Fransız hükümeti göçmenlere ve Müslümanlara karşı baskıları artırıyor. Aşırı sağ güçler ise darbe tehdidi yapıyor.
Bu hafta bir kabine toplantısında sunulan yeni bir yasa tasarısı, daha da fazla baskı ve polise büyük yetkiler verilmesini getirecek. Telefonların, web adreslerinin ve anlık mesajlaşmanın çok daha kolay izlenmesini sağlayacak.
Bütün bunlar sözüm ona “terörle mücadele” gerekçe gösterilerek haklı çıkartılmak isteniyor.
Yeni yasa tasarıları, son yasama aşamalarından geçen "ayrılıkçılık karşıtı" yasanın ardından geldi.
Müslümanlara yönelik bu saldırıların arasında, halka açık yerlerde 18 yaşından küçük kadınlara başörtü yasağı da var.
Macron hükümeti, büyük protestolara rağmen "küresel güvenlik" yasasını kabul etmişti. Bu yasaya göre, polis şiddetini fotoğraflayan ve filme alan kişilerin yargılanmasının önü açıldı.
Bu atak, ırkçılık karşıtı eylemcilere ve Sarı Yeleklilere yönelik polis saldırılarına duyulan öfkenin ardından geldi.
Artan baskı, aşırı sağı daha da cesaretlendiriyor.
Geçen hafta 23 emekli generalden gelen bir mektupta, "banliyö sürülerine" karşı kararlı eylem talep ediliyordu. Hükümet hiçbir şey yapmadığı takdirde "tehlike altındaki medeniyetimizin değerlerini korunması için görevdeki arkadaşlarımızın müdahalesi" olacağı uyarısında bulundular.
Mektupta böyle bir senaryoda ölülerin "binlerle sayılacağı" yazıyordu ve Fransa'nın Cezayir'e bağımsızlık vermesine karşı çıkan generallerin başarısız darbe girişiminin 60. yıldönümünde yayınlandı.
Mektup
Bu mektup, Başkan Emmanuel Macron'a hitaben yazılmıştı ve aşırı sağdaki Valeurs Actuelles dergisinde yayınlandı.
Generaller, düşmanlardan birinin "İslamcılık" olduğunu söylüyor. Diğeri ise ırkçılık karşıtlığı:
"Bugün bazıları ırkçılıktan, yerli milliyetçilikten ve sömürgecilik karşıtı teorilerden bahsediyor, bu terimler aracılığıyla nefret dolu fanatiklerin istediği şey ırk savaşıdır."
Dergiye göre mektup daha sonra binden fazla emekli askeri personel tarafından imzalandı. Bazı anketlere göre 2022 cumhurbaşkanlığı seçimle yarışında önde gözüken faşist Marine Le Pen mektubu büyük oranda destekledi.
Le Pen, generalleri “hareketimize katılmaya ve başlayan savaşta yer almaya” çağırdı.
Generallerin analizini alkışladı ve böyle düşünen herkese "iyileşme için ayağa kalkmaya - diyelim ki - ülkemizin kurtuluşu için" çağrısını yaptı.
Silahlı Kuvvetler Bakanı Florence Parly, Le Pen'i eleştirdi fakat yalnızca orduyu zayıflattığı gerekçesiyle.
Parly, "Madam Le Pen’in sözleri, askeri kurumla ilgili ciddi bir yanlış anlaşılmayı yansıtıyor ve bu silahlı kuvvetlerin başındakileri endişelendiriyor" diye yazdı.
"Madam Le Pen'in önerdiği gibi silahlı kuvvetlerin siyasallaşması, ordumuzu ve dolayısıyla Fransa'yı zayıflatacaktır."
Fransa, her gün yüzlerce kişinin öldüğü derin bir koronavirüs krizini yaşıyor.
Politikacıların hiçbirinin toplumsal sorunlara bir cevabı yok gibi görünüyor. Bu, toplumun tepesindeki krizi körükleyen faktörlerden biri.
Bu atmosferi yaratan hükümet, aşırı sağın rütbeli güçlerini cesaretlendiriyor.
Charlie Kimber
(Socialist Worker)