Koronavirüs salgınıyla mücadelede örnek olarak sunulan iki devletin, aldıkları tüm baskıcı tedbirlere ve yasaklara rağmen enfeksiyonu yenemediği ortaya çıktı.
Çin’in yanıbaşındaki Güney Kore, Wuhan eyaletinin karantinaya alınmasına takiben salgının en hızlı yayıldığı yer haline gelmişti. Geçen Mart ayından itibaren ağır kısıtlamalar uyguladılar, salgının yayılma hızı kesildi ve ölüm vakaları da aşağı çekildi.
Şirket enfeksiyon yayıyor
Mayıs’ın son haftasında ise günlük vaka sayıları artışa geçti. Son iyi ayda en yüksek vaka sayılarının art arda gelmesinin kaynağının, başkent Seul’un batısındaki Bucheon’da binlerce işçinin çalıştığı bir dağıtım merkezi olduğu tespit edildi.
Ülkenin en büyük e-ticaret şirketi Coupang’ın dağıtım merkezinde gerekli önlemler alınmadı. Kapalı mekânda kalabalık işçi grupları çalıştırıldı. Bunun sonucunda, işçiler ve ailelerinden başlayarak enfeksiyon yeniden yayılıyor.
Salgını yendik diyerek okulları açan Güney Kore hükümeti, birkaç gün sonra apar topar kapatma kararı aldı.
Göçmenleri sömüren düzen
Diğer bir Güneydoğu Asya devleti olan Singapur, salgını önlemek için aldığı tedbirlerle en fazla örnek gösterilen ülkeydi. Vaka-ölüm sayılarındaki düşüklük, bilim çevrelerinde hayranlık uyandırsa da Nisan ortasından itibaren virüs yeniden atağa geçti. Singapur adasında insan hareketliliği büyük ölçüde kısıtlanmış ve yaygın taramalar yapılmıştı. Fakat onbinlerce göçmen işçinin sefalet koşullarında kaldığı barakalara bakılmadı, test ve tedavi uygulanmadı, hijyen koşulları yaratılmadı. Sonuç Singapur’u yönetenlerin uyguladığı tüm tedbirlere rağmen göçmen işçilerden başlayarak enfeksiyonun halka yayılması oldu.
Koronavirüs, zengin-fakir ayrımı yapmıyor. Salgın ise, tıpkı ırkçılık gibi, kapitalist üretim ilişkilerinin bir ürünüdür.
(Sosyalist İşçi)
Taner Akçam, yeni kitabında Ermenilerin dininin zorla değiştirilmesi ve asimilasyon süreçlerini inceliyor. Kitapta Talat Paşa’nın ihtida edenlerin tehcirden muaf tutulması emrini daha sonra nasıl geri çektiği de anlatılıyor.