Amerika Birleşik Devletleri sosyalistleri, Washington’daki Kongre binasının geçen hafta işgal edilmesi üzerine faşist ve ırkçı tehdidi bastırma çabalarında artık çok daha kararlı olacaklarını söylüyor.
Marx21 üyesi Virginia Rodino’nun ifadesiyle; “Faşistleri siyaset ve örgütlenmeyi kullanarak bastırabileceğimizi biliyor, kendimize güveniyoruz.”
Binlerce Trump destekçisinin Kongre’ye yaptığı baskından birkaç gün sonra gerçekleştirilen Sosyalist İşçi Partisi Yıllık Konferansı’nda söz alan Virginia şunları söylüyordu; “İşçi sınıfı, faşist grupları köşeye sıkıştırıp alt edebilecek olan gücün ta kendisidir. Krizdeki milyonlarca Amerikalı artık güveneceği başka bir alternatifin kalmadığını düşünüyor. Sendikaları olmayan, geride bırakılan bu insanları fikirlerimizle kazanacağız.”
Trump milisleri
İçlerinden bazılarının silahlı ve askeri teçhizatlar ile donanmış olduğu görülen Trump taraflarına güvenlik güçleri tarafından serbest geçiş hakkı tanındı desek yeridir; “Kayıtlar polislerin kenara çekilip selfie çektiklerini ve hatta bu beyaz üstünlükçülere (onlardan korumaları gereken) binaya kadar eşlik ettiklerini gösteriyor.”
“Sokaktan geçen herhangi birini çevirip sorsanız; Durdurulabilirdi, der.”
“Polis ile beyaz milliyetçilerin türdeşlikleri ve birbiriyle bağlantılı geçmişleri hakkındaki argümanlarımızın doğrulandığını görüyoruz.”
Aşırı sağ muhalifler desteğini kolluk kuvvetleri içindeki bazı çevrelerden alıyor. Emniyet amiri David Ellis, Trump’ın “Amerika’yı Kurtaralım” mitingine katılmıştı örneğin. Sonra da bunun kendisi için doğuracağı sonuçlardan kaçabilmek için “Bu pek mantıklı bir hareket değildi” diyerek savuşturmaya çalıştı. Chicago Polis Sendikası başkanlarından John Catanzara protestocuların gerçekleştirdiği eylemi savundu, şiddete başvurmadıklarını iddia etti; “Kundaklama yaşanmadı. Tek bir şey yakılmadı, yağmalama çılgınlığı yoktu. Sadece özel mülklere zarar verdiler ama o da dikkate değer ölçüde değildi.”
Oysa Washington’dakiler de dâhil, tüm yaz boyunca polis baskısına maruz kalan Siyahların Hayatı Önemlidir eylemcileri, kendi ırkçılık karşıtı ayaklanmalarında bambaşka bir muameleye tanık oldular. Irkçı, eli kanlı polis kuvvetini protesto edenler plastik mermilere, biber gazına, sokağa çıkma yasaklarına ve artan polis şiddetine maruz kaldı. Ama Trump destekçilerine, üstelik haftalar boyunca yapılan ihbarlara rağmen kontrolden çıkma hakkı tanınıyordu.
“İklim adaleti, savaş karşıtlığı, ırkçılık karşıtlığı hareketlerinin taktiklerini ya da niyetlerini böyle ortaya serdiklerinde başlarına geleni biliyoruz,” diyor Virginia; “Polis caydırıcı tutuklamalara başvuruyor, hatta hapis cezaları veriliyor.” Ve aşırı sağ tehdit ile onu besleyen koşullar karşısında yürütülen bu mücadelenin ABD sosyalistleri için kritik öneme sahip olduğunu belirtip, yoksulluk ve onlarca yıldır sürdürülen kemer sıkma politikalarının nihayetinde “popülist duyarlılığa yol açan son derece verimli bir zemin yarattığını” vurguluyor; “Trump yönetimi bunu işine geldiği gibi yönlendirdi. Hedef tahtasına göçmenleri ve beyaz olmayanları koydu, bu yıkıcı iktisat politikasından fayda sağlayan tek grup olan süper zenginleri ise korudu.”
Yükseliş
Virginia Rodino, Trump’ın, görevde olduğu dört yıl boyunca aşırı sağı büyüttüğünü ama bunun ırkçılık karşıtı örgütlenmeyi de yükselişe geçirdiğini söylüyor. Sosyalist İşçi Partisi’nin kardeş örgütü olan Marx21 üyeleri “birleşik bir cepheye imza atmak ve onu güçlendirmek adına siyasi bir alan” yaratmak için mücadele veriyorlar.
Nefrete Karşı Birleşik Cephe (United Against Hate), “şiddet yanlısı ırkçı ve aşırı sağcı grupların beraberinde ABD’deki faşizm tehdidine karşı da birleşen faal bir direniş alanı” sunuyor. Irkçılık karşıtı örgütleri, çeşitli din gruplarını ve sendikaları bir araya getiren koalisyon 20 Mart Uluslararası Irkçılıkla Mücadele Günü için bir eylem planladı.
Virginia, “Trump, kendi yönetimi aracılığıyla kendisine, yani Trumpizme karşı örgütlenme enerjisi yarattı” diyordu; “Demokrasiyi koruyacak kalıcı bir hareket inşa ediyoruz. Şiddete eğilimli ırkçılara, aşırı sağ gruplara ya da Birleşik Devletler’in faşizm tehdidine karşı yürütülen aktif direnişin gücünü büyütmeye kararlıyız.”
Sarah Bates
Çeviri: Tuna Emren
Taner Akçam, yeni kitabında Ermenilerin dininin zorla değiştirilmesi ve asimilasyon süreçlerini inceliyor. Kitapta Talat Paşa’nın ihtida edenlerin tehcirden muaf tutulması emrini daha sonra nasıl geri çektiği de anlatılıyor.