Argyri Erotokritou: Kârlarını hayatlarımızın önüne koydular ve bu artık sona ermeli!

12.04.2020 - 12:51

Atina’daki bir devlet hastanesinde çalışan sosyalist doktor Argyri Erotokritou, Marksist.org’un sorularını yanıtladı.

Argyri Erotokritou, Atina G. Gennimatas Genel Hastanesi iç hastalıkları doktoru ve Hastane İşçileri Sendikası Kurul üyesi. Aynı zamanda Sosyalist İşçi Partisi (SEK) üyesi ve Antarsya koalisyonu aktivisti olan Argyri Erotokritou, Yunanistan’da yaşanan durumu ve mücadeleyi anlatıyor.

Dünyanın her yerinde neoliberal sağlık sistemleri korona salgını karşında çöküyor. Yunanistan'da durum nedir? Deneyimlerini bizimle paylaşır mısın?

Argyri Erotokritou: Yunanistan’daki kamusal sağlık sistemi SARS-CoV-2 krizinden önce zaten tükenme noktasındaydı. Memorandum yılları sırasında hastaneler kapatıldı, Yaşam Destek Üniteleri’nin sayısı ihtiyaç 2 bin adetken 600’e düşürüldü, personel açığı 15 bini doktor 20 bini hemşire olmak üzere 35 bine ulaştı, birinci basamak sağlık hizmeti yok edildi. 32 saatlik vardiyalarla çalışmak zorunda kaldık, fazla mesailer ödenmedi, izinlerimizi kaçırdık ve hükümetin sözleşmeli çalışanları işten çıkarmaya çalıştığı her seferde arkadaşlarımızın işini korumak için mücadele etmek durumunda kaldık. Salgından birkaç hafta önce neoliberal Yeni Demokrasi hükümeti, yeni ekipmanlar ve daha iyi bir sağlık hizmeti edinmenin tek yolu olduğu gerekçesiyle kamu hastanelerine özel sektörü getirmeye çalıştı. Gerekçeleri tabii ki bir yalandı, istedikleri tek şey kârın büyük bir kısmını özel kliniklere vermek ve toplumun önemli bir bölümü için kamusal sağlık hizmetini erişilemez kılmaktı. Ayrıca yeni gelen herhangi bir göçmenin ve mültecinin, kamu hastanelerini ziyaret etme hakkını da iptal ettiler.

Yunanistan hükümetinin virüsle baş etme yöntemlerini nasıl değerlendiriyorsun?

Argyri Erotokritou: Aldıkları önlemler her şeyden önce zenginleri korumak için. Salgın yeni ekonomik krize neden olmasa da zaten salgından önce kriz devam ediyordu. Merkez bankaları ve hükümetler milyarlarca avroyla şirketleri desteklemeye, işten çıkarmaların serbest bırakılmasına, ücretleri azaltmaya, işçiler için herhangi bir koruyucu önlem olmaksızın iş yerlerini açık tutmaya karar verdi. Sıkı karantina ancak özgürlüklerin sınırlanmasına yarıyor. İnsanların yürüyüşe çıkmasına veya yüzmesine izin verilmeyip, işçiler için tehlikeli koşullarda iş yerlerinin çalışmaya devam etmesi tam bir iki yüzlülük. Yaygın test uygulanmasının, göçmen kamplarının tahliyesinin ve evsizler için barınak bulmanın reddedilmesi de aynı şekilde iki yüzlülük. Birçok hükümetin yaklaşan bir salgın ihtimalini bildiği ve ülkelerindeki hastaneleri desteklemek için hiçbir önlem almadığı şimdi çok iyi biliniyor. Kârlarını hayatlarımızın önüne koydular ve bu artık sona ermeli!

Irkçılığa karşı mücadele eden sosyalist bir doktor olarak göçmen kamplarındaki durumu nasıl değerlendiriyorsun?

Argyri Erotokritou: Hükümet ırkçı ve insanlık dışı politikalarda ısrar ediyor. Ritsona Kampı’nda 20, Malakasa Kampı’nda da bir Covid-19 vakası doğrulanmış olmasına rağmen, kampları tahliye etmeyi reddediyor. Kampların ve Moria’nın tahliyesini talep eden Avrupa çapında bir hareket gelişiyor. Göçmenler aşırı kalabalık yerlerde temiz su ve sabunsuz, birçok kampta maruz kalınan karantina çocukları sütsüz, yetişkinleriyse yiyeceksiz ve tabi ki soğuğa ve yağmura karşı barınaksız bırakıyor. Yunanistan’daki ırkçılık karşıtı hareket kamplardaki göçmenlerin evlere ve otellere taşınmasını talep ediyor. Aynı talep Dünya Sağlık Örgütü tarafından da bir yönergeyle ortaya kondu.

Hastane çalışanları geçen hafta önemli bir eylem yaptı. Biraz bu eylemden bahseder misin? Nasıl örgütlendi, talepler nelerdi?

Argyri Erotokritou: Ülke çapında yüzlerce sağlık çalışanı iş durdurma eylemi organize etti ve hastanelerinin kapısında toplandı. Birçok kişi dayanışmak için onlara katıldı. İşçi sınıfının salgına karşı “ulusal birlik” fikrini parçalayan ilk kitlesel eylemiydi. Yeterli koruyucu ekipman sağlanmasını, hastanelere aktarılan kaynakların artırılmasını, özel hastanelerin özellikle de yaşam destek ünitelerinin kamulaştırılmasını, kitlesel personel alımını talep ettik. Eylemin organizasyonu için antikapitalist sol, son on yıldır kamu hastanelerinde inşa ettiğimiz hastaneler koordinasyonu ve taban komiteleri inisiyatif aldı. Zaten benim çalıştığım hastane gibi yerlerde kısıtlayıcı önlemler alarak, açık toplantılar düzenlemiştik ve insanların hükümete karşı öfkeli olduklarını, kendilerini ve hastalarımızı korumak için harekete geçmek istediklerini fark ettik. Komünist Parti bile birkaç gün sonra 7 Nisan eylemini destekleme kararı aldı. Ardından doktorların ulusal sendikası, ülke çapında çok sayıdaki yerel sendika gibi 7 Nisan’ı tüm hastanelerde eylem günü ilan etti. Sadece hastanelere değil, dayanışmanın göstergesi olarak tüm iş yerlerine çağrı yapıldı. Hükümet eylemde yer alan insanları “kontrol etmek” için polis gönderdi ancak her yerde işçilerin öfkesinin karşısında alanı terk etmek zorunda kaldı. Bir sonraki büyük buluşmak 1 Mayıs’ta olacak.  

Türkiye'de salgına karşı mücadele eden meslektaşlarına ve yoldaşlarına mesajlarını almak isteriz.

Argyri Erotokritou: Salgını ancak virüsün dramatik ilerleyişine izin veren ve halk sağlığını mahveden sisteme karşı mücadele ederek yenebiliriz. Aksi takdirde milyonlarca işçi hayatını kaybedecek. Bu mücadele için bekleme lüksümüz yok. Önce salgına karşı mücadele edelim sonra kamu sağlığının, ücretlerimizin, hayatlarımızın veya göçmenlerin iyi koşullarda olması için mücadele ederiz diyemeyiz. Devrimci antikapitalist sol, sıradan insanların öfkesinin ve mücadele isteğinin açığa çıkmasına yardım edecek inisiyatifler almalı. Geçmişten gelen deneyimlerimiz var, dünya savaşı sırasında egemen sınıflara ve reformist sola karşı devrimciler kilit bir rol oynadı. İnsanların temizlikçiler, hemşireler, yemek zincirinde çalışanlar olmadıkça toplumun işlemediğini uluslararası çapta kitlesel olarak fark ettiği bir dönemdeyiz. Toplumu çoğunluğun çıkarına etkin bir şekilde yönetebilecek tek gücün işçi sınıfı olduğu perspektifi yeniden aşikâr ve bu bizim örgütlenme fırsatımız.

Röportaj: Meltem Oral



Bültene kayıt ol