Sosyalist İşçi gazetesi, Demiryol-İş Sendikası Şube Başkanı Hüseyin Ervüz ile İZBAN grevinin yasaklanması üzerine bir röportaj yaptı.
Cumhurbaşkanlığı imzasıyla Resmi Gazete’de yayımlanan karara göre, İZBAN’a bağlı işyerlerinde Türkiye Demiryolu İşçileri Sendikası tarafından gerçekleştirilen ve devam eden grev ‘şehir içi toplu taşıma hizmetlerini bozucu nitelikte görüldüğü’ öne sürülerek, 60 gün süreyle ertelendi. Ertelenme denilse de bu karar fiili olarak grevin yasaklandığı anlamına geliyor. Zira buna göre, taraflar 60 gün içinde, ya masa başında anlaşacaklar ya da sözleşme yüksek hakem kurulunca bir sonuca bağlanacak.
Bu yasaklama Cumhurbaşkanı’nın bundan önceki eylem ve söylemlerine bakıldığında çok da sürpriz sayılmaz. Daha önce egemen sınıfın, OHAL'e dair serzenişlerine istinaden yaptığı açıklamada, ”OHAL vesilesiyle grevleri yasaklıyoruz, daha ne istiyorsunuz” demişti. AKP’nin belediyecilikteki başarısını anlatırken, “Bizimle beraber grev ortadan kalktı” açıklamasını yapmıştı. Böylece uluslararası sözleşmelerden doğan, yasal ve anayasal demokratik bir hakkı kullanmamayı ya da kullandırmamayı bir başarı gibi göstermişti. Ayrıca bugüne kadar bir çok sektörden bir çok grev, benzer gerekçelerle yasaklanmıştı.
Bu yasaklamadan sonra, işçilerle ve sendika yöneticileriyle yaptığımız görüşmelerde; işçiler duruma çok kızgın olduklarını, anayasal haklarını kullanamadıklarını, bu karardan sonra mecburen yasanın gereğini yaparak iş başı yapacaklarını belirttiler.
Demiryol-İş Sendikası Şube Başkanı Hüseyin Ervüz, Sosyalist İşçi gazetesine şunları söyledi:
Karar bizim için kötü bir sürpriz oldu, madem yasaklanacaktı neden ilk gün değil de bu gelinen süreçte yasaklandı, bunu anlamak zor. Bu karar her ne kadar yasa iki ay erteleme diyorsa da bu grevi fiilen yasaklamaktır. Zira iki ay içinde işverenle masa başında kesin uzlaşmayı zorunlu kılan bir karar. Bu süre zarfında bir uzlaşma çıkmaz ise yüksek hakem kuruluna gidilecek, yüksek hakem kurulununsa şu ana kadar bağıtladığı sözleşmeler baktığımızda, ilk yıl %4 artı ikinci yıl için %4’ten fazla vermediğini gördük.
Buna rağmen süreçte sözleşmeyi iyi bir rakamla gerçekleştireceğimize olan inancım tam. Zira işverene %26, %30 rakamlarını telaffuz ettirdik ve bu saatten sonra bunun gerisinde herhangi bir rakam olmaz. İZBAN işçilerinin direnişi sonrası telaffuz edilmiş söz konusu oran ve rakamlar, bundan sonraki belediye çalışanlarının toplu iş sözleşmelerinin taban rakamları olacaktır. Bu saatten sonra işveren için, bunun altında bir rakamla masaya oturmak zor olacaktır. Bu İZBAN grevinin şimdiden işçi sınıfı adına kazanımıdır.
Ayrıca çok zorlu bir süreç olduğunu belirtmem gerek. Çünkü sadece işverenle değil, birçok kesimle mücadele ettik. Şöyle şeyler oldu; adam benim telefonumu nerde bulduysa bulmuş, gecenin bir vakti beni arıyor. Kendisinin asgari ücretle çalıştığını, grevden dolayı işine gidemediği için işinden olacağını söyleyerek, bize kızıyor. Oysa oluşan mağduriyetin nedeni, kendi mağduriyetlerini giderme mücadelesi veren İZBAN çalışanları değil, bu haklı talepleri karşılamayan işverendir. Bunun gibi kişisel şikayetlerin yanında, bizim iktidarla anlaştığımız dair de söylentiler de vardı, bu yasaklama kararı, böyle bir şey olmadığını göstermiştir herhalde. Ama tüm bunların yanında önemli bir kesimin desteğini de aldığımızı söylemem lazım, umarım bundan sonra da bu destek devam eder.