Salgın hız kesmedi; bilakis olağanüstü bir artışla tekrar endişe verici seviyelere ulaştı.
Reuters’in, son iki haftanın verilerinden yola çıkarak yaptığı hesaplamalar, dünya genelinde her 15 saniyede bir kişinin hayatını kaybettiğini gösteriyor. Pandeminin başından bu yana güvenilir veriler sağlayan John Hopkins Üniversitesi ise 700 bin ölüme ulaşıldığını duyurdu. Salgında can verenlerin 150 binden fazlası ABD’den. İkinci sırada ise 90 bini aşan ölüm sayısıyla Brezilya geliyor.
Çığ gibi artan vaka sayıları karşısında milyonlarca yoksulun gözden çıkarıldığı Hindistan, yeni vaka sayısı ikiye katlanınca önlemleri sıkılaştırma kararı alan ve hatta karantina koşullarına geri dönülebileceğini duyuran Belçika, günlük vaka sayısında inanılmaz bir artış görülen (pandeminin kontrolünü yitirmek üzere olduğu söyleniyor) Fransa, tekrar karantina planları üzerinde çalışan Almanya, durumun zaten içler acısı olduğu ABD, Brezilya ve Meksika’dan gelen haberler tek bir şey söylüyor: Hızla önlem alınmazsa, ilkinden çok daha şiddetli olacağını şimdiden belli eden ikinci dalganın bir felakete dönüştüğüne tanık olabiliriz.
İkinci dalga başladı
Dünya Sağlık Örgütü, Covid-19’un, yaz aylarında mevsimsel grip gibi düşüşe geçmediğinin, aksine tüm dünyada hızla yükseliş gösterdiğinin altını çizerek, geçtiğimiz altı hafta içinde vaka sayılarının ikiye katlandığını duyurdu. Bunun tek sorumlusu, ekonomilerini kurtarabilmek adına birbirinden yanlış stratejilerle, hepimizi ‘yeni normal’ dedikleri bir çıkmaza sürükleyen liderler. Bilim, erken normalleşme planlarının böyle sonuçlanacağını ortaya koyduğu halde, bu uyarıları ciddiye almayıp salgının ikinci dalgasına davetiye çıkarmış oldular.
DSÖ yeniden küresel alarm durumuna geçti. Yetkililer, bu kez yayılma hızının çok daha riskli bir seviyeye eriştiğini bildiriyor. İlk tepkisi, nüfusun önemli bir bölümünü feda etmek pahasına normalleşme planlarına yönelmek olan Boris Johnson bile hızla yükselen vaka sayıları karşısında çark etti: “Şimdi frene basma zamanı.” Johnson, ekonominin tekrar canlandırılması planlarını askıya aldığını ve yeni bir kapanmanın gündeme gelebileceğini söyledi.
Bolsonaro ve Trump’ın akıl tutulması
Salgının en ağır şekilde hissedildiği ABD ve Brezilya’da ise durum gerçekten korkutucu. Geçtiğimiz günlerde, bir televizyon kanalında “süreci iyi yönettiğini” iddia eden Trump, verileri çarpıtarak yorumluyor, ölümlü vakaların, diğer ülkelere kıyasla çok düşük olduğunu söylüyor. Piyasaları kurtarma hırsı yüzünden 155 bin kişinin yaşamını yitirmesini ise “Elden bir şey gelmez” diyerek yorumladı. Ve yeni bir kapanmanın gündemde olmadığını dile getiriyor. Ona göre, bu pek de “akıllıca bir yol” değil çünkü ülke ekonomisine daha fazla zarar verebilir. Hatta karantina koşullarının, virüsün yayılmasını önlemediğini iddia etti.
Trump her zamanki yalanlarına başvururken, Brezilya da onun ruh ikizi gibi davranan Bolsonaro’nun vurdumduymazlığının acısını çekiyor. Ölü sayısı 90 binlere dayandı. Günde 70 bin vaka ve binin üzerinde ölümün raporlandığı Brezilya, mümkün olabilecek en kötü senaryoyu yaşıyor.
Tuna Emren
(Sosyalist İşçi)