12 ay boyunca her kıtada, ekonomik krizin işsizliğe, sefalete sürüklediği işçiler, iklim krizinin geleceksizleştirdiği gençler, otoriter yönetimlerin tüm kazanımlarını ortadan kaldırmak istediği kadınlar, adeta kaynayan bir zeminde milyonlar halinde ayağa kalkıyor.
Dünya, devrimler, çok sayıda ülkede birbiri ardına kitlesel patlamalar, genel grevler, büyük kitle gösterileriyle yerinden oynuyor. Öfkeli kalabalıkların hedefinde yolsuzluk batağına batmış diktatörler, iklim inkarcıları, şirketler ve otoriter yönetimler, maçolar, ırkçılar var. Şili, Irak, İspanya, Hong Kong, Lübnan…liste çok uzun. Her kıtada milyonlar ayakta. Bu dosyada Çağla Oflas, Faruk Sevim, Nuran Yüce ve Ozan Tekin hem dünyadaki hareketin hem de Türkiye’de mücadelenin 2019 yılında ulaştığı boyutları özetlediler.
Otoriter rejimler 2019 yılında hemen her yerde ırkçılığa karşı, göçmenlerle dayanışan anti-faşist hareketleri karşılarında buldular. İtalya’nın ırkçı kararnamesine rağmen Sea-Watch 3 adlı geminin Alman kaptanı Carola Rackete, 42 göçmenin yaşamını kurtardı. Rackete’nin “illegal göçe” destek vermekle suçlanması üzerine olası para cezalarını karşılamak için 1 milyon Avro’nun üzerinde bağış toplandı. Almanya’nın yaklaşık 90 şehrinde göçmenlere yardım gemilerinin kriminalize edilmesine karşı gösteriler düzenlendi. Almanya’nın Brandenburg’da ve Saksonya’da yapılan eyalet seçimlerinde AFD’nin yüzde 26 oranında oy alması üzerine 35 bin kişi sokaklara çıktı. İtalya’da kendilerini “Sardalyalar” olarak adlandıran ırkçılık karşıtı hareket “Meydanları balık istifi olarak dolduracağız” sloganıyla Kuzey Liga’nın faşist lideri Salvini’ye karşı bir kampanya örgütledi. Aralık ayının ortasında gerçekleşen anti-faşist gösteriye 100 bin kişi katıldı.
Türkiye’de “Hepimiz Göçmeniz Irkçılığa Hayır” kampanyası özellikle 31 Mart yerel seçimleri ve sonrasında yükselen göçmen düşmanlığı ve ırkçılığa karşı aralıksız mücadele verdi. Göçmenlere karşı estirilen linç kampanyasına karşı binlerce insanın katılımını sağlayan bir imza kampanyası gerçekleştirdi. Sokakta basın açıklamaları yaptı. Özellikle sosyal medya mecralarında sürmekte olan ırkçı kampanyanın karşısında “Suriyelilerle ilgili doğru bilinen yanlışlar” başlıklı bir film gösterisi gerçekleştirdi. İstanbul Valiliği tarafından yayımlanan göçmenlerin sürgün edilmesine ilişkin kararnameye tüm kesimlerin katıldığı ortak bir basın açıklaması örgütleyerek kamuoyu üzerinde baskı oluşturmayı başardı. Valilik kararnameyi ertelemek zorunda kaldı.
Kadınlar dünyayı yerinden oynattı
Otoriter yönetimlerin baskı ve şiddet politikalarına karşı kadın hareketi uluslararası düzeyde büyürken, kapitalizme karşı dünya çapında ayaklanan kitlelerin en ön safında da kadınlar yer aldı. 8 Mart Dünya Kadınlar gününde kadınlar dünyanın dört bir yanında, şehirleri, sokakları, meydanları işgal ettiler. İspanya’da kadın örgütleri ve sol partiler 24 saatlik kadın grevi örgütledi. Başkent Madrid ve Barselona’da 500 bini aşkın kadın meydanlarda toplandı. Filipinlerde binlerce kadın tecavüz hakkında şakalar yapan kadın düşmanı Rodrigo Duterte’ye karşı sloganlar atarak başkanlık sarayına yürüdü. Ekvator’da, Hondoras’ta ve Arjantin’de binlerce kadın, kadın cinayetlerine, tecavüze ve kürtaj yasalarına karşı sokaklara çıktı. Dünya küresel isyanı kadın hareketinin güçlenerek radikalleşmesine yol açtı. Sudan devriminin en önünde yer alan kadınlar “Kadının yeri devrimdir” derken, Lübnan’da kadınlar “Tacize karşı devrim, tecavüze karşı devrim” sloganları atarak, gerçek anlamda eşitlik ve özgürlüğün kadın ve erkeklerden oluşan kitlesel mücadelelerden geçtiğini vurguladılar.
Nitekim neo-liberalizmin beşiği Şili’de kadınlar, hem sosyal adaletsizliğe hem de tacize ve şiddete karşı hareketin ön safında yer aldılar. Şili’li kadınların Başkent Santiogo Meydanı’nda “Las Tesis” adlı performansı İspanya’dan Colombiya’ya, Lübnan’dan Türkiye’ye çığ gibi yayıldı. Türkiye’de kadınlar iktidarın baskılarına, tacize ve şiddete karşı sokakları, meydanları, mahkemeleri boş bırakmadı. İntihar süsü verilerek kapatılmak istenen Şule Çet cinayetinin faillerinin cezalandırılmasını kadın hareketi sağladı. Bu dava intihar süsü verilen diğer cinayetlerin faillerinin yargılanması açısından önemli bir kazanım oldu.
25 Kasım’da yasaklara rağmen meydanları dolduran kadınlar, Kadıköy’de “Las Tesis” gösterisi yapan kadınların gözaltına alınması üzerine, hem TBMM’de hem de İzmir ve Beşiktaş’ta gösterileri tekrarladı.
(Sosyalist İşçi)