Ulusların özgürlüğü için

21.04.2020 - 15:18

Lenin, bugün güncelliğini keskin bir şekilde koruyan ulusların kendi kaderini tayin hakkı tartışmasında tüm sosyalistler içinde en önemli katkıyı yapmış olan devrimcidir. Çağdaşı tüm devrimcilerle tartışan Lenin, başka halkları köleleştiren devletlerin işçi sınıfları açısından ele aldığı tartışmada Marksist teoriye çok önemli bir katkıda bulundu.

Başka bir halkı ezen bir halkın özgür olamayacağı tezinden yola çıkan Lenin, öncelikle emperyalizmin ulusal çelişkileri ve dolayısıyla ezilen halkların mücadelesini tırmandırdığını açıkladı. Dünya işçi sınıfının küresel kapitalizme karşı mücadelesinde en temel hakları için ayaklanan halkları müttefiki olarak görmek ve kazanmak zorunda olduğunun altını çizdi. Başka halkları ezen bir ülkenin sosyalistleri ise ezilen halkın kendi kaderini tanımak zorundadır Lenin’e göre. Üstelik bu tanıma iki temel özellik taşımalı. Birisi, ezilen ulusun kendi kaderini tayin hakkı, bu ulusun ayrılma, ayrı devlet kurma hakkını da içerir. Diğer ise, ezen ülkenin sosyalistleri, ezilen halkın mücadelesini koşulsuz bir şekilde ama eleştirel tutum alarak desteklerler.

Lenin, burada yine, hedef tahtasına patronları sınıfının köhnemiş milliyetçi fikirlerini koyuyor. Sosyalistler, bu fikirlerle uzlaşamaz. 

Bu tartışmanın ne kadar güncel olduğunu, son senelerde yaşanan iki referanduma, Irak Kürdistan’ı ve Katalan halkının bağımsızlık referandumu sonucunda hem Irak devletinin, hem İspanya’nın hem de diğer devletlerin aldığı düşmanca tutumdan görebiliyoruz. Türkiye dahil bir dizi ülkede kendisine sosyalist diyenlerin ezilen halkların bağımsızlığına karşı çıkılması ise solun yeniden Lenin’in tezlerine dönmesinin bir zorunluluk olduğunu gösteriyor.



Bültene kayıt ol