İşçi sınıfının ekonomik krize karşı mücadelesi: Zorluklar ve çözüm yolları

27.09.2024 - 12:41

SGK uzmanları asgari ücretle çalışan milyonlarca işçinin, maaşlarının hızla erimesi nedeniyle 2025 yılbaşına kadar zor zamanlar geçireceğini ve 2025 yılının “Toplumsal Bunalım” süreci olarak yaşanacağını öne sürüyor. DİSK-AR’ın araştırma sonuçları da bu fikri doğruluyor. Son zamanların en büyük yoksullaşma dalgası yaşanıyor. 

Dört kişilik bir ailenin aylık gıda harcaması (açlık sınırı) 19.234 TL. Gıda ile diğer tüm temel harcamalar için haneye girmesi gereken toplam gelir (yoksulluk sınırı) 62.653 TL. Asgari ücret ise 5500 TL eridi. İşsizlik 11 milyona dayanmış bulunmakta. Bu rapora göre nitelikli istihdamın çok düşük olduğu görülüyor. Vergi adaletsizliği, gelir adaletsizliği, zengin ve fakir arasındaki eşitsizlik giderek artmakta. Türkiye’deki en zengin %1'lik kesim, ülke servetinin büyük bir kısmına sahip. Bu da ülkede ciddi bir gelir eşitsizliği olduğunu ortaya koyuyor. Siyasi iktidar, Mehmet Şimşek yönetimindeki acı reçeteyi, yani “Orta Vadeli Programı”, enflasyonu tek haneli rakamlara indirene kadar uygulamaya devam edeceğini açıkladı. İşçiler bu duruma öfkeli. Yazın başından beri çeşitli iş yerlerinde direnişler var. Polonez işçileri, Yatağan Termik Santrali işçileri, Akcanlar işçileri haklarını almak için mücadele etmeye devam ediyor. 

Türk-İş, Hak-İş, DİSK gibi sendikalar eylem programları çıkardılar. Emek örgütleri mücadele programlarını ne yazık ki ayrı ayrı oluşturdu. Hâlbuki birleşik mücadelenin kazandırdığını, Türkiye işçi sınıfı mücadelesinin birçok deneyiminden biliyoruz. Uzun yıllar sonra Türk-İş’in, Hak-İş’in sokağa çıktığını görüyoruz. Tabandaki işçilerin öfkesi ve mücadele isteği, bu sendikaların   yönetimleri üzerinde basınç yaratıyor. İşçi sınıfının biriken öfkesi her an sokağa taşabilir. Büyük eylemlere karşı hazır olmalıyız. Yoksulluk, işçiler karşı çıkarsa engellenebilir. Yıllardır işçileri kutuplaştıran siyasetler sendikaların bir araya gelmesini engelledi. Ancak durum değişmeye başladı. Özellikle son yıllarda eğitim ve sağlık başta olmak üzere farklı sendikaların yan yana geldiğini gördük. Bu bir araya geliş aslında iş yerlerinde çalışanların birlikte tutum almak istemelerinden kaynaklandı. İş yerlerinde ortak mücadele programı için sendika yönetimlerine baskı yapmalıyız. Atıl kalan sendika yönetimlerine bu basıncı oluştururken, çeşitli araçlar ve inisiyatifler geliştirmeliyiz. 

Polonez işçileri, Yatağan Termik Santrali işçileri gibi hala devam eden direnişler de tüm emek örgütleri birleşip, grev yaptığında, sokağa çıktığında kazanacaktır. İşçi sınıfı mücadelede ne kadar kararlı, birlikte ve kitlesel olursa, yoksulluk belasından kurtulma olasılığı da o kadar yüksek olacaktır.

(Sosyalist İşçi)



Bültene kayıt ol