Gazetemiz yayına girecekken ABD’de faşistlerin, ırkçıların, komplocu grupların Kongre binası baskını haberi geldi.
Görüntüler çok çarpıcıydı. Baskın sırasında dört kişinin ölmesi ve açık açık köleciliği savunan grupların Kongre üyelerine, basın mensuplarına şiddet uygulaması ABD’de sınıf mücadelesi açısından önümüzdeki dönemde yaşanabilecek gelişmelere de ışık tutuyor.
Öncelikle, Trump’ın faşistlerin örgütlenmesine ilham veren korkunç mirası ve popülist lümpenliği Kongre binasına saldıracak kadar cüretkâr bir kitlesel güç yaratmış durumda.
Faşistler moralli görünüyorlardı
Trump’ın mirası faşistlerin devletin polis gücü içerisinde yaratılan ideolojik destek alanıyla da görülür oldu. Kongre binasını koruması gereken polisler faşist baskıncıların önünden çekiliyordu. Irkçılara müdahale için gelen polislerin bazıları saldırganlarla selfie çekiyorlardı.
Polislerin gün aşırı siyahları öldürdüğü, sudan gerekçelerle beyaz olmayan yoksul Amerikalılar üzerinde terör estirdiği düşünülürse Klu Klux Klan örgütlenmesi benzeri örgütlenmelerin üyelerinin ellerini kollarını sallayarak baskın örgütleyebilmesinin nedeni ABD başkanının dört yıldır her ırkçı saldırıyı teşvik etmiş ya da görmezden gelmiş olmasıdır.
ABD egemen sınıfı içinde Trump iktidarıyla birlikte gelişen bölünme ve tartışmalar faşist baskından sonra hızlanacaktır ve muhtemelen egemen sınıfın benzersiz bir demokrasi olarak anlattığı ABD siyasal sisteminin odak noktalarından birisine karşı bu yıkım ve ölüm içeren saldırı Trump’ın daha hızlı bir şekilde hedef tahtasına oturtulması anlamına gelecektir.
Önümüzdeki dönemde ABD’de sağcı sokak çetelerine karşı devlet müdahalesi beklense de Biden gibi ılımlı ve merkezci olmaya çalışan birisinin başkanlık döneminde faşistlere karşı devlet müdahalesi güvenilecek en son öğedir. Biden, siyahlara yönelik polis şiddetini ele alırken polisin insanları bacağından vurmakla yetinmesi gerektiğini söyleyecek kadar siyahların yaşamını önemsemeyen birisi olduğunu göstermişti.
Trump’ın faşistleri, reislerinin elinden başkanlığı alanın 2020’de patlayan ırkçılık karşıtı dev isyan olduğunu biliyor. Bu isyanın sürekliliğinin sağlanması ve ırkçılara karşı yürütülen birleşik ve yaygın eylemler cüretkâr faşistlere karşı güvenilecek zemin olmaya devam edecek.
Taner Akçam, yeni kitabında Ermenilerin dininin zorla değiştirilmesi ve asimilasyon süreçlerini inceliyor. Kitapta Talat Paşa’nın ihtida edenlerin tehcirden muaf tutulması emrini daha sonra nasıl geri çektiği de anlatılıyor.