Kemer sıkma dayatmasına karşı tabandan gelişen tepki öyle büyük ki üç işçi sendikası konfederasyonu ortak bir bildiri yayınlandı.
Sermaye çevreleri tarafından yüceltilen Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in ilk icraatlarından biri asgari ücrete Temmuz'da yapılan ara zammı kaldırmasıydı.
Ve bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan, yerlerde sürünen emekli maaşlarının iyileştirilmeyeceğini söyledi.
Öte yandan kamuda ve sendikaların örgütlü olduğu işkollarında geçen yıl yapılan toplu sözleşmelerle belirlenen ücret artışları, yüksek enflasyon karşısında alım gücünün gerilemesi ile birlikte hiçbir şeye yetmeyen bir hale geldi.
İşçilerin çoğunluğunun çalıştığı ve sendikal örgütlenmelerin bulunmadığı özel sektörde ise ortalama ücretler aynı ölçüde düşük tutuluyor.
Buna karşılık vergi düzeni, doğrudan ve dolaylı şekilde çalışanların sırtına yüklenmiş vaziyette.
Asgari ücret artırılmadı. Fakat elektrik ve su faturaları otomatik olarak zamlandırıldı. Bunun doğrudan sonucu tüm ürünlerde fiyatların daha da artması oldu.
Harekete geçmek
Öfke çoğalıyor. Hoşnutsuzluk büyüyor. Fakat bu henüz bir mücadeleye dönüşmüş değil.
Bu durumun başlıca sebebi örgütlü işçi sınıfını harekete geçirecek, örgütsüz çoğunluğa mücadele platformu sunacak sendikaların ataletidir.
Türk-İş, Hak-İş ve DİSK bildiri yayınladı. Fakat bu bildirideki talepleri kazanmak için bir eylem programı açıklamadılar.
Üç konfederasyon, örgütlü oldukları işyerlerinde demokratik bir tartışmayla üyelerinin isteklerini dinleyip ortaya çıkan mücadele önerilerini bir eylem programına dönüştürürse ve bunu tüm şehirlerde hayata geçirirse durum değişir.
İktidarın en büyük avantajı, karşında kitle gösterilerinin ve grevlerin olmaması.
Bunlar olmadıkça öfke, pozitif bir hareketlenmeye dönüşmüyor. Hatta negatif sonuçlar yaratarak, tüm sorunların kaynağının Suriyeli göçmenler olduğu ırkçı fikrinin popülerleşmesine neden olabiliyor.
Türkiye işçi hareketi tarihindeki birleşik mücadele deneyimlerinin tamamı, tabandan gelen baskıyla sendika yönetimlerinin zorlanması ile gelişti.
Sendikacılara kızmak yerine işyerlerinde, işkollarında, farklı sektörlerle dayanışma yoluyla harekete geçmemiz gerekir.
Eğer işçiler birleşip mücadele etmeye karar verirse hiçbir güç bunun karşısında duramaz.
Sendikaların ortak bildirisindeki talepleri kazanma görevi yine bizlere düşüyor.
---
Türk-İş, Hak-İş ve DİSK ortak bildirisinde öne çıkan talepler ve öneriler:
1- Vergide adalet istiyoruz.
2- Enflasyonla mücadele, ücretleri düşük tutarak sağlanamaz.
4- Kamuda ücret dengesizliği sona erdirilmelidir.
5- En düşük emekli aylığı asgari ücret tutarında olmalıdır.
6- Sendikal örgütlenmenin önündeki engeller kaldırılmalıdır.
7- 696 Sayılı KHK kapsamı dışında bırakılan kamu taşeron işçileri daimi kadroya geçirilsin.
8- Tasarruf tedbirleri gerekçesiyle çalışanların hakları aşındırılmasın.
9- İş kazaları ve meslek hastalıkları sorunu çözülmelidir.
10- Çalışma hayatında ayrımcılık son bulmalıdır.
---
Türk-İş'in Haziran ayında Ankara'daki tüketici fiyatları araştırmasına göre:
- Dört kişilik ailenin aylık gıda harcaması tutarı (açlık sınırı) 18.979 TL
- Gıda ile birlikte diğer tüm temel harcamaları için haneye girmesi gereken toplam gelir tutarı (yoksulluk sınırı) ise 61.820 TL
- Bekâr bir çalışanın aylık yaşama maliyeti 24.614 TL
- Asgari ücret ise 17 bin 2 lira.
- TÜİK başkanına göreyse enflasyonun yüzde 75 ve 45 olması arasında bir fark yok!