidrolik çatlatmayı durdurmak için
Fosil yakıt şirketleri, petrol çıkarmaya çalışmaktan hiç vazgeçmeyecekler. Hidrolik çatlatma (fracking) sadece yakılabilecek fosil yakıtları arttırmıyor ama aynı zamanda toprağı ve suyu kirletme, depremleri tetikleme ihtimali de var. Stanford’daki bilim insanlarının yaptığı bir araştırmaya göre hidrolik çatlatma, ABD Wyoming’de Pavillon yakınlarında yaşayan insanların suyunu kirletti.
18. Kömürü toprakta bırak
Kömür inanılmaz ölçüde kirli bir enerji kaynağı, ancak yenilenebilir enerjiden daha kârlı olarak kabul edildiği için kömürün kullanımı artarak sürüyor. Avustralya geçen ay üç kömür madeninin genişletilmesine izin verdi, Çin daha fazla kömür santrali inşa ediyor. Kömür arzı azalırken daha sömürücü kömür çıkarma teknikleri yerine alternatif temiz enerjilere öncelik verilmesi için mücadele etmeliyiz.
19. Karbondioksit düzeyi kontrolden çıktı
Karbondioksitin (Co2) atmosferdeki düzeyi bu yılın Şubat-Mart aylarında milyonda 417 parçacıkla (ppm) rekor bir düzeye ulaştı. Sanayi devrimi öncesindeki düzey 278 ppm idi. Co2 salımlarının temel nedeni fosil yakıtların kullanımı. İnsanlar atmosferdeki Co2 yoğunluğunu 1760’tan bu yana yüzde 48 oranında arttırdılar.
20. Küresel Güney bedel ödüyor
İklim krizi pek çok insan için başladı bile. Küresel Güney’de yer alanlar, dünyadaki salımlara en düşük katkıyı yaparken en büyük bedeli ödüyorlar. Aşırı hava olayları ve iklim değişimi çoktan milyonlarca kişiyi öldürdü ve yerinden etti. Oysa kapitalist sistem bu ülkeleri rekabete ve yatırımları çok önemli iklim savunması altyapılarından çekmeye zorluyor.
21. Daha kavurucu yazlar geliyor
Bu yıl birçok büyük şehirde termometreler 54 dereceyi gösterdi. Bu sadece ekvatora yakın bölgelerle sınırlı değildi. Kanada’da sıcaklık 49,6 dereceyle pik yaparken 486 kişinin ölümüne neden oldu. Karbon salımları 2050 yılına kadar iki katına çıkarsa ortalama sıcaklık sanayi öncesi döneme göre 2,4 derecenin üstüne çıkacak ve daha aşırı sıcak hava dalgalanmalarına neden olacak.
22. Gezegen aşırı ısınıyor
Kapitalizm şimdiden 1850’den beri 1,07 derecelik bir sıcaklık artışına neden oldu. 2016-2020 arası 1850’den beri görülen en sıcak beş yıllık dönem olarak kayıtlara geçti. Bu şimdiden aşırı sıcak demek ve bu sıcaklık 5 bin gigatonluk buz tabakasının erimesine neden oldu. Kaydedilen tüm doğal felaketlerin yaklaşık yüzde 85’i artan sıcaklıkla alakalı.
23. Dünyanın ağaçları yok ediliyor
Dünya Bankası’na göre 1990’dan 2016’ya kadar dünya 502 bin mil karelik ormanlık alan kaybetti. Ağaçların yaklaşık yüzde 46’sı esas olarak geniş ölçekli ağaç kesme şirketlerinin sorumlu olduğu ormansızlaştırma nedeniyle kaybedildi. Son 50 yılda Amazon ormanlarının yaklaşık yüzde 17’si yok edildi.
24. Deniz seviyeleri yükselmeye devam edecek
1900’den beri ilk defa, deniz seviyesi daha önceki herhangi bir yüzyıla göre çok daha hızlı bir şekilde yükseldi. Granada iklim ve çevre bakanı Simon Stiell, Cop26 iklim zirvesinin, çok sayıda ada ülkesinin hayatta kalması açısından kilit önemde olacağını söyledi. Sıcaklık 1.5 derecede sınırlandırılsa bile ortalama deniz seviyesi hâlâ iki ila üç metre arasında yükselecek.
25. Buzulların büyük kütlesi eriyor
Buzulların erimesi gibi sıcaklıkların artması da deniz seviyelerini büyük ölçüde yükseltecek. Fakat öte yandan buzulların erimesi ısınmayı hızlandırır. Buz kitlesi güneşten gelen ısıyı atmosfer dışına yansıtıyor. Eğer sıcaklık artışı iki dereceyi geçerse Antarktika, 2060 yılına kadar buzullarını tamamen kaybedebilir.
26. Sistemlerini bozmak için
Kendimizi iklim felaketinden korumak için patronların sistemini yıkmalıyız. İşçi sınıfının liderlik yaptığı, demokratik olarak planlanmış daha iyi bir yönetim sistemine ihtiyacımız var. Daha fazla faydasız konferansa tahammülümüz yok. COP karşıtı protesto çürük kapitalist sisteme karşı protesto olmalıdır.
Socialist Worker'dan Onur Devrim çevirdi.