1905 devriminin 2020’de taşıdığı anlam

26.01.2020 - 11:55

Rusya'da 1905 devrimi, işçilerin kendiliğinden mücadelesinin eseri ve 1917'deki sosyalist devriminin bir provasıydı. Şenol Karakaş, 1905 devriminin taşıdığı güncel anlamı ele alıyor. 

1904 yılının 8 Şubat günü Japon ordusu Port Arthur’daki Rus güçlerine aniden saldırdı ve Rusya ağır bir askeri yenilgi aldı. 8 Şubat’tan Çar II. Nikolay’ın barış masasına oturmaya evet dediği 9 Ağustos 1905’e kadar Çarlık ordusu arka arkaya yenilgiler aldı.

Bu yenilgileri önemsemeyen ama savaşın Rusya’da işçilerde, gençlerde ve köylülerde gelişen öfkenin odağını kaydıracağını düşünen Çarlık yönetimi, savaş politikalarına devam etti. Savaş, içeride ekonominin yıkımı ve işçiler ve yoksul köylülerin, özellikle de cephede, gemilerde yer alan işçi ve köylü gençlerin, yani askerlerin derin bir sefalete gömülmesi anlamına geliyordu. Japonya’nın ilk saldırısının ardından Rusya içinden “Barış!” sloganlarının yükselmesinin nedeni buydu. 

Kanlı Pazar

1905 devriminin başlangıcı Kanlı Pazar olarak tarihe geçen olaydır. 1903, 1904 yıllarında Rusya’da greve çıkan işçi sayısı artıyor, işçiler yavaş yavaş grevi toplumsal haklarını almanın ve yaşam stanrtlarını korumanın ve güçlendirmenin en önemli aracı olarak görmeye başlıyorlardı. 1904 yılında Lenin 43 bin işçinin greve çıktığını yazıyordu. Grevler işçi sınıfının şekillenmesine katkı yapıyor, aynı yıl Bakü işçilerinin toplu sözleşme imzalaması gibi örnekler işçi sınıfında özgüven ve örgütlenme isteğini artırıyordu. 

Çarlık polisi, bu örgütlenme isteğinin önüne geçemeyeceğini görünce, kendi denetiminde hayat bulması için polis denetiminde sendikalar kurdu. İşçiler, akın akın bu sendikalarda örgütlendiler. Yine bir polis ajanı olan Papaz Gapon adındaki dini kişilik bu sendikalarda giderek daha öne çıktı ve hareketin manevi liderliğini kazandı. İşçilerin aşağıdan tepkisi dinmek bilmediği için Papaz Gapon Çar’a bir mektup yazdı ve Kışlık Saray’a işçilerle birlikte geleceğini söyledi. Gapon şöyle diyordu mektubunda: "Efendim!Siz bakanlara inanmayınız. Onlar devletin hakiki durumunu göstermeyerek sizi aldatıyorlar. Halk size inanıyor. Yarın saat ikide Kış Sarayı önünde dileklerini size arz etmeye karar verdiler... Hiçbir şeyden korkmayınız. Halkın karşısına çıkarak masum dilekçelerini kabul ediniz. İşçilerin ve arkadaşlarımın temsilcisi olarak ben, şahsınıza dokunulmayacağı hakkında teminat veriyorum.”

Ve onbinlerce işçi ilahiler eşliğinde, “Çar babaya yalvarmak” için Kışlık Saray’a doğru yürüyüşe geçti. 5 Ocak’ta “Tanrı Çar’ı korusun!” diyerek yürüyen işçilere askerler tarafından ateş açıldı. Saldırının sonucunda 1000 işçi ölürken, 2 binden fazla işçi de yaralandı. Polislerin işçileri denetlemek için kurduğu, başını bir polis ajanının çektiği ve Çar’a yalvarmaya giden işçilerin sendikasının eylemine saldırı, tarihin o zaman kadar gördüğü en geniş çaplı işçi devrimini başlatacaktı.

İşçilerin talepleri

Rus devriminin liderlerinden Lenin, kendi döneminde işçileri aşağılayanlara çok sert yanıtlar veriyordu. Kışlık Saray’a gidip Çar tarafından ağır bir saldırıya maruz kalan işçilerin taleplerini Lenin bu yüzden çok önemsiyordu. Lenin işçilerin taleplerini şöyle aktarıyor: “Genel af, temel özgürlükler, normal bir ücret, toprağın halka kademeli olarak devredilmesi genel ve eşit oy temeline dayanan bir kurucu meclisin toplanması. . . Ve işçilerin talepleri şu sözcüklerle bitiyordu: ‘Efendimiz, halkına yardımdan kaçınma. Senle halkını ayıran duvarı yık. isteklerimizin kabul edileceğine söz ver. Bununla Rusya'yı mutlu kılacaksın; olmaz dersen, işte burada ölmeye hazırız. İki yol var önümüzde, ya özgürlük ve mutluluk ya da mezar.”

Lenin, bu kanlı katliamdan iki gün önce çıkarttıkları illegal yayında “Rusya’da devrimci bir halk yoktur” demelerine ateş püskürüyordu. Kanlı Pazar, Rusya’da devrimci bir halkın var olduğunu kanıtladı ve öfkeli mücadeleler Rusya’nın bir çok yerine yayıldı. 

1905 devriminden önce Rusya’da küçük güçlerle, çok kısıtlı imkanlara sahip kadrolarla, dağınık bir şekilde çıkan yayınlarla ayakta duran örgütler, ayaklanmayla beraber hızla geliştiler. Görünüm birkaç ayda bütünüyledeğişti. Birkaç yüz devrimci sosyal demokratın sayısı birden binlere çıktı, binler iki, üç milyon proleterin önderi oldu. Proletaryanın kavgası güçlü bir maya oluşturdu. Bu maya gücü yüz milyona ulaşan köylü yığınları arasında devrimci hareketlere yol açtı. Köylü hareketi ve orduda yaptığı yankılar ordunun çeşitli bölümleri arasındakisilahlı çatışmalara neden oldu. Böylece 130 milyonnüfuslu koca bir ülke devrime yöneldi; böylece Rusya, devrimci proletarya ile devrimci halkın Rusya'sına dönüştü.” (Lenin, 1905 Devrimi Üzerine Yazılar)

Ya devrim ya da devrim!

1905 devrimi aynı zamanda tarihin gördüğü en yaygın, sürekli ve etkili grev dalgasına da yol açtı. 1894-1904 arasında toplam greve çıkan işçi sayısı 430 binken, devrimin ilk ayında Ocak 1905’te greve çıkan işçi sayısı 440 bindi. 1905 yılında greve katılan işçi sayısı yaklaşık 3 milyona çıkacaktı. Polislerin denetim altına almak için kurduğu kurduğu örgütlerin başlattığı hareket, tüm Rusya’yı altüst etti. Çar’ı barış masasına oturtmak zorunda bırakan da bir tür parlamentonun kurulmasına izin vermek zorunda bırakan da işçi sınıfının askerleri ve köylüleri de yanına çekme potansiyeli taşıyan bu hareketiydi.

İşçi grevleri, 1905 yılında, bambaşka bir örgütlenmeyi de ortaya çıkarttı. Grev komiteleri birleşip, bölgesel grev komitesine, bölgesel grev komiteleri ise giderek tek bir grev komitesine dönüştü. İşçi ayaklanması, grev komitelerinin ayaklanma komitelerine dönüşmesini sağladı. 1917 yılında görülecekti ki Sovyet adı verilen bu örgütlenmeler, işçi sınıfının kendi özyönetim organlarıyla iktidarı kendi ellerinde toparlamasının aracıydı, yani devlet olmayan devletin, bir işçi devletinin ön adımıydı.

1905’in işçileri, 2020’nin işçilerine ilham verebilir. Bunun yolu, hafızayı canlı tutmaktan geçiyor. İşçi sınıfının mücadele tarihi, muhalefet saflarında işçi sınıfının gücünün olmadığı, işçi sınıfının devrimci olmadığı tartışmalarına verilen yanıtların da tarihidir. Lenin, 1905 devriminin derslerini değerlendirirken yaklaşık 3 milyon kişinin grevlere katılmasının görkeminden söz ediyor. Geçen hafta Hindistan’da 250 milyon kişinin katıldığı grevleri görse, muhtemelen yerinde duramazdı. 1905 devrimini yapan işçiler, bugüne çok önemli bir miras bıraktılar. Bu, bugünkü adaletsizliğe, kapitalizmi ortadan kaldırma gücünü taşıyan işçi sınıfının kendi eylemiyle son verilebileceği fikrinde ifadesini bulan aşağıdan sosyalizm geleneğinin mirasıdır. İngiltere merkezli uluslararası yardım kuruluşu Oxfam, dünyanın en zengin 2.153 kişisinin elinde bulunan servetin, 4,6 milyar kişinin toplam servetinden fazla olduğunu açıkladı. Bugünün otoriter liderleri, işte bu zengin 2 küsur bin kişinin servetini devlet gücüyle korumak ve artırmak için görev başındalar ve gezegene ölüm kusuyorlar. Tıpkı Çar’ın Rusya’da toprak sahiplerinin sözcüsü olarak Rus kapitalistlerinin servetlerinin bekçiliğini yapması gibi. 1905 devrimi, o devrimin etkili gücü olan metal işçilerinin hafızasını bugüne taşımak zorundayız. Bugün üstelik kapitalistlerin ürettiği ve gezegeni yıkıma uğratan iklim krizini de aşmak gibi bir sorunumuz olduğunun altını ısrarla çizmeliyiz.

(Sosyalist İşçi)



Bültene kayıt ol