“Hepimiz Göçmeniz – Irkçılığa Hayır” kampanyasının çağrısıyla düzenlenen aktivistler toplantısı, dün Akademi Kitabevi & Cafe’de gerçekleştirildi.
Toplantının açılışında konuşan “Hepimiz Göçmeniz – Irkçılığa Hayır” kampanyası aktivisti Nuran Yüce, 16 Mart’ta tüm dünyada gerçekleştirilecek uluslararası eylemlerden ve bu ırkçılık karşıtı günün Türkiye ayağını inşa etmek için yapılacaklardan bahsetti. Kadıköy’deki buluşma, bu faaliyetin yerel ayağını inşa etmek için düzenlendi.
Bilgi Üniversitesi’nden öğretim üyesi Doç. Dr. Ferda Keskin, göçmenlere yönelik nefret ve ırkçılığa karşı mücadeleyle ilgili bir giriş konuşması yaptı.
Suriyelilerin “hastalık getirmeleri”, “maaş almaları”, “oy vermeleri”, “TOKİ’den ev almaları” gibi gerekçelerin gerek sağ gerek sol tarafından yoğun olarak kullanıldığını hatırlatan Keskin, tüm dünyada ırkçılığı yaratan temel etkenlerden birinin “göçmen sorunu” olduğunu söyledi. Küresel kapitalizmin bu sorunla karşı karşıya geldikten sonra çok daha arkaik bir modeli geri getirdiğini dile getiren Keskin, bugün göçmenlere yönelik ırkçılığın, tarihin belirli bir anında iktisadi ve politik koşullar sonucunda ortaya çıkmış bir fenomen olduğunu belirtti.
Nazizmin kullandığı öjenik uygulamaların kökeninin, endüstriyel kapitalizmin üretimi geliştirmek için yaptığı araştırmaların bilimsel bir disiplin olarak tanıtılması olarak ortaya çıktığını ifade eden Ferda Keskin, “Kapitalizm ırkçılığı iki şekilde kurdu. İlk olarak, kendi içinde mükemmel olmayanı dışlamak üzere kurdu, Nazi Almanyası gibi. İkinci olarak da, kendi gibi olmayanı da ucuz işgücü olarak gördüğü için, ona da ırkçılık yaptı. Irkçılık asla evrensel bir kategori değildir, Batı kapitalizminin icat ettiği bir şeydir. Irk, bunun ihtiyaçları için kurgulanmış, uydurulmuş bir şeydir. Irkçılık geri getirildi bugün, bunun ilk nedeni göçmen sorunu ve onun arkasındaki radikal kapitalist kriz; ikinci olarak ise ulusalcılığın geri gelmesi ve maalesef sol denen çevrelerin dahi bunu kullanması. Bu, ırkçılığa son derece müsait bir zemin sunuyor” diye konuştu.
Irkçılığa karşı en güçlü mücadelenin verilmesi gereken dönemden geçtiğimizi söyleyen Ferda Keskin, gündelik hayata sinmiş olan ırkçılığı gösteren ve sokakta inşa edilen bir mücadeleyi örmek gerektiğini vurguladı.
Kampanya adına konuşan Sibel Erduman, bugüne kadar yürüttükleri faaliyetleri anlatırken, göçmenlere yönelik nefretin hepimizi ilgilendiren sorunlara yol açtığını hatırlattı. Suriyelilerin varlıksal ve yaşamsal ihtiyaçlarına nasıl yanıt verilebileceği çerçevesinden yola çıktılarını dile getiren Erduman, uluslararası bir sorun olduğu için göçmenlerle dayanışmayı çok önemli gördüklerini belirtti.
Toplantıda Suriyelilere yönelik ırkçılığın toplum içerisinde nasıl üretildiği ve buna karş nasıl mücadele edileceği üzerine yürütülen tartışmalarda, 16 Mart için yapılacak somut işler, seçim sürecinde siyasi partilere yönelik göçmenlere karşı muhalefetin nefret söyleminin durdurulması, egemen sınıf partilerinin yukarıdan ürettiği söylemin aşağıda yarattığı tepkiye karşı mültecilerle ilgili yalanları teşhir eden bir faaliyetin yürütülmesi, İpsala’da 10 Şubat’ta Yunan ırkçılık karşıtlarıyla birlikte sınırın iki tarafında yapılacak basın açıklamaları ve 16 Mart’ta Irkçılık Karşıtı Gün’ün Türkiye ayağının inşa edilmesi süreci sayıldı.
Kadıköylü aktivistler, Tez Koop-İş, Eğitim-Sen, Bir Arada derneği, Kimya Mühendisleri Odası ve İSİG gibi kurumlara giderek kampanyaya davette bulunduklarını, bu çeperi genişletmek istediklerini aktardılar.
Türkiye’de muhalefetin Suriyelilere olumsuz bakışının veya emek örgütlerin ilgisizliğinin işleri zorlaştırdığını dile getiren aktivistler, bunları değiştirecek şekilde basınç uygulamak gerektiğini ifade ettiler. Toplantıda, göçmenlerle dayanışma içerisinde olduğu bilinen, Hüda Kaya veya başka belediye başkanı adaylarını da 16 Mart’a çağırıp yer almalarını sağlamaya çalışmak gerektiğinin altı çizildi.
Suriyelilerle Türkiye toplumunun teması ve entegrasyonu, olumsuz fikirlerin yıkılması için yapılabileceklerden söz edilirken, Ankara’daki “Sürgün, sanat ve Suriye” etkinliğine benzer bir faaliyetin yapılabileceğinden bahsedildi. Ayrıca, daha önce Yeldeğirmeni’ndeki benzer bir deneyim aktarılarak, yerellerde bir barış sofrası kurulması fikri ileri sürüldü.
Hepimiz Göçmeniz, Irkçılığa Hayır broşürünü okumak için tıklayın.