Paris’te yaşanan tam bir vahşetti. Altı noktada birden tam bir kitlesel katliam gerçekleşti. Fransa bir yıl içinde iki kez İslamı bayrak edinen örgütlerin saldırısına maruz kaldı ve tüm dünya şoka girdi. 132 kişi öldü, sayısız yaralı var.
Aslında IŞİD, son bir ayda yaklaşık 500 kişiyi öldürdü Suriye dışında ve binlerce insanı yaraladı. Ankara katliamı, düşürülen Rus yolcu uçağı, Beyrut ve son olarak Fransa. Çok açık ki IŞİD saldırganlığı devam edecek. Bir İslam devleti kurmaktan, giderek küresel bir güç gösterisi yapan bir örgütlenmeye doğru evriliyor.
IŞİD’in Paris saldırısı gerçekleşir gerçekleşmez, sanki bu saldırıyı bekliyormuş gibi, “İslam işte bu!”, “İslamcılar özeleştiri vermeli!” gibi saldırıdan bütün Müslümanları sorumlu tutan bir eğilim sahneye çıktı. Bu eğilimle tartışmak çok tehlikeli. Sizi bir çırpıda IŞİD’çi ilan etme ihtimalleri var. O kadar hızlı IŞİD’çi ilan ediliyosunuz ki, insan içine çıkma şansınız kalmıyor. Hayır! Her olayda onlar gibi üzülmeniz, onlar gibi düşünmeniz, onlar gibi ses çıkartmanız lazım! IŞİD’le bir alakanız olmaması önemli değil. Önemli olan, onlar gibi İslam’ı bütün günahların anası olarak görmemeniz.
Bu, sekülerliği hezeyanlı politik üretkenliklerinin merkezine koyanların anlamak istemedikleri, emperyalist barbarlık anlaşılmadan IŞİD’in anlaşılamayacağı gerçeği. IŞİD’i anlayamadan IŞİD’i yenmek ise mümkün değil.
Fransa’da öldürülen masum kardeşlerimizin acısını tüm benliğimizle hissediyoruz. Daha bir ay önce, 102 arkadaşımızı, yoldaşımızı Ankara katliamında kaybettik, çoğumuz canımızı şans eseri kurtardık. IŞİD saldırısının, böyle vahşi bir saldırının ürünü olan can pazarının ne demek olduğunu biliyoruz. Yine de emperyalist barbarlık anlaşılmadan, IŞİD anlaşılamaz.
IŞİD, barbarlığın tek örneği değil. Barbarlık IŞİD’le başlamadı. 20. yüzyıl, bir barbarlık yüzyılı. Dünya Sağlık Örgütü, 20. yüzyılda savaşlarda ve savaşın etkileri nedeniyle 191 milyon kişinin öldüğünü açıkladı. Faşizm, savaşlar, darbeler, kontgerilla faaliyetleri, Ortadoğu’nun işgali. Uzatabiliriz. Küresel neoliberal politikaların yarattığı yıkım ve bu yıkımın özellikle Ortadoğu’da sömürgeci işgal politikalarıyla el ele gitmesi, Irak’ta ABD liderliğindeki yok edici delice barbarlık, asimetrik bir deliliğin IŞİD adı altında türemesi için gerekli zemini yarattı.
Bu yüzden, modern G-20’nin teröre karşı ortak bildirgesinin beş kuruşluk değeri yok. Silvan, Nusaybin, Cizre, Cezayir, Nijerya, Mali, Afganistan, Filistin, Çeçenistan, Guantanamo, Şili, Nikaragua, Irak ve Suriye. G-20’nin terör suçlarının cereyan ettiği ülke ve yerlerden bazıları. G-20’nin teröre karşı mücadele edeceğine inanmakla IŞİD’in bir demokratlar birliği olduğunu düşünmek arasında milim fark yok. IŞİD, G-20’nin ürünü, savaş ve işgal politikalarının ürünü.
IŞİD, kapitalist toplumun en son ürünlerindendir. Ortadoğu’da antikapitalist, işgal karşı mücadele kitlelerin öz mücadelesine dönüştükçe de gerileyecek ve yok olacaktır.
Şenol Karakaş
(Sosyalist İşçi)