Kapitalizmin yarattığı kirlilik öldürüyor

22.05.2022 - 15:58

Hava kirliliği 2019’da Hindistan’da 2,3 milyon kişiyi öldürdü, dünya genelinde son beş yılda her altı kişiden biri çevre kirliliği nedeniyle öldü 

Lancet Kirlilik ve Sağlık Komisyonu, iklim değişikliği ve biyolojik çeşitlilik kaybıyla yakından bağlantılı olan kirliliğin 2015-2019 aralığında dünya genelinde her altı ölümden birine karşılık gelen 9 milyon erken ölümden sorumlu olduğunu bildirdi. 

Kirliliğin gezegensel bir tehdit olduğunu dile getiren çalışma, kirlilik risk faktörlerinden kaynaklı ölümlerin 2000'den bu yana yüzde 66'nın üzerinde arttığını söylüyor; “Tüm büyük modern kirleticilere karşı küresel bir eylem planıyla yanıt verilmelidir.” 

Küresel ölçekte, hava kirliliği 2019'da 6,7 ​​milyon erken ölümden sorumluydu. Su kirliliği ise 1,4 milyon kişiyi öldürdü. Kurşun ve diğer kimyasallar da her yıl 1,8 milyon ölümden sorumlu oluyor – ki çalışma, bu 1,8 milyon verisinin gerçek sayının çok altında olduğunu da belirtiyor.

 

Yüzde 66’lık artışın sorumluları

Hava kirliliği ve iklim değişikliği iç içe geçmiş iki sorun. Çünkü her ikisi de emisyonlarla tetikleniyor. 

Fosil yakıtlar, ince ve çok ince partiküllerden (PM2,5 ve diğerleri), uzun ömürlü sera gazlarından ve kısa ömürlü iklim kirleticilerden (SLCP'ler) sorumlu. 

SLCP'ler aynı zamanda hava kirleticileri grubunda yer alıyor. Başlıca SLCP'leri şöyle sıralayabiliriz; metan, siyah karbon (yani kurum) ve hidroflorokarbonlar. 

Metan emisyonları, erken ölümlere sebep olan kirleticilerin en önemli kaynaklarından biri. Siyah karbon ise PM2,5'in bir bileşeni ve CO2’den 460–1500 kat daha yüksek küresel ısınma yaratma potansiyeline sahip. Evsel amaçlarla kullanılan katı yakıtlar, küresel siyah karbon emisyonlarının yüzde 58'ini oluşturuyor. 

Kirlilik bir toplum sağlığı krizidir

Yüksek düzeyde hava kirliliğine maruz kalmak; solunum yolu enfeksiyonları, kalp hastalığı ve akciğer kanseri riskini artırır. 

En zararlı kirleticiler, akciğer geçiş yollarının derinliklerine nüfuz eden ince PM2.5 partikülleri.

Büyük partiküllü kirleticiler tipik olarak dizel araçlar ve kömürle çalışan enerji santralleri gibi kaynaklardan yayılıyor. Çapı 10 mikrometreden küçük olan partiküller (PM10) solunum sisteminde birikiyor. Çapı 2,5 mikrometreden (PM2.5) küçük olan parçacıklar ise "ince" parçacıklar olarak adlandırılıyor ve sağlık açısından en büyük riski oluşturuyor. Küçük boyutları nedeniyle (bir insan saçının ortalama kalınlığının yaklaşık 1/30'u kadar), ince parçacıklar akciğerlerin derinliklerine kadar nüfuz edebiliyor.

Birincil kirleticiler doğrudan atmosfere salınırken, ikincil kirleticiler atmosferde – kimyasal reaksiyonlar ve mikrofiziksel işlemler yoluyla- oluşuyor. 

Başlıca birincil hava kirleticileri şunlar: Partikül madde (PM), siyah karbon (BC), kükürt oksitler (SO2), azot oksitler (NOX), amonyak (NH3), karbon monoksit (CO), metan (CH4), benzen gibi uçucu organik bileşikler (NMVOC'ler) ve benzo[a]piren (BaP) gibi kanserojen hidrokarbonlar.

İkincil hava kirleticiler ise PM, ozon (O3), NO2 ve çeşitli oksitlenmiş uçucu organik bileşiklerden (VOC'ler) oluşuyor. Bunların bir kısmı fosil yakıtlardan kaynaklı, geri kalanı da örneğin kimya ve madencilik endüstrilerinde solvent kullanımı, tarım, atık arıtma gibi süreçler yoluyla yaratılıyor. 

Kimyasal kirlilik tehdidi

Küresel kimyasal üretimi her yıl düzenli olarak yaklaşık %3,5 oranında artıyor. 

Lancet araştırmacıları, “Kimyasal kirliliğe atfedilebilen hastalık verilerinin gerçekte olduğundan daha az gösterilmiş olması muhtemel ve önemlidir” diyor;  “Çünkü üretilen binlerce kimyasalın sadece küçük bir kısmı güvenlik veya toksisite testlerinden geçiyor.” Dolayısıyla bu kimyasallara atfedilebilen hastalık yükleri ölçülemiyor. 

Kurşun, metil cıva, poliklorlu bifeniller, arsenik, organoklorlu ve organofosfatlı pestisitler, organik çözücüler ve bromlu alev geciktiriciler dahil olmak üzere 200'den fazla kimyasal madde insanlarda nörotoksik sonuçlar doğuruyor. Bilhassa da çocuklarda, bu nörotoksik kimyasallara düşük dozda bile olsa maruz kalmanın çok ciddi sağlık sorunları yarattığı biliniyor. 

Bazı kirleticiler de bağışıklık sisteminde toksik etkilere sebep oluyor. Örneğin, teflon tavalarda kullanılan koruyucu tabaka olarak da bilinen perfloroalkil asitlerin; aşılara karşı azaltılmış antikor tepkileri, çocuklarda bulaşıcı hastalık nedeniyle hastaneye yatış riskinin artması gibi sonuçları da var.

Hindistan ve dünyanın diğer yoksul toplumları

Kirliliğe bağlı ölümlerin yüzde 90'ından fazlası düşük ve orta gelirli ülkelerde meydana geliyor.

Hava kirliliği insanları farklı şekillerde etkiler. Yaşlı insanlar, çocuklar ve önceden sağlık sorunları olanlar hava kirliliğinin sağlık üzerindeki etkilerine karşı daha duyarlı olur. Buna ek olarak, kötü sağlık koşullarına terk edildiği ve kaliteli tıbbi bakıma erişim imkânı bulamadığı için toplumun en yoksul kesimi, en fazla etkilenen gruplar arasında bulunuyor.

Çalışma, Hindistan'ın 2,36 milyon erken ölüm ile listenin başında olduğunu gösterdi. Hindistan’daki 1,6 milyon kişinin erken ölümünden hava kirliliği sorumluydu. 500.000'den fazla kişi de hayatını su kirliliği yüzünden kaybetti.

Yoksul toplumlarda bu muazzam halk sağlığı sorunuyla başa çıkmak için çok az şey yapılıyor. Çünkü zaten kısıtlı olan kaynaklarını kirlilik kontrolüne adayamıyor, dolayısıyla kayda değer bir ilerleme sağlayamıyorlar. 

Tuna Emren



Bültene kayıt ol