Büyük şehirleri ele geçirmesinin ardından Taliban, Afganistan'ın başkenti Kabil'i de aldı. Ülkenin cumhurbaşkanı Eşref Gani ülkeyi terk etti.
Afganistan'da ABD ve NATO askerlerinin çekilmesinin ardından ilerleyişini sürdüren Taliban, 15 Ağustos Pazar günü başkent Kabil'e girdi. Afganistan Cumhurbaşkanı Eşref Gani ülkeyi terk ederken, Taliban Kabil'deki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nın kontrolünü ele geçirdi.
Taliban kente güç kullanarak girmeyeceklerini, militanlarını kentin çeperlerinde beklettiklerini açıklamıştı. Taliban sözcüsü hükümet güçlerinin başkentten ayrılmasının ardından "yağmayı önleme" gerekçesiyle kamu binalarında kontrolü sağlamak üzere kente girdiklerini duyurdu.
Afganistan Devlet Başkanı Eşref Gani ülkeyi terk etti
Taliban hükümetle barışçıl iktidar geçişi konusunda müzakereler yürütürken Devlet Başkanı Eşref Gani'nin Tacikistan'a gittiği bildirildi.
ABD Kabil'deki büyükelçilik binasındaki personelinin tahliyesini tamamladı, binadan ABD bayrağını indirdi. ABD'nin Afganistan Büyükelçisi Ross Wilson'un ülkeden ayrıldığı belirtiliyor.
Rusya ve Türkiye, Kabil'deki büyükelçiliklerini boşaltmıyor
Rus diplomatik kaynaklar, Rusya'nın Kabil'deki büyükelçiliğinin tahliye edilmesine gerek duymadıklarını açıkladı. Yapılan açıklamada "Büyükelçilik tehdit altında değil, tahliye gerekmiyor" denildi. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da Türkiye'nin Kabil Büyükelçiliği'ndeki faaliyetlerinin sürdüğünü belirtti.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, Taliban'ın Afganistan'da yönetimi ele geçirmesinin ardından Salı günü acil toplanacak.
Öte yandan Taliban hükümetini tanıyan ilk devlet Çin oldu.
ABD ve müttefikleri Afganistan’a kan ve gözyaşı getirdi
ABD, 2001 yılında “terörizmle” savaş adı altında, El-Kaide’yi barındırdığı gerekçesi ile Afganistan’a NATO desteğinde saldırarak ülkeyi işgal etmişti. Afganistan’a barış, istikrar ve medeniyet getireceğini belirtmesine rağmen, tek getirdiği kan, gözyaşı ve acı oldu.
20 yıllık işgal döneminde; 51 bin sivil, 51 bin Taliban mensubu, 69 bin de Afgan askeri ve polisi öldü. ABD ve NATO üyesi ülkelerin kaybı ise 3 bin 500. 3 milyon Afganlı ülkeyi terk etti, mülteci haline geldi. 4 milyon Afganlı iç göçmen durumunda. BM'ye göre, Afganistan; Suriye ve Venezüella’dan sonra dünyanın en büyük üçüncü yerinden edilmiş nüfusuna sahip.
ABD, Afganistan’a siyasal İslamı, Bush’un tabiriyle İslamofaşizmi temizlemek, hegemonyasını güçlendirmek iddiasıyla saldırmıştı. Ama Afganistan ABD’nin yeni Vietnam’ı oldu. ABD’nin Afganistan’dan çekilmek zorunda kalması, açık bir yenilgidir.
Taliban Batı’ya uzlaşma mesajları veriyor
Taliban’ın ciddi bir direnişle karşılaşmadan hızlı bir şekilde ilerlemesi akıllara pek çok soruyu getiriyor. Bu soruların başında “ABD ile Taliban arasında yapılan gizli görüşmelerde iktidarın kısa sürede devredilmesi konusunda anlaşma mı yapıldı” geliyor. Zira 20 Şubat 2020’de Taliban ile ABD arasında Katar’ın başkenti Doha’da imzalanan anlaşmaya bağlı olarak yeni ABD Başkanı Biden çekilme takvimini 11 Eylül olarak ilan edildiği için, halen ülkede ABD ve diğer emperyalist devletlere ait askerler var. Ve bu güçler Taliban’ı durdurmak için hiçbir hamlede bulunmadılar. Taliban’ın görüşmeler sırasında “başkalarını hedef almak için bölgenin kullanılmasına izin vermeyecekleri” ve IŞİD ile mücadele güvencesi verdiğine dikkat çekiliyor.
1979 yılında SSCB, 2001 yılında ABD/NATO işgallerini yaşayan ender ülkelerden biri olan Afganistan’da şimdi yeni bir dönem başlıyor. Taliban önderliği “değişim” mesajlarıyla Batının planlarına yakın olduğunu ilan ediyor. Bunun ne kadarının gerçek ne kadarının takiye olduğunu zaman gösterecek.