Hrant'ın Arkadaşları, Dink cinayetiyle ilgili görülen davanın bugünkü duruşması öncesi bir kez daha Çağlayan Adliyesi'ndeydi.
Adalet arayan aktivistler adına Bülent Aydın'ın okuduğu basın açıklaması şöyleydi:
"Arkadaşımız öldürüleli neredeyse on sene olmak üzere.
On senedir, Hrant’ın nasıl bir millî mutabakat koalisyonu tarafından öldürüldüğünü anlatmaya çabalıyoruz.
Örgütçülerin, tetikçilerin hangi devlet görevlileri tarafından ne zaman devşirildiğini, eğitildiğini, yönlendirildiğini, arkadan itildiğini, kollandığını sıralıyoruz. Bu suikast organizasyonuna ve sonra delillerin karartılmasına, soruşturmanın engellenmesine karışan devlet görevlilerini sayıp döküyoruz.
Güya suikasti soruşturacak, katil şebekesini ortaya çıkaracak müfettişlerin, savcıların, yargıçların elinde devletin her türlü imkânının bulunmasına rağmen, bugüne kadar ortaya bizden daha fazla delil ve hakikat çıkaramadılar.
“Çıkaramadılar” değil tabiî, çıkarmadılar.
Şimdi birdenbire çıkarıyorlar.
Hrant vurulurken etrafta katili kollayan, güvenli şekilde oradan kaçmasını sağlayan jandarmaların bulunduğu ortaya çıktı. Bunu yıllardır söylüyor, ama haliyle kanıtlayamıyorduk. Şimdi bunların bazıları yakalandı.
Yani bu cinayete karıştıktan sonra dokuz yıl resmî görevlerini sürdürdüler!
Yine birdenbire harekete geçildi, suikast öncesinin en şaibeli isimlerinden, Trabzon İl Jandarma Komutanı Albay Ali Öz’ün yakasına yapışıldı. Ali Öz, astlarının suikast ihbarı ile ilgilenmesini önleyen kişidir.
İyi işte, diyeceksiniz, dokuz küsur yıl sonra da olsa, yavaş yavaş adalet yerini bulacak.
Öyle mi dersiniz?
Hakkında en yoğun şüphe bulunan kimselerden biri, dönemin Trabzon Emniyeti İstihbarat Başkanı Engin Dinç halen bütün Emniyet İstihbarat’ın başında, elinde o muazzam yetkilerle otururken, nasıl olacak bu? Albay Ali Öz’ün kimlerden emir alarak cinayetin yolunu açtığını öğrenebilecek miyiz? Buna razı mı bugünün iktidar sahipleri?
Görebildiğimiz, Hrant’ın öldürülmesini bütünüyle “Paralel Yapı” veya “FETÖ” denen örgüte yıkmaya çalıştıkları. Bu demektir ki, bu kalıba sığmayacak hakikatlerin ortaya çıkmasına meydan verilmeyecek. Halbuki Hrant’ın hedef haline getirilmesi sürecinde MGK’dan Yargıtay’a devletin yüksek kurumları rol oynadılar. MİT, mahkemeye, “bu cinayet hakkında elimizde hiç bilgi yok” diye bir yazı yollayabildi. Arkadaşımızın öldürülmesi, bazen boğaz boğaza bazen yanyana gelen bütün muktedirlerin katıldığı bir organizasyondu.
FETÖ’cü denen bazı kimseler de suikastin suç ortağıdır; bu açık.
Ama bugün koalisyon halindeki muktedirlerin, “FETÖ’cüler yaptı” diyerek suç ortaklığından sıyrılamayacakları da açık.
Muhtemel suçluların birer birer tutuklanması, yargı önüne çıkarılacak olması bizi elbette memnun ediyor. Ancak gelişmeleri, işin aslına dair temel hayat bilgimizi ihmal etmeden izliyoruz: Bu cinayeti hepsi beraber işledi."