Bilimkurgu/fantastik: 5 önemli dizi

28.03.2020 - 14:55
Haberi paylaş

Her antikapitalistin izlemesi gerektiğini düşündüğümüz bilimkurgu dizilerini sizler için seçtik.

Bilimkurgular genelde sadece bilimkurgu değildir. Çoğunluğu günümüzün sorunlarıyla da  tartışır, çözüm sunar, başka bir dünyayı hayal etmemize yardımcı olmaya çalışır. Bu nedenle de yaşadığımız sistemle sorunları olanların ilgi alanına ister istemez giriyor. 

İlk Kural: “Diğer uygarlıkların gelişimine müdahele etmek yasaktır”

Star Trek Next Generation (1987-1994) ve Star Trek Voyager (1995-2001) 

Günümüzden 300 yıl kadar sonra geçen Star Trek Next Generation ve Star Trek Voyager orijinal seriyi izlemeden de başlayabilirsiniz. Star Trek Next Generation ve Star Trek Voyager’ın çekim tarihleri arasında 8 yıl olsa da Star Trek evreninde eş zamanlı hikayeler. 

Next Generation daha ilk bölümden itibaren insanlığın tarihte yaptıklarıyla hesaplaşmasını dile getirirken, Star Trek’in kadın kaptanlı ilk serisi olmasıyla Voyager dikkatleri çekiyor. 

İki seride de cinsiyetçilikten homofobiye, ırkçılıktan türcülüğe, dizilerin çekildiği zamana göre bugün daha çok konuştuğumuz yapay zeka, robot emeği vb. konulara, soykırıma, yüzleşmeye, kapitalizmin mantıksızlığına, suç-adalet ilişkisine, yaşam hakkından hiyerarşiye bir çok konuda hikayeyi barındırıyor.

Bu iki uzun seri yayınlandığı dönemde çokça tartışma açtı. Özellikle Next Generation’daki evrenin sosyalist bir toplumu anlattığı fazlaca dile getirildi. Bununla ilgili Youtube’da ilginç videolar da bulabilirsiniz.

Polisiye, aksiyon, uzay ve dünyanın dansı:

The Expanse (2015-)

Daniel Abraham ve Ty Franck'ın (James S.A. Corey) roman serisine dayanan dizi 200 yıl ilerideki bir gelecekte geçiyor. 

Dünya nüfusu 30 milyara ulaşmış, güneş sisteminde sayısız koloniler kurulmuştur. Pek çok gezegende ve asteroit kuşağında milyarlarca insan yaşamaktadır. İnsanlık güneş sisteminin dışına henüz çıkamamıştır. Ana konusu bir güç savaşı olsa da, hikayenin arasında göktaşı madenciliği yapan işçi sınıfı kolonileri, varlığını sürdüren BM, politik çekişmeler, kolonilerin (dolayısıyla işçilerin) suya ve temiz havaya olan sınırlı erişimi, direniş, silahlanma vs. gibi bir çok konu var.

Bilimkurgu her zaman geleceği işlemez!

The Man in the High Castle (2015-)

Philip K. Dick’in aynı isimli kitabından uyarlanan dizi İkinci Dünya Savaşı’nın alternatif sonucu üzerine şekilleniyor. Nazilerin savaşı kazandığı, Hitler’in yaşadığı, Almanya ve Japonya’nın ABD’yi işgal ettiği distopik bir dünya var karşımızda. Bu “tersine dünya”da direniş de vazgeçilmez bir unsur. 

Her koşulda direniş!

The Handmaid's Tale (2017-)

Yine bir kitap uyarlaması olan dizi, feminist bilimkurgunun iyi bir örneği. 1985’te basılan romanın yazarı Margaret Atwood dizinin de danışmanı. Yayınlandığı günden beri oldukça beğeni alan dizinin şimdilik üç sezonu yayınlandı. 

Dizi çok yakın gelecekteki ABD topraklarında, Gilead’da geçiyor. Çevre sorunları ve düşen doğum oranlarına “çözüm” olarak, ayrıcalıklı erkek bir rejim tarafından kadınlar köleleştiriliyor. İlk iki sezonda Gilead’ın nasıl bir yer olduğunu, flashback’lerle eski normal hayattan bugüne nasıl gelindiğinin anlatılırken, üçüncü sezonda direniş kendini göstermeye başlıyor. 

Son yıllarda dünyanın hemen her yerinde boy gösteren kadın hareketi, özellikle kürtaj yasağına karşı eylemlerde diziye atıfta bulunan kıyafetlerle sokaklara çıktılar.

“Star Trek’in mirasına sahip çıkan dizi”

The Orville (2017-)

The Orville için Star Trek’in komedisi diyebiliriz. Tıpkı serideki gibi uzayda yolculuk yapan mürettebat, benzer kıyafetler giyiyor, benzer rütbeleri ve benzer hikayeler var.  Ancak The Orville’de karakterlerin bizler gibi “sorunları” da var ve Star Trek karakterleri gibi “ciddi” değiller. Görsel olarak da oldukça başarılı olan dizi, cinsiyetçilik, türcülük, ırkçılık vb konuları da işlemekten çekinmiyor.

Gül Dönmez

Devrim/mücadele sineması: 5 önemli film

Bültene kayıt ol