Bahçeli’nin çağrısıyla bir devlet politikası olarak da gündeme gelen yeni diyalog süreci ilerliyor. İmralı heyeti Öcalan’la ikinci görüşmesini gerçekleştirdi. Öcalan’ın bir açıklama yapmaya hazırlandığı iletiliyor. Bu adımlar atılırken de iktidar bir yandan saldırılarına devam ediyor. Kayyım atamaları belediyelerde hız kesmiyor. Kürt siyasilere yönelik olarak sürekli tepeden bakan, tehdit eden bir dil kullanılıyor. Devlet bir eliyle tokalaşmaya çalışırken diğer eliyle habire yumruk atıyor.
Öte yandan İmralı’dan yapılacak açıklama ve bu açıklamaya verilecek tepkilerle süreç bambaşka bir yöne doğru ilerleyebilir.
Mevcut diyalog sürecinde kritik olan mesele ise Suriye.
Suriye’de neler olacağıdır.
Kürt hareketinin Suriye’deki eğilimleri, belirleyici olacak.
İmralı’nın yapacağı çağrıyı önemsizleştirme girişimlerinin iki odağı var. Birisi aşırı sağdan geliyor. Tüm ırkçılar, savaştan yana olanlar, nefret söylemi kullananlar süreci kötüleme yarışında.
İktidar karşıtlığını, Kürt düşmanlığı ve diyalog sürecinin dinamitlenmesine bağlı olarak sergileyenler var. İktidara saldırmak için milliyetçi hamaseti şişirmek bu türden muhalefetin kullanmayı bildiği tek çare.
Yeni diyalog sürecinin bir başka tescilli aleyhtarlarıysa Kürtleri saf, kendilerini çok zeki sanan “daha sol” bir muhalefet. Bu muhalefet aynı anda hem İmralıyı hem de Kürt halkının her düzeydeki temsilcilerini aşağılıyor.
Bu kesimlere göre, yeni bir diyalog süreci başlamışsa sadece ve sadece Erdoğan’ı yeniden cumhurbaşkanı seçtirmek içindir. AKP-MHP’nin anayasa değişikliği için aradığı kanı Dem Parti’de bulması içindir.
Kürtlerin siyasal iradelerinden “bir şeyler” karşılığında taviz verdiklerini ima eden bu görüşler, ırkçıların Kürt ve diyalog süreci düşmanlığından çok daha zarar verici.
Zarar verici çünkü bu sol gösterip sağ vuran bir yaklaşım.
Sanki diyalog sürecinden yanaymış gibi ortaya çıkan bir politik tepki bu.
Kürtlerin özgürlük mücadelesinden milim geri adım atmamış oldukları bu kesimlere defalarca anlatılmak zorunda değil.
Ama şunu anlatmak zorundayız: yeni diyalog süreci iç siyasal ihtiyaçlar nedeniyle değil, bölgede yaşanan gelişmeler nedeniyle gündeme geldi.
Ayrıca, bu sürecin hem de Bahçeli gibi bir isim tarafından gündeme getirilmesi Kürt halkının mücadele azminin açık bir kanıtıdır.
Böyle bir dönemde sosyalistlere düşen ise sürecin demokratik temellere oturması ve Kürt halkının barış umudunun hayata geçmesi için batıdan sesimizin yükseltilmesi, en önemlisi de işçi sınıfı içinde barış vurgusunun güçlenmesi için çaba gösterilmesidir.
Şenol Karakaş