İşçi sınıfı, salgında kapitalizme karşı mücadele ederken; egemen sınıfın sesi olan yayın organları, bu eylemlerin şimdilik küçüklüğüne bakmadan sınıf savaşı uyarısı yapıyor.
Covid-19 salgını bir kısım insanı eve kapatırken işçi sınıfının özellikle sağlık ve gıda sektörü, posta ve kargo gibi temel sektörlerde çalışan kesimini işini bırakmakla aç kalmak arasında tercih yapmaya zorluyor.
Bu tercih zorunluluğu, işçi sınıfına kendini korumak ve ölmemek için mücadele etmekten başka seçenek bırakmıyor. İşçiler dünyanın dört bir yanında bunun için seslerini yükseltmeye, hatta grevler yapmaya başladılar bile.
ABD’de Detroit’te otobüs şoförleri, çalışma koşulları güvenli olmadığı için Mart ayında iş bırakma eylemi yaptılar. Bunun sonucunda kullandıkları otobüslerin daha iyi temizlenmesi, şoförlere ve yolculara maske dağıtılması ve ulaşımın insanlar arası etkileşimi en aza indirecek şekilde organize edilmesi gibi kazanımlar elde ettiler. Yine Mart ayında Amazon, Whole Foods gibi şirketlerde çalışan işçiler küçük ama etkili eylemlerle, çalışma koşullarının daha güvenli hale getirilmesini sağlamayı başardılar.
Egemen sınıfa uyarılar
Sadece bu görece küçük çaplı ve kısıtlı eylemler bile ABD egemen sınıfının iki temel yayın organının sınıf savaşına dair uyarılarda bulunmasına neden oldu.
Geçtiğimiz günlerde New York Times’ta yayınlanan bir yazıda şöyle diyordu: “Bu grevler ve protestolar küçük olabilir fakat kesinlikle önemsiz değiller. Kendini acilen koruma güdüsünden ve kişisel çıkarlardan doğan militanlık, daha derin ve büyük bir dönüşüm çağrısına dönüşebilir. Ve eğer ABD, bir kuşağın hayatını belirleyecek başka bir ekonomik felakete yol açarsa, işçi sınıfının daha büyük kesimleri kendisini bir değişimin - ve eylemin öznesi olarak görmeye başlayabilir.”
Yine Washington Post’ta yayınlanan bir başka yazı salgının işçi sınıfı için yarattığı tehlikeli koşulları anlattıktan sonra “Maalesef bir sınıf savaşı var. Ve bunu, bu savaşın çoğu ön-cephe çalışanlarından oluşan kurbanları başlatmadı” tespitinde bulunuyor.
Yaşamak için mücadele
Henüz görece küçük, lokal eylemler ve grevler başka yerlerde de yaşanıyor. Örneğin İngiltere’de posta çalışanları işten çıkarmalara karşı greve gitmeye hazırlanırken, patronların geri adım atması sonucu eylemlerini şimdilik ertelediler. Sağlık ve sosyal hizmet çalışanları salgın başladığından beri yeterli koruyucu ekipman olmamasına karşı ve daha güvenli çalışma koşulları için mücadele ediyor. İngiltere’de her yıl 28 Nisan’da kutlanan Uluslararası İşçi Anma Günü bu yıl Muhafazakâr Parti hükümetini protesto eylemine dönüştü.
İşçi sınıf bir yandan salgının anlık sonuçlarına karşı mücadele ederken diğer yandan da hükümetlerin kısıtlamaları kaldırmaya hazırlandıkları şu günlerde, gerçekten kendileri için güvenli koşullarda işe döndüklerinden emin olmak için mücadele etmeye hazırlanıyorlar. İngiltere’de yayınlanan bir araştırma, insanların sadece yüzde 17’sinin kısıtlamaların kaldırılmasından yana olduğunu ortaya koyuyor. 5 milyon işçiyi ve 50’den fazla sendikayı temsil eden TUC (İşçi Sendikaları Kongresi) güvenli koşullar sağlanmadığı sürece işçilerin çalışmaya başlamamaları gerektiğini ve grevin de bir seçenek olduğunu söyledi.
İngiltere egemen sınıfının sesi Financial Times gazetesinde yayınlanan bir yazı bu salgından hepimizin aynı şekilde etkilenmediğini anlatırken, önümüzdeki dönemde ekonomi politikalarında zenginlerden alınan vergilerin artırılması için düzenlemeler yapılması gerektiğinden bahsediyor.
İşçi sınıfı hâlihazırda, bu salgında bütün yaldızları pul pul dökülen kapitalizme karşı mücadele ederken; Washington Post, New York Times ve Financial Times gibi egemen sınıfın sesi yayın organları, bu eylemlerin şimdilik küçüklüğüne bakmadan sınıf savaşı uyarısı yapıyor. Bunun nedeni, önümüzdeki günlerde işçi sınıfının küresel düzeyde oluşturabileceği potansiyelin görülüyor olması. Salgın, zaten hep var olan bu savaşı inanılmaz ölçüde hızlandırdı ve bu sefer kapitalizmin bu savaşta arkasına saklanabileceği hiçbir yer yok.
Arife Köse
(Sosyalist İşçi)