Beyaz Saray’dan gelen hastalık

22.10.2020 - 11:53

ABD’de başkanlık seçimlerine çok az bir süre kala Alex Callinicos Trump’ın dünya siyaseti için yarattığı tehdidi tartışıyor.

Bugünlerde Donald Trump hakkında üç şeyi bilmemiz gerekiyor. İlki; tutarsız ve kendini beğenmiş olsa da kesinlikle aptal biri olmadığıdır. Trump’ın New York Times gazetesinde yayınlanan vergi kaçakçılığı yöntemleri bunu açıkça gösteriyor. Trump, milyarder yaşam tarzını ve statüsünü, vergilerini dengelemek için kullandığı büyük iş kayıplarını, ününü ve borçlanmayı sonuna kadar zorlayarak sürdürüyor.

Bunu başarmasını sağlayan karmaşık mali kaçış sistemi, Trump’ın işe aldığı zeki avukatlar ve muhasebeciler tarafından tasarlanmış olmalı.

Tıpkı Anthony Trollope’un “The Way We Live Now” adlı romanındaki sermayedar Augustus Melmotte gibi, Trump’ın muazzam serveti de tam bir efsane. Eğer başkan olmasaydı, Melmotte’yi intihara sürükleyen türden bir yıkımın içine girebilirdi.

İkincisi ise, aslında bir faşist olmamasına rağmen ABD’de faşizmi inşa ediyor oluşu. Trump, ABD süper zenginleri arasında uzun zamandır yaygın olan aşırı sağcı görüşlere sahip bir kişilik. Ancak kişisel statüsüne ve servetine, yeni bir rejim yaratmakla ilgilenemeyecek kadar takıntılı. Ve zaten büyük sermayenin, zayıflamış sendikaları ezmek için faşizme ihtiyacı da yok. 

Ancak Trump, Demokrat Joe Biden’la girdiği başkanlık yarışında çok gerilerde kaldı. Yeniden seçilebilmek için hem küçük kasabalarda yaşayan beyaz ırktan taraftarlarını oy kullanma yönünde motive etmesi hem de Demokratları sandıktan uzak tutması gerekiyor. Bilhassa da yoksullar ve siyahlar arasında seçmen katılımını azaltmak için Cumhuriyetçi devlet yasama organları tarafından geliştirilen bazı yarı yasal önlemlere başvuruyor. Aynı zamanda gözdağı vermeyi de seviyor. Ve bunun için Black Lives Matter (Siyahların Yaşamı Önemlidir) protestolarına karşı seferber ettiği silahlı ve kavgacı aşırı sağ çetelere ihtiyacı var. Bu nedenle, iki hafta önce yapılan başkanlık tartışmasında, bu çetelerden biri olan Proud Boys’a “geri çekil ve beklemede kal “ çağrısı yapmıştı.

Bekledikleri şey, 3 Kasım’daki seçim günü. Trump’ın oğlu Donald Junior, “Her sağlıklı erkeği ve kadını Trump’ın seçim güvenliği operasyonu için orduya katılmaya” çağırdı. Aşırı sağcı milislerin, Biden seçmenlerini korkutmak için sandık merkezlerinde olmalarını bekleyebiliriz.

Üçüncüsü ise şu; Trump’ın başı dertte. Covid-19’a yakalanmak onun için bir felaket oldu. Üstelik bu bir kaza da değildi.

Maskesiz

Virüs Cumhuriyetçilerin ileri gelenlerini silip süpürüyor. Trump üç hafta önce, Yüksek Mahkeme’ye sağcı yargıç Amy Coney Barrett’i aday göstermişti.  Partililerin çoğu, adaylık açıklamasının ardından yapılan kutlamaya maskeleri açık katıldılar. 

ABD hükümetinin bulaşıcı hastalıklar birimi başkanı Anthony Fauci bunu “süper yayıcı bir hadise” olarak nitelendirdi.

Trump’ın salgını en başından beri yanlış idare etmesi, Biden’la sürdürdüğü yarışa zaten büyük bir darbe indirmişken, şimdi bir de hastalığa yakalandı. Ama sadık destekçileri arasında yaygın olan Covid şüpheciliğini ve komplo teorilerini de beslemesi lazım. Artık hastalığı yenerken görüntülenmesi şart. Beyaz Saray’a döndüğünden bu yana gerçekleştirilen tüm törenlere yansıyan bu maskesizlik hali, işte tam da bu yüzden. Artık hem oyları geri döndürmek hem de karşı tarafı terörize edebilmek için, tabanını harekete geçirecek türden bir kampanya yürütmesi gerekiyor.

Ancak Trump’ın sosyal mesafe kurallarını görmezden gelme ve aylarca maskeyi reddetme konusundaki akılsızlığı, özellikle yaşlı seçmenlerin desteğinin azalmasıyla birlikte kendisine çok zarar verdi.

Senatonun çoğunluk lideri Mitch McConnell gibi yakın bir Cumhuriyetçi müttefik bile aylardır Beyaz Saray’a gitmediğini ifade ederken, “Bu salgından korunmak adına yeterince önlem almadıklarını düşündüğünü” söylüyor.

Pozitif test sonucuyla kampanyayı sürdüren eden Trump, kendisine yakın olan herkesi tehlikeye atmaya devam ediyor. Biden şimdiden, seçmenlerin neredeyse eşit dağıldığı ve başkanlık seçiminde çok önemli bir eyalet olduğu bilinen Florida’da, yaşı 65’ten büyük seçmenler arasında bir puan önde. 2016 yılında Trump 17 puan farkla öndeydi.

Birçok yorumcu Trump’ın seçimi kaybedeceğini dile getiriyor. Bu doğru olabilir, ancak bunu söylemek için henüz erken. Ve kaybetse bile, arkasında korkunç bir miras bırakacak. Aşırı sağa, daha önce hiç sahip olmadıkları kadar güven ve görünürlük kazandırdı, öncesinde yoksun oldukları ulusal bakış açısını hediye etti. İşte böyle bir başkandan söz ediyoruz.

Biden ve Demokratik düzen, onların karşısına koyabilecekleri bir şey bulamıyor.

Alex Callinicos

Socialist Worker’dan çeviren TN. 



Bültene kayıt ol