Kanada'da yaşayan DSİP ve Uluslararası Sosyalistler üyesi Canan Şahin Kanada'da ortaya çıkan çocuk mezarlarını ve yerlilerin mücadelesini yazdı
28 Mayıs’ta yerli topluluklardan birinin şefi/lideri olan Rosanne Casimir, 1969’da kapatılan Kamloops Katolik Yatılı Okulu’nda 215 isimsiz çocuk mezarı bulunduğunu duyurdu. Özel bir radar teknolojisi kullanılarak keşfedilen bu mezarlar, yerleşimci sömürgeci bir devlet olan Kanada’nın tarihini yeniden gündeme getirdi. Arkasından, Marieval Yatılı Okulu’nda 751 çocuk mezarı açığa çıkarıldı. Şimdiye kadar yapılan diğer keşiflerle beraber toplam 1,143 çocuğun isimsiz mezarı keşfedilmiş durumda. Toplam çocuk sayısının 30,000 kadar, hatta daha fazla olabileceği söyleniyor. Bu çocukların ölüm kaynağı açlık, kötü beslenme, hastalık, ya da bu çocuklara bakmakla yükümlü olan kilise görevlilerinin tacizi olabilir. Kilise görevlisi olan ‘bakıcıların’ cinsel istismar, işkence ve ağır ceza uyguladıkları bu okullara gitmiş ve hayatta kalmayı başarmış olan yerliler tarafından sıkça anlatılıyor.
İmaj ve hakikatler
Kanada’nın uluslararası imajı, çok-kültürlü, göçmenlere kucak açılan, ırkçılığın olmadığı, kapitalist sistemin optimum dengesinin krizsiz bir biçimde kurulduğu fikri ve bu fikrin pazarlanması üzerine kurulu. Oysaki bu liberal cennetin altında kaynayan bir kazan var. Katolik Kilisesi tarafından işletilen ve devlet tarafından fonlanan bu okullar aslında yerli çocuklar için konsantrasyon kampı gibi kullanılmış. Devletin uzunca bir dönem hedefi, bu okullardan mezun olan yerli çocuklarda kanlarından başka hiçbir şeyin Yerli kalmaması olmuş. İlk mezar keşfinin yapıldığı Kamloops Yatılı Okulu 1890 ila 1969 arası, yani nerdeyse 80 yıl boyunca bu amaç için uğraşmış.
Keder
Yerli çocuk mezarlarının varlığı aslında yerli toplumunda bilinen bir durumdu ama bu korkunç gerçeğin bu keşiflerle onaylanması kayıp çocukları için yas tutan ve sömürgeci şiddete karşı çok öfkeli olan tüm Yerli topluluklarını daha da kedere boğdu.
İktidardaki Liberal Trudeau hükümeti, Yerli haklarla mahkemelerde savaşmaya 100 milyon dolar harcadı. Bu davalardan biri St. Anne Yatılı Okulu’ndan hayatta kalanlara karşıydı. Devletin resmi tezi bu okullarda yaşanan vahşetin sorumluluğunu toptan reddetmek.
Kanada’da 2015 yılında tam raporu yayımlanan Gerçeklik ve Uzlaşma Komisyonu 94 maddelik bir eylem listesi önermişti. Bunun 6’sı Katolik Yatılı Okulları’ndaki çocuk ölümleri ile ilgiliydi. Devlet harekete geçmedi ve Yerli halklar kendi fonlarıyla aramaları başlattılar.
Bu arada hükümetin milyarlarca doları petrol ve doğalgaz boru hattı döşemek için kullandığını biliyoruz. Bu boru hatları aslında devletin geçiş izni olmayan Yerli bölgelerinden geçiyor ve iki yüzlü Liberal hükümet Yerlilerin direnişine rağmen RCMP denilen özel askeri birliklerin gölgesinde şirketlerin arkasında duruyor.
“Tüm çocuklar önemlidir”
Çocuk mezarları, nesillerdir travmalarla büyümüş Yatılı Okul kurbanlarının şiddet ve istismar hikayelerini kamuoyuyla daha fazla paylaşmasına yol açtı. Kanada’da hem Yerli topluluklar hem de onları destekleyen sömürgecilik ve ırkçılık karşıtları Ottawa’daki parlamentonun, kiliselerin ve milletvekili ofislerinin önüne çocuk ayakkabıları ve oyuncak ayılar koydular. Hareketin sloganı insanın gözlerini dolduran “Tüm Çocuklar Önemlidir” (#EveryChildMatters) oldu. Yıllardır Black Lives Matter (Siyah Hayatları Önemlidir) sloganına karşı “Peki ya beyazların hayatları?” diyen ırkçılara karşı Yerli halklar herkesin utanç duymasını sağlayacak bir slogan kullanmayı tercih etti.
Bu olaylar bir dizi radikal eylem dalgasını da arkasından getirdi. Katolik Yatılı Okulların mimarlarından biri olan Egerton Ryerson’ın heykeli Toronto’da soyadını taşın bir üniversitenin bahçesindeydi. Aktivistler bu heykeli indirdiler. Üniversite öğrencileri okulun isminin değişmesi için kampanya yapıyorlar.
Charlottetowan’da şehir meclisi Kanada’nın ilk başbakanı olan John A. Macdonald’ın heykelinin indirilmesini onayladı. Macdonald, Metis ve Cree direnişlerini vahşice ezip sömürgeci devletin sınırlarını genişletmekten sorumlu. Kingston’da yine John A. Macdonald heykeli yerlilerin haftalar süren kamp kurdukları bir direnişin sonucunda şehir meclisi kararıyla indirildi.
Kanada’daki birçok yerleşimci (settler) Kanada devletinin ‘barışçıl’ bir devlet olduğu, Kanada toplumunun hoşgörülü, eşitlikçi, insan hakları destekçisi olduğu miti ile eğitiliyor.
Soykırımcı bir devlet
Kanada’daki kardeş örgütümüz Uluslararası Sosyalistler ise şöyle diyor:
“Sosyalistler şu konuda çok net olmalı – Kanada her zaman soykırımcı yerleşimci sömürgeci bir devletti ve bugün de öyle olmaya devam ediyor. Okulları tasarlayanlar ve yönetenler, çocukları annelerinden ve topluluklarından çalan RCMP, bu politikaları geliştiren Kanada federal ve eyalet hükümetlerinin hepsi soykırım suçu işlediler ve işlemeye devam ediyorlar.”
Bugün Yerli çocuklar toplam çocuk nüfusunun yüzde 7.7’sini temsil ediyor. Ama koruyucu aile sistemindeki çocukların yüzde 52’si Yerli. Bugün 63 Yerli koruma alanında (reserve) su krizi yaşanıyor. Toprak ve suları civa zehirlenmesi yaşamış Yerli halkların tazminat çağrılarına kulak tıkanıyor. Bir buçuk yıl önce boru hattı geçişine direnen Wet’suwet’en Yerli halkına karşı RCMP savaş açmıştı ve Kanada’da tren yolu hattını haftalarca felç eden ray işgal eylemleri yaşanmıştı. Bu dönemde tren yolu sendikasında örgütlü işçiler Yerli direnişçilere destek vermişti. O eylem dalgasının adı #ShutDownCanada (Kanada’yı kapatın) olmuştu.
Pandemi döneminde birçok yerde Yerli direnişleri yeniden ortaya çıktı. Secwepemc’te TMX boru hattına karşı, kuzey Saskatchewan’da uranyum madenlerine karşı eylem yaparken, Haudenosaunee Konfederasyonu topraklarında hiçbir ‘gelişim’ projesine izin vermeyeceklerini açıkladı. Yine aynı Yerli topluluk topraklarında yapılacak toplu konut projesine karşı zafer elde etmişti.
Bugün Kanada’da Yerli haklarının direnişiyle dayanışmak ve Yerlilerin ‘egemenlik’ mücadelelerine destek vermek çok önemli. “Soykırım geçmişte kalmış ve kapanmış bir tarihtir” diyenlere karşı soykırımın devam ettiğini anlatmak çok önemli. Hem Trudeau hem Katolik kilise yetkilileri kurbanları anmaya dönük sempatik açıklamalar yapıyorlar, ama bu tarihin sorumluluğunu almayı reddediyorlar. Bugün hükümeti en azından kurdurduğu komisyon raporunda verdiği sözlerin minimumunu tutmaya zorlamamız şart:
1.Tüm Yerli halklara temiz su
2.Tüm Katolik Yatılı Okul alanlarının adli tıp tarafından incelenmesi ve yaşanan çocuk soykırımının tüm gerçekliği ile açığa çıkarılması
3.Yatılı Okul kurbanlarından hayatta kalanlara karşı mahkemelerde yürütülen savaşa son verilmesi
4.Yerli topraklarından geçen tüm petrol ve doğalgaz projelerine son verilmesi
Direniş sürüyor
Bugün Kanada’daki yerli halklar #LandBack yani toplarımızı geri alacağız mücadelesi yürütüyor. Şunu unutmamak gerekir ki soykırım üzerini kurulmuş bir sistem reforme edilemez, tamamen yıkılması gerekir. O yüzden Yerli hakların mücadeleleri ile sisteme karşı mücadele eden işçilerin mücadelelerini birleştirmek çok önemli.
Aynı zamanda Kanada’da süregelen mücadeleden öğrenmek kökeninde soykırım olan Türkiye’de yaşayan sosyalistler için çok önemli. Krizi derinleşen sistemin parçası olan tüm devletler aslında uyguladıkları politikalarla hem işçi sınıfının yoksulluğunu derinleştiriyorlar hem de ırkçılığı kullanarak birleşik mücadelelerin önünü tıkamaya çalışıyorlar. Bu o ülkede ırkçılığa, soykırıma maruz kalmış herkesle dayanışmayı zorunlu kılıyor.
Bu meselenin ikinci önemi de kapitalizmin cennet ülkelerinin aslında yalan olduğunun toplumun büyük bölümüne ifşa edilmiş olması. Doktora öğrencisi olduğum Queen’s Üniversitesi’nde Yerli-Göçmen Dayanışması kurmuştuk ve Yerlilerin saygın liderlerinden biri olan Alan Doxtator burda gördüklerinizi kendi ülkenizde anlatın, çünkü bizi sadece Amerikan filmlerinden ve sömürgecilerin tarih kitaplarından biliyorlar demişti. Tüm dünyanın ezilenlerinden öğrenmeden uluslararası bir dayanışma kuramayız. Amerika ve Kanada’da yaşayan Filistinli yeni nesil ‘yerleşimci-sömürgeci devlet’ tanımını bugün BDS kampanyası yaparken İsrael savunucularının suratına çarpıyor. Bu gençler, 2020 ShutDownCanada rüzgârında Yerlilerin direnişinden öğreniyordu.
BLM hareketinden kadın hareketine, Yerlilerin egemenlik hareketinden iklim hareketine tüm hareketler birbirinden etkileniyor. Eski dünyanın çivisi çıkarken yeni dünyayı kuracak olanlar tahtaları beraber döşüyor.
Canan Şahin