Gazetemizin bu sayısında verdiği röportajda Hakan Tahmaz şunun altını çiziyor: “Seçimlerin gösterdiği bir başka durum da, toplumsal muhalefeti, solu, sosyalistleri, sendikal hareketi dikkate aldığımızda ortada bir şeyin esamesinin okunmadığı görülüyor. HDP etrafında demokrasi bloku var gibi duruyor ama orasının Kürt siyasal hareketi dışında ne kadar etkili bir güç olduğu da tartışmalı bir şey.”
Seçimler çok açık ki siyasetin sağa kayışını göstermekle kalmadı, bu sağa karşı yepyeni bir solu, gücünü teorisinin ve eyleminin merkezine işçi sınıfını koymaktan alan sosyalist bir solu inşa etmenin önümüzdeki en önemli sorun olduğunu da gösterdi. Tayyip Erdoğan 2002’den beri girdiği 13. seçimi de kazandı. Bu, sol açısından ortada bir sorun olduğuna işaret etmeli, her seçimden sonra hiçbir şey olmamış gibi yeni bir seçime hazırlanmak, eski alışkanlık ve fikirlerle hiçbir şey değişmemiş gibi yapmak, bir sonraki seçimde bir başka yenilgiye hazırlanmak anlamına gelir.
Şimdi sandığı arkada bırakmanın ve yepyeni bir solu inşa etmenin zamanıdır!
Şimdi, sandığı arkada bırakmanın ve sağa yatan siyasette işçi sınıfının birliğini inşa etmenin zamanıdır.
Eski bütün alışkanlıklardan kopmak zorundayız . O ne ölçüde tuhaflaştığı her seçim öncesi yaşanan hezeyanlarla ortaya çıkan, iç savaş senaryolarıyla, mantıksızlığın hakim olduğu tumturaklı analizlerin eşlik ettiği tarifsiz korku duygusuyla, kibirle ve yalanla dolu sosyal medya çılgınlığıyla elele giden ruh halinin sol olmadığının altını çizmek lazım. Seçim sonuçları açıklanmasın diye Kılıçdaroğlu’nun askeri bir üste tutuklu olduğunu yazan, İnce’nin Erdoğan’dan seçim gecesi 20 dakikalık telefon görüşmesinde tehdit yediğini iddia eden, CHP’nin güçlü olduğu sandıklarda uçucu mürekkeple oy kullanıldığını iddia eden ve her biri bir diğerinden saçma olan bu senaryoları ciddi ciddi mesele edinen şey, bir orta sınıf delilik hali olabilir ama asla sol olamaz! Bu ruh halinin şekillenmesinde hükümetin kutuplaştırıcı dili ve insanların kaygılarını gidermek için hiçbir açıklama yapmaması, ayrı bir tartışma konusu. Oyların çalınamayacağını düşünenler, daha seçim olmadan oyların çalındığı konusunda net bir fikri olanlar karşısında seslerini çıkartamadılar. Seçmin adı “seçim darbesi” oldu, ses çıkartılamadı. Bütün bu sol adına içine düşülen delilik hali, seçim sürecinde kolları sıvayan milyonlarca insanın kararlılığıyla dalga geçmek anlamına geliyordu.
Böyle bir dalga geçişe bir daha izin vermemek için kendi ayakları üzerinde duran ve işçi sınıfıyla doğrudan bağlara sahip bir solu inşa etmek zorundayız. Siyasal İslam lafının artık dalga geçmek ya da nefret duygusunu boşaltmak için kullanıldığı bugünlerde İhsan Eliaçıklar, Ömer Faruklar, Cihangir İslamlar, Hüda Kayalar en azından bir algının, sosyalistlerin yıllardır altını çizdiği bir önyargının değişmesine neden oldu. Bu isimleri araç olarak değil, AKP tabanından gelişmelerden rahatsızlık duyan milyonlarca emekçiyi etkileme şansına sahip olan aktivistler, dünyayı birlikte değiştireceğimiz yoldaşlar olarak görmek için, Erdoğan’ın bir seçim daha kazanmasına gerek yoktu. Demokrat Müslümanların emekçileri etkilemek açısından sosyalist bir hareketin önde duran aktivistleri olması gerektiğini anlatanlara öfkeyle çıkışanlar seçim döneminde her gün yeni bir ırkçı açıklama yapan İyi Parti’ye “yetmez ama evet” diyebildiler.
Artık yeni bir Türkiye’yle karşı karşıyayız! Şimdi yeni bir mücadele zemini inşa edilmeli, tüm güç, tüm enerji, tüm fırsatlar, tüm birikim, örgütlü işçi sınıfının MHP efektiyle sert bir şekilde sağa kayan siyasi ortamda birleşik direnişini örgütleme çabasına hasredilmeli.
Sandığı bırak! Mücadele bak!
Şenol Karakaş
(Sosyalist İşçi)