11 Eylül saldırıları sonrasında Afganistan’ı işgal eden ABD ordusu, kalan son askerlerini de Ağustos sonuna kadar geri çekiyor. İşgalin yoğun olduğu dönemlerde 150 bine kadar çıkan asker sayısı, son yıllarda 10 binli seviyelere kadar inmişti.
Geri çekilme takvimi konusunda önceki başkan Trump, Taliban örgütü ile bir anlaşma imzalamıştı. Yeni başkan Biden da bu anlaşmaya genel olarak uymaya karar verdi, sadece çekilme işlemini Mayıs ayından Eylül başına erteledi.
Bütün ülkelerin askerleri çekiliyor, Türkiye askerleri bekliyor
ABD’nin çekilme kararı sonrası; Afganistan’da askeri bulunan Almanya, Avustralya, Polonya, İngiltere ve İtalya gibi NATO üyesi ülkeler de askerlerini çekmeye başladı. Türkiye’nin başkent Kabil Havaalanında bulunan 600 askeri ise henüz çekilme işlemlerine başlamadı.
Türkiye; Kabil Havaalanının korumasını üstlenmeye devam etme önerisini NATO toplantısında ABD’ye iletmişti, konu ile ilgili görüşmeler devam ediyor. Taliban örgütü ise Eylül ayından itibaren Afganistan’da kalan bütün yabancı askerlerin hedef alınacağını açıkladı.
Türkiye’nin bu tutumu, içinde bulunduğu ekonomik ve siyasi krizi aşma çabasının bir sonucu. ABD ile Afganistan için yapılan pazarlığın en önemli bölümünü, ambargonun kaldırılması, ekonomik desteğin sağlanması, Halkbank benzeri davaların lehte sonuçlandırılması gibi maddeler oluşturuyor.
Afgan hükümeti mücahit örgütlerini yardıma çağırıyor
Afganistan Cumhurbaşkanı Eşref Gani, yaptığı açıklamada, Afgan silahlı kuvvetlerinin Taliban ile baş edebileceğini, yabancı askerler çekildikten sonra Taliban’ın saldırmak için bir bahanesinin kalmayacağını açıkladı. Cumhurbaşkanı Gani, Rus işgaline karşı savaşmış olan mücahit örgütlerini, Taliban’a karşı savaşmaya davet etti. Bu da ülkede yeniden, 1992-1996 yılları arasında yaşanana benzer, kapsamlı bir iç savaşın başlayacağı anlamına geliyor.
Yolsuzluklar nedeniyle iyice yıpranmış olan Afgan hükümetinin halk desteği oldukça zayıf. Bürokraside görevli memurlar, muhtemel bir Taliban iktidarı korkusu ile şimdiden ülkeyi terk etmeye başladılar. ABD’li yetkililer de, işgal dönemi boyunca ABD ordusu için çalışan, aileleriyle birlikte yaklaşık 50 bin Afganlıyı tahliye etmeye başladı.
ABD ve müttefikleri Afganistan’a kan ve gözyaşı getirdi
ABD, 2001 yılında “terörizmle” savaş adı altında, El-Kaide’yi barındırdığı gerekçesi ile Afganistan’a NATO desteğinde saldırarak ülkeyi işgal etmişti. Afganistan’a barış, istikrar ve medeniyet getireceğini belirtmesine rağmen, tek getirdiği kan, gözyaşı ve acı oldu.
20 yıllık işgal döneminde; 51 bin sivil, 51 bin Taliban mensubu, 69 bin de Afgan askeri ve polisi öldü. ABD ve NATO üyesi ülkelerin kaybı ise 3 bin 500. 3 milyon Afganlı ülkeyi terk etti, mülteci haline geldi. 4 milyon Afganlı iç göçmen durumunda. BM'ye göre, Afganistan; Suriye ve Venezüella’dan sonra dünyanın en büyük üçüncü yerinden edilmiş nüfusuna sahip.
Afgan halkı işgal döneminde daha da yoksullaştı
Afgan halkının durumu, işgalin başladığı günden bu yana her geçen gün daha da kötüleşti. Afganistan kişi başı yıllık 500 dolarlık geliri ile dünyanın en yoksul ülkeleri arasında. Yıllık milli geliri 20 milyar dolar. Buna karşın ABD ve müttefiklerinin işgal için harcadığı en az 1 trilyon dolar. 37 milyon Afgan’ın 12 milyonu açlıkla karşı karşıya.
ABD, Afganistan’a siyasal İslamı, Bush’un tabiriyle İslamofaşizmi temizlemek, hegemonyasını güçlendirmek iddiasıyla saldırmıştı. Ama Afganistan ABD’nin yeni Vietnam’ı oldu. Temizlenmek bir yana, siyasal İslam bugün Afganistan’ın büyük bölümünü kontrol ediyor. Taliban, Afganistan’daki en etkili siyasal güç.
Hiçbir ABD işgali; işgalcilerin iddia ettiği medeniyet, barış ve insanlık için yapılmaz. ABD işgallerinin tek gerçek gerekçesi, 21. yüzyılın ABD’nin açık üstünlüğüyle belirleneceği bir çağ olup olmayacağını tayin etmektir.
ABD’nin Afganistan’dan çekilmek zorunda kalması, “Yeni bir Amerikan yüzyılı projesinin” açık yenilgisidir.