'Suriye halkının omuzlarından devasa bir yük kalktı'

15.12.2024 - 15:16
Haberi paylaş

Suriye’de Esad rejiminin düşüşü hakkında Uluslararası Sosyalist Akım açıklaması:

⦁ Suriye’de Beşar Esad rejiminin düşüşünü memnuniyetle karşılıyoruz. Suriye halkını, kendilerini elli yıldan fazla süredir kötü yöneten, yüzbinlerce insanı öldüren, milyonlarca kişiyi yoksullaştıran, yerinden eden ve ülkeyi parçalayan diktatörlüğü nihai bir yenilgiye uğrattıkları için kutluyoruz. Mart 2011’deki demokratik halk devrimi nihayet haklı çıkmıştır.

⦁ Suriye halkının omuzlarından devasa bir yük kalktı. Esad’ın düşüşü, dinlerinden ve etnisitelerinden bağımsız olarak Suriye halkı için, bu kanlı diktatörlüğün harabelerinden, yeni, özgür ve bağımsız bir Suriye inşa etmek için bir fırsat. 

⦁ Rejim devrime, geçtiğimiz on yılda ülkeyi harap eden korkunç savaşı başlatarak cevap verdi. Rusya, İran ve Hizbullah gibi müttefiklerinin yardımıyla Esad, devrimci güçleri askeri olarak ezmekte başarılı oldu. Yine de zaman içinde halk direnişi rejimin altını o kadar oydu ki, Hey'etu Tahrîri'ş-Şâm (HTŞ) saldırısını başlattığında, kimse rejimi savunmaya hazır değildi.

⦁ Rejimin çöküş anı, kesişen iç ve dış faktörlerle şekillendi. Rusya’nın dikkatinin Ukrayna’da olması, Eylül ayından bu yana devam eden İsrail saldırısının İran ve Hizbullah’ı zayıflatması, rejimin Türkiye ile ilişkileri normalleştirmeyi reddetmesi, müzakere temelinde oluşacak herhangi bir siyasal çözümü kabul etmemesi ve başta ordu olmak üzere rejim kurumlarının çürümesi ve çöküşü, bu faktörler içerisinde sayılabilir. 

⦁ HTŞ ve diğer muhalif milislerin ilerleyişi, Türkiye’nin onayı ve desteği olmadan mümkün olamazdı. Rejim güçleriyle büyük çatışmalar, asgari düzeyde gerçekleşirken, şehirler olağanüstü bir hızda düştü. Şam’ın düşmesi sadece 12 gün sürdü. Askerler ve alt rütbeli subayların da dahil olduğu rejim güçleri, rejimi savunmayı reddettiler. Askerler silahlarını bırakarak köylerine ve kasabalarına döndüler. Kitleler rejim güçlerinin çekildiğini gördüklerinde sokakları doldurdular, rejimin düşmesi ve özgürlükle ilgili sloganlar attılar. Bunun ardından HTŞ güçleri şehirlerin içerisinden geçti. 

⦁ Savaş çoktan dış güçlerin Suriye’den çeşitli etki alanlarını kesip koparmalarını sağladı. Esad hanedanının ülkeden kaçmasına rağmen bu süreç devam ediyor. Artık Türkiye’nin etkisi egemen. Her ne kadar Amerika Birleşik Devletleri ve İsrail muhtemelen gücü elinden alınmış bir Esad rejimini Şam’da tutmayı tercih etseydi de bu devletler rejimin düşüşünü, Lübnan’a karşı saldırıyla başlayan ‘Ortadoğu’nun yeniden yapılandırılması’ sürecinin bir parçası olarak görüyorlar. İsrail, Suriye’nin askeri kabiliyetlerini yok etmek amacıyla muazzam bir bombardıman başlattı, Golan Tepelerindeki hakimiyetini güçlendirdi ve yeni alanları işgal etti. İsrail üç kere savaşa girdiği Suriye’yi aciz kılmayı, gelecekteki hükümeti kim olursa olsun bu ülkeyi silahsızlandırılmış bir hale getirmeyi amaçlıyor. Kendisi de sayısız hava baskını gerçekleştiren ABD de Suriye’de kendi yerleşim bölgesini muhafaza ediyor. Bunlar Suriye halkının yeni özgürlüğü karşısındaki en büyük tehditler. 

⦁ Şam’daki hükümeti artık HTŞ kontrol ediyor. Disiplinli ve etkin bir yapıya sahip cihatçı bir örgüt olan HTŞ, İdlip’te baskıcı ve toplumsal olarak muhafazakâr politikalar uyguladı. Çok dar bir toplumsal tabana sahip olan örgüt, kendi hedefleri ve çıkarları, rakip Suriyeli siyasal güçler ve dış güçlerin talepleri arasında bir denge kurmak için çabalayacak. Bu daha fazla istikrarsızlık ve çatışma yaratacak bir formül. 

⦁ Suriye kapitalizmi ile emperyalist ve bölgesel saldırganlara karşı işçi sınıfının ve geniş kitlelerin örgütlenmesi olasılıklarını güçlendirecek ve genişletecek tüm eylemleri destekliyoruz. Devrimci Sol Akım’daki yoldaşlarımızın hızla demokratik bir Suriye’nin inşa edilmesi için yükselttikleri talepleri destekliyoruz:

⦁ Kamusal ve bireysel özgürlükleri koruyun: Suriyelilerin büyük fedakarlıklarla kazandığı özgürlükler korunmalıdır. Siyasal, sendikal ve toplumsal faaliyetlerin canlandırılmasını, siyasi partiler, dernekler ve sendikalar kurma ve bu kurumları örgütleme özgürlüğünün tanınmasını talep ediyoruz. İfade, basın, örgütlenme ve eylem özgürlüğü de yeniden tesis edilmelidir.

⦁ Kapsayıcı bir geçiş hükümeti: Böyle bir hükümet bu özgürlükleri koruyup garanti altına almalı, yurttaşlar için güvenlik sağlamalı, mezhepçiliği ve ırkçılığı reddetmeli, orduyu ve güvenlik aygıtını yalnızca ulusal egemenliğe ve sınırlara odaklanarak yeniden yapılandırmalıdır. Bu geçiş hükümetinin, iki ana görevi olacaktır. 

⦁ Yeni, demokratik bir anayasa taslağı hazırlayacak olan bir kurucu meclisin seçilmesinin koşullarının hazırlanması 

⦁ Nisbi temsili temel alacak özgür ve adil seçimlerin organize edilmesi.

⦁ Suriye’deki solcu ve demokratik hareketleri birleştirin: Suriyeli kitleler her türden eylem biçimlerine istekliler hem eski rejime dönüşü hem de yeni mezhepçi otoriter sistemi reddediyorlar. Sol bu mücadelelere dahil olmalı, işçi sınıfının ve tüm Suriyelilerin çıkarına olan çabaları koordine etmeli, sosyal adaleti ve eşitliği sağlayan mezhepçi olmayan ve demokratik bir sistemi inşa etmelidir.  

⦁ Tüm yabancı işgallere son: Tüm dış güçlerin Suriye’den çıkarılması ve Golan Tepeleri de dahil olmak üzere işgal altındaki toprakların özgürleştirilmesi için çalışma. 

⦁ İsrail işgaline karşı çıkın: İsrail’in sürmekte olan saldırganlıklarına direnin ve Filistin davasına ilkeli bir desteği yeniden teyit edin. 

⦁ Türkiye Suriye’deki tüm askeri operasyonlarına, askeri varlığına ve Suriye muhalefeti güçleri ile Kürt muhalefeti arasında gerilim ve çatışma yaratan politikalarına son vermelidir. Kürtlerle Suriye’deki diğer halklar arasındaki bir çatışma başka bir iç savaşa yol açabilir ve Kürt halkının Suriye’de var olma ve yaşama hakkına yönelik şiddetli bir saldırıya dönüşebilir. Kürt halkının -Suriye’deki tüm halklar gibi- kendi kaderini özgürce tayin etmesinin koşulları yaratılmalı ve Türkiye böylesi gelişmelere müdahale etmemelidir.  

⦁ Avrupa ve Türkiye’deki merkez siyasetçilerin ve aşırı sağcıların Esad’ın düşüşü karşısındaki tepkisi, Suriyeli mültecilerin ülkelerine dönmelerini talep etmek oldu. Avusturya Suriyelileri sınır dışı etme planlarını ilan ederken, Belçika, Britanya, Fransa, Yunanistan ve Almanya Suriyelilerin iltica başvurularını durduruyor. Suriyeli mülteciler Esad’ın baskısının ve göçmen karşıtı ırkçılığın kurbanlarıdır. Eğer seçimleri bu olursa, vatanlarına geri dönme hakkına sahiptirler ama aynı zamanda hayatlarını yeniden inşa ettikleri ülkelerde kalma hakları da vardır. Büyük demokratik bir zaferin, daha da çok ırkçılık ve günah keçisi yaratmak için kullanılması alçakça. Göçmenlere ve mültecilere hoş geldiniz diyor ve tüm göç kontrollerine karşı çıkıyoruz.      

Uluslararası Sosyalist Akım Koordinasyonu

Bültene kayıt ol