Savaş, göç ve ırkçılık

Savaş ve göç, savaş ve ırkçılık ayrılmaz bir ikili. Birisinden söz eden, hemen diğerine de değinmek zorunda kalır. Birisine karşı çıkan diğeri hakkında alınacak acil önlemleri anlatır. Putin’in kanlı işgali birinci ayına yaklaşırken savaşın göç ve ırkçılıkla kopmaz bağlara sahip olduğunu gösteren olaylar yaşanıyor.

Ukraynalılar, göç etmek zorunda kalıyor. Katliamdan kurtulmak isteyen Ukraynalı sayısı 2 milyonu çoktan geçti. 

Türkiye’ye gelen Ukraynalı sayısı Mart ayının başında 20 bini aşmıştı.

Bu sayının her gün arttığından emin olabiliriz.

Putin, yüz yıl önce Lenin’in Çarlık Rusya’sının egemenleri için kullandığı büyük Rus şovenist fikirler ile işgale başladı. Ulusların kendi kaderini tayin hakkının bir uydurma olduğunu iddia etti.

Putin’in işgali, Ukrayna halkına yönelik ırkçı bir saldırı. 

Ancak medeniyette tüm dünyaya açık ara fark attığını ilan eden batı da bu işgalde sınıfta kaldı. Mültecilere dönük ırkçı uygulamalar, söylemler, dışlayıcı, hedef gösteren eğilimlere kapı açan kararlar arka arkaya geldi. 

Örneğin, milyonlarca insanın kullandığı Instagram ‘Rus işgalcilere ölüm’ ifadesine izin vereceğini açıkladı.

Facebook da aynı şekilde Rusya’ya yönelik nefret söylemlerini bir süreliğine de olsa serbest bıraktığını açıkladı.

Bu inanılmaz görünen kararlara başka garip kararlar eklendi. Rusya’nın işgalini kınamayan Rus orkestra şefi Valeri Gergiev, Münih Filarmoni Orkestrası’ndaki görevinden alındı.

Tuhaflık uzaya kadar yansıdı. 37 yıldır uzaya çıkan ilk insan olan Yuri Gagarin’in (Yuri’nin Gecesi) adıyla düzenlenen uzay sempozyumunun adı değiştirildi. İtalya’da bir üniversite Rusya ve Ukrayna savaşı nedeniyle Dostoyevksi’nin kitaplarının yasaklanacağını duyurdu. Bu karar gelen tepkiler nedeniyle geri çekildi. Bütün bunlar savaşın yarattığı nefret dalgasının insanlık tarihinin kültürel değerlerinin ya da önemli dönemeçlerinin yarattığı mirasın bir çırpıda çöpe atılabileceğini gösteriyor. 

Daha ağırı ise, savaşın bir kutbunu oluşturan batı ülkelerinin Rusya’ya yönelik ekonomik yaptırımları. Bu türden yaptırımların ne anlama geldiğini İran ve Irak’a uygulanan yaptırımlardan biliyoruz. Rusya’da şimdiden ilaç yetersizliği haberleri gelmeye başladı.

Bir ülkenin yöneticilerini terbiye etmek için halkını aç, ilaçsız, susuz bırakmak ve ırkçı yaklaşımlarla bu adımlara meşruluk kazandırmak ne o ülkenin yönetimini terbiye eder ne de bir rejim değişikliği bu yöntemle olur. 

Suriye’den de yakından bildiğimiz Putin’in çoluk çocuk demeden bir ülkeyi yakıp yıkacak bir diktatör olması bir şey, bu diktatörün işgallerinin bitişinin Rus halkının aç bırakılmasından geçtiğini düşünmek başka bir şey.

Putin’i püskürtecek olan bu türden yaptırımlar değil, Rusya’da işçilerin ve savaş karşıtlarının mücadelesidir.

Yardımlar Ukrayna halkına yapılmalı.

Kapılar Ukrayna halkına açılmalı.

Irkçılığa her düzeyde karşı çıkılmalı.

Yıldız Önen

(Sosyalist İşçi)