Güney Afrika’nın büyük bir bölümünde öfke patlamaları yaşanıyor.
Ülkeden en yoksul kesimden binlerce insan ayaklandı ve alışveriş merkezleri, süpermarketler ve depoları yağmaladı.
Ayaklanma geçen hafta sonu Durban şehrindeki KwaZulu-Natal bölgesinde başladı. Daha sonra Johannesburg ve çevresindeki Gauteng bölgesine yayıldı.
Daha sonra iki bölgede daha - Mpumalanga, Gauteng’in hemen batısı ve Northern Cape – büyük yağmalamalar meydana geldi.
Başlangıçta tüm bunlar hapse atılmış olan eski başkan Jacob Zuma’nın destekçileri tarafından başlatılmış olan küçük protestolarla ilişkili görünüyordu.
Ancak hızla çok daha fazlasına evrildi – katılımcıların çoğunun Zuma veya önde gelen her hangi bir politikacı ile her hangi bir ilgileri yok.
Yaklaşık 750 bin kişinin yaşadığı Johannesburg’un kuzeyindeki Alexandra’da yaşayan Duduzile şunları söylüyor: “40 yaşındayım ve daha önce hiç böyle bir şey görmedim. İnsanlar dükkânları boşaltıyordu. Herkese bedavaydı. Birçoğu için bu çok güzel bir şey. En azından yiyecek ve başka şeyler var. İş yok, hepimiz açız. Çocuklarımız ve yaşlılarımız aç. Coronavirus ölümler, çok fazla ölüm anlamına geliyordu. Kapanmalar sırasından her zamankinden daha fazla yoksul düştük. Yağmaları gençler başlattı, ama sonra herkes katıldı. Çoğunlukla insanlar basit şeyler alıyorlar – pirinç, sıvı yağ, sebzeler. Ama daha sonra hayalini kurduğunuz şeyleri de alabilme şansı doğdu – düzgün bir yatak, bir vantilatör, bir buzdolabı ya da giyecek güzel bir şey. Şimdi polis çok sert davranıyor; insanları vuruyor ya da biber gazı atıyorlar. Sanırım birçok kişi cezalandırılacak. Gelecekte iş bulabilecek miyiz, mevcut iş yerleri gidecek mi diye korkuyorum.”
Hükümet birçok bölgeye polisleri desteklemeleri için binlerce asker gönderdi.
Ayaklanmalar, yağma ve devlet baskısı sırasında şimdiden en az 72 kişi hayatını kaybetti.
Çeşitli “toplum grupları” kendi savunma gruplarını oluşturuyor. Bazılarında çoğunluğu malları ile ilgili endişelenen silahlı beyazlar oluşturuyor. Diğerleri taksi firmaları gibi siyahların sahip olduğu işyerleri tarafından organize ediliyor.
Olayların temelinde yoksulluktan doğan çaresizlik yatıyor. 2021’in ilk çeyreğinde resmi işsizlik oranı %32,6’ydı. 15 ila 34 yaşları arasında ise yaklaşık %50
İş bulma umudunu yitirmiş işçilerin dahil edildiği bir diğer resmi analiz ise genel işsizlik oranının %43’ün üzerinde olduğunu gösteriyor.
Standart altı
Bu sonraki öğünün geleceğinden emin olmadan standart altı evlerde yaşayan milyonlarca insan anlamına geliyor. Çalışacak bir işi olan bile sık sık yoksulluk yardımından yararlanıyor.
Nisan sonunda, bazı sektörlerde kapanmanın devam ediyor olmasına rağmen, hükümet Covid-19 yardım hibesini sonlandırdı. Bu yardım yalnızca ayda 17,50 pound olmasına rağmen, birçok insan için hayata tutunacak bir dal anlamına geliyor.
Buna paralel diğer yardımlardaki artış da sonlandırıldı.
Abahlali baseMjondolo, Güney Afrikalı baraka sakinleri hareketinin bir bildirisinde “bir saatli bomba üzerinde oturduğumuz konusunda defalarca uyarıda bulunduk. Çok uzun zamandır insanların her geçen yıl bir kez daha göz ardı edilmek üzere korkunç bir yoksulluk içinde yaşamaya devam edemeyecekleri konusunda uyarıda bulunuyoruz. İnsanların insanlıklarının sürekli zedelenmesine izin vermeyecekleri açıkça söyledik. Elitler daima yoksulları görmezden geldi. Bizi görmüyorlar. Ayaklanmalar birden bire ortaya çıktığında, yoksullar gözlerinin önündeydi.”
Başkan Cyril Ramaphosa yağmaların “fırsatçı suçlar” olduğunu söyledi. Ama aynı zamanda “bu anın zaten bildiklerimizi iyice belirginleştirdiğini; toplumdaki işsizlik, yoksulluk ve eşitsizliğin sürdürülemez olduğunu” kabul etmek zorunda kaldı.
Sürdürülemez. Ama Ramaphosa ve ofisindeki Afrika Ulusal Kongresi öncülleri on yıllardır büyük işletmeleri desteklerken yoksulluğu görmezden geldiler.
1994’de ırk ayrımının ortadan kalmasından bu yana, yağma temel değişikliklerin eksikliğinin bir belirtisi oldu.
Yağma organize işçi sınıfı hareketi veya bir sosyalist ayaklanma değil. Ayaklanma ve yağmaların hedefleri arasında aşı merkezleri ve sağlık tesisleri de vardı.
Çirkin özellikleri de var. Katılımcıların bazıları diğer Afrika ülkelerinden gelen siyah işçilere karşı yabancı düşmanlığını öne çıkarıyorlar.
Bazı bölgelerde etnik veya kabileci karşılaşmalar oldu; bir grup yoksul insan bir diğer grup yoksul insanı hedef aldı.
Abahlali baseMjondolo ve diğer gruplar böyle bölünmelere karşı mücadele ediyorlar. Bununla beraber, bu davranışların ana sorumlusu yoksulluğu ve bunu besleyen çaresizliği yaratanlar.
Ayaklanmak doğru. İşçi sınıfının çözümü zenginler ve onları destekleyen politikacılara karşı bir devrim örgütlemektir.
Charlie Kimber
(Socialist Worker’daki İngilizce orijinalinden çeviren Ayça)