2010 yılı sonunda Tunus’ta başlayan ve daha sonra Mısır’a sıçrayan Arap Baharı ayaklanmalar silsilesi, bu ülkelerde 30 yıldır hüküm süren diktatörlerin devrilmesiyle sonuçlandı. Ayaklanmalar Ortadoğu’nun diğer ülkelerine de yayıldı.

Suriye işçi sınıfı ülkelerini 40 yıldır diktatörlükle yöneten Esad hanedanına karşı 2011 Mart’ında protesto gösterilerine başladı. Esad rejimi, adalet, özgürlük ve ekmek isteyen kitlelere şiddetle yanıt verdi. Ölüm ve yaralanmalar arttıkça gösterilerin kalabalığı ve yaygınlığı arttı.

Devrimci ayaklanmaların başlamasından birkaç ay sonra, Suriye ordusu bölündü ve ordunun her kademesinden askerler muhalefetin saflarına geçti. Ayrıca yerellerde birçok güç silahlanmaya başladı. Özgür Suriye Ordusu adı verilen, merkezi olmayan, yerellerdeki farklı birliklerin şemsiye örgütü olan bir yapı kuruldu ve bu yapı Baas rejimiyle savaşmaya başladı.

Yıllar içerisinde pek çok farklı silahlı grup kuruldu, ÖSO isimli yapı büyük ölçüde dağıldı. Genellikle uluslararası ağa sahip olan ve dış destek alan İslamcı güçlerin nüfuzu arttı. Suriye, tüm bunların sonucunda çok parçalı ve kanlı bir iç savaşa sürüklendi.

Türkiye’de yaşayan Suriyelilerle ilgili yanlış bilinenler

Birleşmiş Milletler’in verilerine göre, 21 milyon nüfusu olan Suriye’de 2011’den bugüne 5,6 milyon insan ülkeden kaçtı. 6,6 milyon insan ülke içerisinde evini bırakıp başka yere göç etti. 3 milyon insan ise kuşatma altında ve erişilmesi zor bölgelerde yaşıyor.

Esad rejimi ve müttefiklerinin kimyasal silah kullanımını da içeren katliamlarına ABD’nin hava saldırıları, IŞİD gibi mezhepçi grupların katliamları ve bölge devletlerinin müdahaleleri eklenince savaşın insani maliyeti devasa bir hâle geldi.

Yalnızca ABD’nin önderliğindeki emperyalist koalisyon, Suriye’nin kuzeyine ve doğusuna Ağustos 2014’ten Ekim 2018’e kadar 16 bin hava saldırısı düzenledi. Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’nin verilerine göre 511 bin insan bu savaşta hayatını kaybetti.

Bugün Türkiye’de ve başka ülkelerde bulunan Suriyeli mülteciler, kahramanca bir ayaklanmaya katılmış, zalim bir rejimle dişe diş mücadele etmiş, ancak hem kendi diktatörlerinin hem de birçok dış gücün vahşice darmadağın ettiği ülkelerinde daha fazla devam etme koşulu bulamadığı için buralara göçmüş insanlardır.

Hepimiz Göçmeniz, Irkçılığa Hayır broşürünü okumak için tıklayın.

Göçmenlerle dayanışan aktivistler bir araya geldi

“Hepimiz göçmeniz, ırkçılığa hayır” kampanyasından kitlesel buluşma